ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell cuma günü Atlanta’daki Spelman College’da yaptığı konuşmada, “Yeterince kısıtlayıcı bir duruşa ulaştığımız sonucuna güvenle varmak veya politikanın ne zaman gevşeyebileceğine dair yorum yapmak için erken olacaktır. Gerekmesi halinde politikayı daha da sıkılaştırmaya hazırız” dedi. Powell’ın enflasyonun “doğru yönde ilerlediği” yönündeki mesajı Mart 2022’den bu yana yapılan faiz artırımlarının ekonomik faaliyeti azaltması nedeniyle Fed’in en azından faiz artırımlarını bitirdiği fikrine biraz güven verdi. Piyasalar Powell’ın yorumlarını büyük ölçüde güvercin olarak değerlendirirken, hisse senetleri yükseldi ve Hazine getirileri keskin bir şekilde düştü.
Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee’nin enflasyonun tam istedikleri gibi yavaşladığını belirterek, yüzde 2 hedefine doğru gittiklerini dile getirmesi, San Francisco Fed Başkanı Mary Daly’nin de son enflasyon verilerinin cesaret verici olduğunu açıklaması da Powell’ı destekleyince New York Borsası yükseliş eğilimini üst üste beşinci haftaya taşırken, Dow Jones ve S&P 500 endeksi yaklaşık son iki yılın en yüksek haftalık kapanışını gerçekleştirdi.
Aylık bazda incelendiğinde, kasımda yılın en güçlü yükseliş performansını sergileyen New York Borsası’ndaki Dow Jones, S&P 500 ve Nasdaq endeksleri aylık bazda sırasıyla yüzde 8,8, 8,9 ve 10,7 artış kaydetti. Haftalık bazda da Nasdaq endeksi yüzde 0,38, S&P 500 endeksi yüzde 0,77 ve Dow Jones endeksi yüzde 2,42 değer kazancıyla haftayı tamamladı.
Küresel pay piyasalarında, Fed’in şahin politikalarının sonuna geldiğine yönelik beklentilerin de güçlenmesiyle pozitif bir seyir hakim olurken, gelecek hafta gözler ABD’de açıklanacak istihdam raporundaki veriler başta olmak üzere yoğun veri gündemine çevrildi.
Dünya genelinde önemli merkez bankalarının yaklaşık 2 senedir enflasyonla mücadele kapsamında attıkları şahin adımların sonuna gelindiğine yönelik tahminler günden güne güçlenmeye devam ediyor. Fed’in şahin para politikası adımlarının, geçen hafta açıklanan veriler üzerinde de etkisi hissedilirken, söz konusu veriler ABD ekonomisinin “yumuşak iniş” yapabileceğine ilişkin öngörüleri de destekledi. Ülkede gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 5,2 ile beklentilerin üzerinde artış gösterirken, böylece ABD ekonomisi 2021 yılının son çeyreğinden bu yana en güçlü büyümeyi kaydetti.
‘Ekonomi resesyona girmeden yumuşak iniş yapabilir’
Analistler, ülke ekonomisinin bu yılın üçüncü çeyreğinde beklentilerin üzerinde büyümesine karşın tüketici harcamalarına ilişkin verilerin talepteki soğumaya işaret ettiğini belirterek, bu durumun ekonominin resesyona girmeden yumuşak iniş yapabileceği ihtimalini artırdığını söyledi.
Üçüncü çeyrekte kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksindeki artış, yüzde 2,9’dan yüzde 2,8’e düşürüldü. Gıda ve enerji harcamalarının hesaplama dışı tutulduğu çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksindeki artış da yüzde 2,4’ten yüzde 2,3’e revize edildi.
Faiz indirimlerinin mayısta başlaması bekleniyor
Kişisel tüketim harcamalarındaki zayıflamanın Fed’in politika adımlarının etkili olduğuna işaret ettiğini aktaran analistler, böylece bankanın gelecek yılın ilk yarısında faiz indirimine başlayabileceğine yönelik beklentilerin desteklendiğini dile getirdi.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed’in gelecek iki toplantıda politika faizini sabit tutmasına kesin gözüyle bakılırken, bankanın haziranda faiz indirimine başlayacağına yönelik tahminler mayıs ayına taşındı.
ABD’de kişisel tüketim harcamaları ekimde aylık bazda yüzde 0,2 artış kaydetti. Fed’in enflasyon göstergesi olarak dikkate aldığı çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi, aynı dönemde aylık bazda yüzde 0,2 ve yıllık bazda yüzde 3,5 ile beklentiler doğrultusunda arttı.
Enflasyon Avrupa’da da geriliyor
Yoğun veri gündeminin olduğu haftayı geride bırakırken, analistler, Almanya ve İspanya’da enflasyon verilerinin piyasa beklentilerinin altında gerçekleşmesinin ardından pay piyasalarında risk iştahının arttığını kaydetti.
Yıllık enflasyon öncü verilere göre kasımda Almanya ve İspanya’da yüzde 3,2 ile öngörülerin altında kalırken, euro bölgesinde öncü tüketici fiyat endeksi (TÜFE) de aynı dönemde yüzde 2,4 artışla tahminlerin altında kaldı. Bölge genelinde açıklanan imalat sanayi PMI verilerinin 50 seviyesinin altında gelmesine karşın beklentileri aşması da risk iştahını destekleyen başka bir etken oldu. Euro Bölgesi’nde işsizlik oranı ekimde yüzde 6,5 seviyesini korurken, aynı dönemde Almanya’da işsizlik oranının yüzde 5,8’den yüzde 5,9’a yükselmesi dikkati çekti.
Ayrıca euro/dolar paritesi, kasımda aylık bazda yüzde 2,9 artışla son 1 yılın en güçlü yükselişini gerçekleştirdi. Parite haftayı ise yüzde 0,5 azalışla 1,0870 seviyesinden tamamladı.
Söz konusu gelişmelerle geçen hafta Almanya’da DAX endeksi de yüzde 2,30, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 0,73, İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 1,69 ve İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 0,55 değer kazandı.
Gelecek hafta salı günü bölge genelinde hizmet sektörü ve bileşik PMI, Euro Bölgesi’nde ÜFE, çarşamba günü Almanya’da fabrika siparişleri, perşembe günü Euro Bölgesi’nde büyüme, cuma günü Almanya’da nihai enflasyon verileri takip edilecek.
Yurtiçinde gözler enflasyon verisinde
Yurt içinde, geçen hafta yükseliş ağırlıklı bir seyir izleyen BIST 100 endeksi, haftayı yüzde 0,83 artışla 8.026,27 puandan tamamlarken, gelecek hafta açıklanacak enflasyon verileri yatırımcıların odağına yerleşti. Geçen hafta Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Hafize Gaye Erkan, enflasyonun ana eğiliminde bir gerileme başladığını belirterek, “Kasım ayı öncü göstergeleri aylık enflasyondaki gerilemenin devam edeceğine işaret ediyor” dedi.
Enflasyonla mücadelede ikinci olmazsa olmaz koşul olan enflasyon patikasına dair “algı, kabul ve itibar” üçlüsünün, enflasyonun bu patikaya oturabilmesi için çok önemli bir araç ve kolaylaştırıcı faktör olduğunu vurgulayan Erkan, dezenflasyonun gelecek yılın ikinci yarısından itibaren etkili olmaya başlamasını tahmin ettiklerini dile getirdi. Analistler, TCMB’nin iletişim dilinin piyasalar açısından oldukça tatmin edici olduğunu aktararak, özellikle son dönemde öngörülebilirliğin artmaya başladığını ve bu durumda TCMB’nin kullandığı iletişim dilinin etkili olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) düşüş eğilimini sürdürerek, perşembe günü 332,8 baz puan ile 19 Mart 2021’den bu yana en düşük günlük kapanışını gerçekleştirdi.
Öte yandan, seçim sonrası yeni ekonomi yönetiminin uyguladığı politikalar ve yabancı yatırımcılarla yapılan toplantıların ardından uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Türkiye’ye ilişkin olumlu değerlendirmeler de art arda gelmeye devam ediyor.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), geçen hafta, Türkiye’de son dönemdeki politika düzenlemeleri nedeniyle takvim dışı değerlendirmeye giderek, ülkenin kredi görünümünü revize etti. S&P, Türkiye’nin kredi notunu “B” olarak teyit ederken, kredi notu görünümünü “durağan”dan “pozitif”e çevirdi.
Dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın yüzde 0,1 üzerinde 28,8979’dan tamamladı. Analistler, BIST 100 endeksinde teknik açıdan 8.080 ve 8.200 seviyelerinin direnç, 8.000 ve 7.900 puanın ise destek olarak öne çıkabileceğini ifade etti. Gelecek hafta yurt içi veri gündeminde, pazartesi günü enflasyon, salı günü reel efektif döviz kuru, perşembe hazine nakit dengesi verileri takip edilecek.