Borsa İstanbul’un hacim bazında dünyadaki ilk 10 borsadan biri haline gelmesi ile ilgili Financial Times güncel bir yazı geçti. Bu olumlu bir not ama aynı zamanda şu anda gelişen ekosistemin bazı tuzaklarını da adil ve teknik bir şekilde vurguluyor.
Konuyu bir adım ileri götüreceğim: Türkiye’deki mevcut halka arz dalgası, benim “A LA TURCA” halka arzları olarak adlandırdığım halka arzlardandır: çoğunlukla küçük çaplı işlemlerin ön plana çıktığı, neredeyse hiç uluslararası yatırımcı katılımının olmadığı, büyük oranda iskontolu (bazen %40’a kadar varan iskonto), araştırma raporu kapsamının ve aracı kurum desteğinin zayıf olduğu ve son olarak sert fiyat/likidite dalgalanma pencerelerinin yoğun olduğu halka arzlar bunlar. Bununla birlikte, bu geleneksel olmayan unsurlar, bazen körü körüne perakende ağırlıklı destek nedeniyle bu halka arzların kotasyon sonrası güçlü performans göstermesini (bazen 3 aydan kısa sürede ABD cinsinden %200’e kadar) engellemedi.
Uzmanlar her zaman olduğu gibi sistemin çökeceği öngörüsünde bulunuyorlar, ben buna katılmıyorum. Bu “kapalı devre”, kendi kendine gelişerek hayatta kalmaya çalışan ve doğal olarak kendine bağımlı “A LA TURCA” sistemi zaruri idi, işlevini gerçekleştirdi ve yakında organik olarak daha alıştığımız ve bir ölçü daha sağlıklı “A LA FRANGA” geleneksel halka arz yöntemine doğru evrilecek.
Bu A LA FRANGA halka arz modeli, 2000 yılından 2018 yılına kadar olan dönemdeki modeldi ve bu süre zarfında BIM, Coca Cola İçecek, Denizbank, TAV ve ŞOK gibi şirketlerin de dahil olduğu 5 milyar ABD dolarının üzerinde halka arz hacmi gerçekleştirdik (bunların çoğunun ‘orkestrasyonu’ ve yürütülmesinde bizzat yer aldım) ve bugün bu isimler küresel kurumsal yatırımcıların gözdesi durumunda.
Son 5 yılı kendi ‘kapalı-devre’ koşulları altında atlatan Türk sermaye piyasaları, uluslararası kurumsal yatırımcı katılımının yeniden normalleşeceği (katılımlarının mevcut 35’ten yüzde 80’e kadar çıkabileceği) eski ve haklı aşamasına yeniden evirilmek üzere. Bunun ön koşulları;
- Bakan Sayın Şimşek ve MB Başkanı Sayın Erkan’ın yeni döneminde başlatılan makro/parasal/mali koşulların normalleştirilme surecinin devam edilmesi,
- Halka arz hattına markalı, ihracat odaklı genişleyen büyük sermayeli şirketlerin eklenmesi,
- Bireysel katılımı teşvik etmek amacıyla (kasıtsız olarak ama kurumsal katılımı tehlikeye sokacak şekilde) Kovid sonrası dönemde uygulamaya konulan bazı sermaye piyasası düzenlemelerinin yumuşatılması,
- Orta Doğu/ABD/Avrupa’dan birinci sınıf kurumsal yatırımcılarla halka arz yolunun ‘çapalanması’, ve
- Avrupa/ABD’den gelişen pazarlar odaklı uluslararası kurumsal fonların ve ‘hedge’ fonlarının bu resme yeniden dahil edilmesi.
Doğrudan yabancı yatırımından farklı olarak, bu “sıcak para” kategorisinin içeri girmesi daha hızlıdır ve mevcut makro ekibin normalleşme reformlarına devam edilmesi ve ‘birinci sınıf’ halka arz hattının resmileşmesi durumunda muhtemelen önümüzdeki 3/6 ay içinde geri akmaya başlayacaktır. O halde, A LA TURCA’dan A LA FRANGA’ya gelişen ve yapıcı “ORYENTAL-İST” halka arz yolculuğu için kemerlerinizi bağlayın.
(Emre K Mimaroğlu- Yirmi yıl boyunca, büyük küresel bankalarda üst düzey görevlerde bulunan yatırım bankacısı, Türkiye ve bölgede 15 milyar ABD doları tutarında, halka arz, devir ve birleşmeler dahil olmak üzere, işlem hacmi gerçekleştirmiştir. Şu anda kendi danışmanlık ve yatırım şirketini yürütüyor. https://www.linkedin.com/in/emre-k-mimaroglu-7772797b)