Perşembe günü gerçekleşen enflasyon raporu sunumunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın güçlü belagatiyle dikkat çektiğine şüphe yok. Fakat Erkan’a sorulan sorular biraz fazla yumuşak değil miydi? Erkan’a sorulmayan, eksik kaldığını düşündüğüm soruları alt alta yazınca gördüm ki, yanıtsız çok soru var.
1. Optimizasyona ve etki analizlerine vurgu yapıyorsunuz. Son iki toplantıda alınan faiz kararlarının enflasyon beklentilerinin daha da bozulması, özellikle kur şoku sebebiyle enflasyon görünümünün tekrar kötüleşmesi sonuçlarına yol açtığı düşünüldüğünde Para Politikası Kurulu olarak son iki ayda “optimal” kararlar verdiğinizi söyleyebilir misiniz?
2. Faiz artışının olası olumsuz etkilerinden bahisle sadece para politikası araçları değil, diğer araçların da (makro ihtiyati tedbirler, mali tedbirler) kullanıldığı bir politika çerçevesinden bahsediyorsunuz ve buna optimizasyon diyorsunuz. Enflasyon görünümünün bu kadar kötüleştiği ve yine sizin sunumuzda da değinildiği üzere, enflasyonda katılığın arttığı bir dönemde para politikası araçlarının etkin kullanımı ile bu tarz bir hibrit modelin etki analizlerinin karşılaştırmasını yapmış olmalısınız. Bunu kamuoyu ile teknik ve açık bir biçimde paylaşmayı düşünüyor musunuz? Yoksa “optimizasyon”un kriterlerinin sadece sizde olduğu muğlak bir politika dönemine mi giriyoruz?
3. Görevi devraldığınız önceki Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, 2021 yılında göreve geldikten sonra gerçekleştirdiği ilk enflasyon raporu toplantısında sizin yaptığınız gibi enflasyonla güçlü mücadele mesajı vermişti. O toplantıda Kavcıoğlu Merkez Bankası’nın yaklaşımını çok somut biçimde ortaya koyarak, “Politika duruşu, enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar, güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edecektir” demişti. Siz ilk toplantınızda buna benzer bir açık duruş mesajı vermediniz. Yeni dönemde faizler ve enflasyon arasındaki ilişki nasıl kurulacak? Kabul edilebilir veya dezenflasyonu sağlayacak faiz seviyesi, enflasyona göre, nedir ve nasıl oluşturulacak?
4. Faiz artışlarında durma noktasını nasıl belirleyeceksiniz? O noktada ne kadar süre bekleyeceksiniz? Siyasetin ve iş dünyasının faiz ve finansman maliyetlerinden şikayetleri düşünüldüğünde hangi gösterge ve gerçekleşmeler faizlerde indirim için sinyal kabul edilecek?
5. Yıllarca yüksek tek hanede enflasyonu tutabilmek için çaba harcamış bir ülkede son yıllarda neredeyse üç haneli enflasyon eşiğine çok kısa sürede ve hızla varıldığı, beklentilerin kötüleştiği ve resmi tahminlerde bile yüzde 60-70 bandında enflasyon gerçekleşmelerinin olduğu bir dönemde halen yüzde 17.5 düzeyinde olan ve en iyimser beklentilerde bile yüzde 20-25 aralığını aşmayacağı öngörülen bir politika faizi ile dezenflasyonu sağlayabileceğinizi düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız bunu somut model ve analizlerle kamuoyu ile paylaşmanız gerekmez mi?
6. Politika adımlarında kademeli yaklaşımın tercih edildiğinden bahsediyorsunuz. Bunu son iki toplantıda küçülen faiz artış adımları olarak gördük. Bu tahmin patikasına göre birkaç hafta sonra gerçekleşecek Para Politikası Kurulu toplantısında “kademeli” adımı nasıl beklemek gerekir? Giderek artan enflasyona ve daha kötüleşen enflasyon beklentilerine giderek küçük faiz artışlarıyla mı tepki vereceksiniz?
7. Makro ihtiyati tedbirlerin geçmişte yoğun kullanılmış olmasını kademeli adımlar atarak ilerleme stratejinizin önemli bir sebebi olarak sunuyorsunuz. Çok sayıda düzenlemenin adım adım düzeltilmesi gerektiğinden bahsediyorsunuz. Sayıları çok olmakla birlikte bu düzenlemeler aslında birkaç başlıkta yoğunlaşıyor. Bunların etki analizini yapmak ve sadeleşmek için ne kadar bir zaman öngörüyorsunuz?
8. Makro ihtiyati tedbirlerin bir anlamda işinizi zorlaştırdığından bahsediyorsunuz, ama optimizasyon olarak tabir ettiğiniz politika çerçevesinin en önemli bileşeni olarak yine makro ihtiyati tedbirleri uygulamaktan bahsediyorsunuz. Bu bir çelişki değil mi? Geçtiğimiz dönemin tecrübesi, para politikasının makro ihtiyati düzenlemelerle ikame edilemeyeceğini göstermedi mi?
9. Düzenlemelerin gevşetilmesi konusunda özellikle mevduat tarafına ve mevduat faizlerindeki gevşemeye atıfta bulundunuz. Resmi tahmininizin yüzde 58 olduğu ortamda yüzde 35’ler seviyesinde düşen mevduat faizi, Türk Lirası’nın cazibe kazanarak dezenflasyona katkı vermesi açısından düşünüldüğünde bir başarı mıdır?
10. Kredi miktar kısıtlamalarından ve olası yeni tedbirlerden bahsettiniz. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın iş dünyası ile yaptığı toplantıda kredilerde şartların önümüzdeki aylarda iyileşeceğini söylediği medyada yer aldı. Yılmaz’ın bu açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Optimizasyon diye adlandırdığınız politika çerçevesi çok sayıda aktörle ciddi bir mutabakat ve koordinasyonu gerektiriyor. Bunun sağlanabileceğini ve korunabileceğini düşünüyor musunuz?