Ekonomi yönetimi dün tüketicilerin yurtdışı harcamalarında taksiti kaldırırken, tüketici ve otomobil kredilerinin risk ağırlıklarını artırdı. Merkez Bankası’nın geçtiğimiz cuma günü rezervlerden toplam 1 milyar dolarlık satış yaptığı ve satış trendinin devam ettiği görüldü. Tüketicinin özellikle döviz harcamalarını kısan önlemlerin, son günlerdeki rezerv erimesiyle ilgili olduğu tahmin ediliyor.
Seçimden sonra yeni ekonomi yönetiminin gelişi ve kurların serbest bırakılması üzerine döviz rezervlerinde önemli iyileşmeler yaşandı. Ancak kurların yeniden sabit tutulması ve enflasyon oranlarındaki yüksek beklenti, dövize olan talebi yeniden hortlattı. Geçtiğimiz iki hafta içerisinde Merkez Bankası yeniden rezerv satışlarına başlarken, geçtiğimiz Cuma günü, bir günde, döviz rezervlerinde meydana gelen erime 1 milyar doları buldu. Son 10 gün içinde yaşanan rezerv erimesinin ise 3 milyar dolara yaklaştığı belirlendi.
Swap hariç kamu dahil net rezervler seçimden sonra en iyi noktasına eksi 58.6 milyar dolarla ulaşmıştı. Geçtiğimiz cuma günü Merkez Bankası bilançosunda ayrı rakam eksi 61 milyar doların üzerine yeniden çıktı. Kura müdahale için rezervden yapılan satışların son 10 gün içinde süreklilik kazanması, trendin yeniden rezerv erimesine döndüğünü göstermesi açısından olumsuz bir tablo ortaya koyuyor.
Dün akşam Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun aldığı tüketicinin harcamalarını kısmaya dönük tedbirlerin, bu rezerv erimesine denk gelmesi, ister istemez dikkat çekti. Bir bankacı, “önceki yönetimin talebi kısmak için finans kesimindeki kısıtları sıkılaştırdığını, yeni yönetimin ise finans kesimini zorlamadan doğrudan tüketicinin harcamalarını kısmaya yöneldiğini” söyledi.
Atamalar iyi ama faiz artışı olmayınca…
Bu arada geçtiğimiz hafta açıklanan Enflasyon Raporu ve ardından Merkez Bankası’nın üç başkan yardımcının görevden alınıp, yerlerine “liyakatlı” isimlerin atanmasının piyasalar tarafından memnuniyetle karşılandığı görmüştük. Ancak döviz satışları gösteriyor ki; ne kadar liyakatlı bir ekip gelse de, dövize olan talep yeniden artmaya, rezervleri eritmeye başladı.
Bir başka deyişle; piyasalar yeni atanan kişileri memnuniyetle karşıladı ama bu isimlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faiz inadını kırabileceklerini de tahmin etmiyor. Buna önümüzdeki Perşembe açıklanacak temmuz ayı enflasyonuyla ilgili, çift haneye çıkabilecek aylık rakamlar gibi olumsuzluklar eklenince, ister istemez mevcut kurların önümüzdeki dönem için yine düşük kalacağı ve kurlarda yüklü artışların kaçınılmaz olacağı beklentisi oluştu. Bu nedenle de her ne kadar piyasa dostu olsalar da, yeni atanan kişilerin sorunları çözebileceğine inanılmadığını söyleyebiliriz.
Bu durumun bize gösterdiği gerçek; Merkez Bankası asıl silahı olan faiz silahını kullanmadığı takdirde, bu sorunun çözülme ihtimali çok zor. Ne kadar yan yollarla, makro ihtiyati tedbirlerle talebi frenlemeye çalışsa da, ekonomi yönetiminin istikrar adına güven verebilmesi çok mümkün olamayacak. Turizm sezonunun nispeten iyi geçtiği mevcut süreçte, Merkez Bankası’nın kurları tutabilmek için bu kadar yüklü rezerv satışlarına mecbur kalması, güven konusundaki erozyonun ne kadar büyük olduğunu bize gösteriyor.
Tedbirler etkili olur mu?
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, dün akşam kredi kartlarında taksitli harcamalara yönelik yeni kararlar aldı. Alınan bir karara göre; havayolları, seyahat acenteleri ve konaklama ile ilgili yurt dışına ilişkin harcamalarda taksit yapılmayacak.
Bu yıl turizm sezonu iyi seyretse de, turizm harcamalarının da yüksek oranda arttığına şahit oluyoruz. Vatandaşlar içeride çok artan fiyatlara karşılık, örneğin Yunanistan’da tatil yapmayı tercih eder noktaya geldi. O nedenle de gelen turist sayısındaki artıştan daha fazla yurtdışında tatil yapan turist sayısında artış yaşandı.
Yurtdışına giden turist sayısının artması, döviz talebi ve harcamalarının büyümesi anlamına geliyor. O nedenle belli ki, özellikle turlarla yurt dışına giden turist sayısı ve döviz harcamasının azaltılması amaçlanıyor. Bu kararın önümüzdeki dönem için bir miktar etkili olması beklenebilir.
BDDK bunun yanında, bankaların sermaye yeterliliği şartını hesaplarken, ihtiyaç kredileri, bireysel kredi kartları, taşıt kredileri ile taşıt için yapılacak finansal kiralama işlemleri açısından risk ağırlıklarının artırılmasına karar verdi. Özetle BDDK taşıt kredileri, kiralamaları ile ihtiyaç kredileri ve kredi kartı kullanımını sınırlamak için bankaları zorlayacak.
Son dönem taşıt alımı için kredi kullanımı azalmış, kredi kartlarında zaten avans kullanımının faiz oranları ciddi ölçüde artırılmıştı. Bu kararın ise artı olarak fazla etkisi olacağı tahmin edilmiyor. Ama amaç belli; tüketimi kısmak için vatandaşın harcamaları kısılmaya çalışılacak. Bankalar ve şirketler ne olacak derseniz, onların fazla sıkıştırılacağını sanmıyorum ama yakında onu da görürüz.
Şimdiye kadar faiz artışları zamanında ve yeterli düzeyde yapılmayınca, yan yollarla enflasyon da düşürülemedi, döviz talebi de durulmadı…