Mevduat faizleri yeteri kadar yükselmediği için bu yıl bir kez daha faiz artırımına gidilmesinin çok yararlı olacağını söyleyen Prof. Dr. Fatih Özatay programdan U dönüşü olmadığı sürece döviz kurlarında artış da olmayacağı kanaatinde.

Seçimden sonra ekonominin nasıl olacağıyla ilgili ekonomist görüşlerini içeren yazı dizimizin bugünkü konuğu eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ve TOBB-ETÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Özatay. Şu anda uygulanan para politikasının eksik ama doğru yönde ilerlediğini belirten Özatay’a göre bu programdan taviz verilmesi “intihar” olur. Mevduat faizleri yeteri kadar yükselmediği için bu yıl bir kez daha faiz artırımına gidilmesinin çok yararlı olacağını söyleyen Özatay programdan U dönüşü olmadığı sürece döviz kurlarında artış da olmayacağı kanaatinde. Son zamanlarda sık sık konuşulan seçim sonrası olası yeni vergiler ve kredi kartına kısıtlamanın dar gelirliler için düşünülmemesi gerektiğine dikkat çeken Fatih Özatay sorularımızı şöyle yanıtladı:

-Seçimin ardından para politikasında bir gevşeme olacağını düşünüyor musunuz?

Uygulanmakta olan program sadece para ve maliye politikasında sıkılaşmaya dayanıyor. Başka bir unsur içermediği için eksik bir program ama doğru yönde ilerliyor. Yılsonu için konulan yüzde 36 (ara) enflasyon hedefine ulaşılıp ulaşılamayacağı tartışılıyorken seçim sonrasında para politikasının gevşetilmesi “intihar” olur. Faiz indirim süreci, enflasyonun yüzde 36 hedefine yaklaşacağı ve 2025 sonu için yüzde 14 hedefinin ulaşılabilir olduğu anlaşıldığında başlamalı. Rasyonel -ya da akla uygun- politikadan benim anladığım bu. Merkez Bankası’nın son açıklamaları da bu yönde. Aksine, mevduat faizlerinin yeteri kadar yükselmediği ve enflasyon beklentilerinin henüz istenen düzeye düşmediği dikkate alındığında bir kez daha faiz artırımına gidilmesinin çok yararlı olacağını düşünüyorum artık. Ama burası da Türkiye…

Prof. Dr. Hakan Kara: Enflasyonda yüzde 36 hedefi çok iddialı, ikna olmadık

Kredi kartına sınırlama ve yeni vergiler üst gelir grubu için olmalı

-Kredi kartlarında taksit azaltıcı ve faizi artırıcı önlemlerin geleceği söyleniyor. Sizce mümkün mü?

Cari işlemler açığını biraz olsun azaltmak istiyorsak -ki elzem- taksit azaltıcı önlemler faydalı olur. Ancak dar gelirlinin talep ettiği mal ve hizmetler için değil de daha çok üst gelir grubunun yöneldiği mal ve hizmetler için düşünülmeli.

Prof. Dr. Fatih Özatay’a göre dış finansman girişinin artması için eksik de olsa şu anda uygulanan programdan dönüş olmaması şart.

-Bütçede seçim nedeniyle oluşacak açık nedeniyle yeni vergilerin gelmesi mümkün olabilir mi?

Az önce belirttiğim gibi mali disiplin bu programın ikinci ayağı. Deprem nedeniyle yapılması gereken harcamaları bir an önce yapmak zorunda Türkiye. Bunun haricinde kalan bütçe açığını kontrol altına almak olmazsa olmaz. Elbette ekonomide biraz olsun istikrar isteniyorsa. Bu açıdan 2024-2025 yılları kritik. Gelirleri artırıcı yönde yeni vergi düzenlemelerine gidilmeli diye düşünüyorum. Ama bu vergiler üst gelir gruplarına yönelik olmalı.

Zam yağmuru olursa enflasyonla mücadele zorlaşır

-Simide yüzde 50 fiyat artışının seçim sonuna ertelenmesi nedeniyle yeni zam yağmuru beklentisi de artıyor…

Özel kesimin ürettiği malların ve hizmetlerin fiyatını artırmakta çekinmediğini düşünüyorum. Yoksa neden ocak ayı enflasyonu bu kadar yüksek çıksın? Buna karşılık kamunun belirlediği fiyatlarda artıştan ne kadar çekinildi bilemiyorum. Akaryakıt fiyatları otomatik değişiyor. Doğalgaz ve elektrik için durum nedir malumatım yok. Yeni bir zam yağmuru bekleyenler umarım yanılıyorlardır. Yoksa enflasyonla mücadele son derece zorlaşır.

-İhracatçıların döviz kurunun yükseltilmesi talebi karşılık bulur mu?

Karşılık bulmamalı. Kur artışı enflasyonun ana belirleyicisi. İhracatçıları temsil eden kurumlardan “enflasyonla mücadele” talebi hiç duymadım. Oysa bugün kur artsa yarın enflasyon artıyor ve dolayısıyla ihracatçıların maliyetleri yükseliyor. Kur artışı ile gelen enflasyonla gidiyor. Bir dolar 8 TL iken 10, 10 iken 15; 15 iken 20; 20 iken 30; 30 iken 40 isteniyor. 40 olursa beş vakte kalmaz 50 isteyecekler. Verimliliklerini nasıl artıracaklarına odaklansalar ve enflasyonla mücadeleye katkı vermediklerine göre hiç olmazsa gölge etmeseler?

-Merkez Bankası’nın müdahalesine rağmen dolar kurunda yüzde 3 artış oldu. Sizce bu devam eder mi? Artışın seçime kadar kontrol edileceğini düşünüyor musunuz? Seçimden sonra artış olur mu?

Enflasyonla mücadelenin başarılı olması açısından bir süreliğine liranın kısıtlı ölçüde reel olarak değerlenmesi gerekiyor. Son aylarda yurtdışından finansman girişi önemli ölçüde arttı. Bunun sürmesi halinde, Merkez Bankası, vade başlangıcında bankalara TL verip döviz aldığı, vade sonunda ise bunun tersini gerçekleştirdiği işlemlerle döviz rezervini geçici bir süre artırmak yerine “doğal” yollardan rezervlerini kalıcı biçimde yükseltebilecek. O koşullarda zaten kuru kontrol etmesine gerek kalmayacak; aksine lira reel olarak çok değerlenmesin diye uğraşacak. Bunun gerçekleşmesi için -yani dış finansman girişinin artması için- bu eksik programdan dönüş olmamalı. Yetmez, Merkez Bankası yöneticilerinin görevden alınmalarını son derece kolaylaştıran düzenlemelerin yürürlükten kaldırılması, TÜİK’in bağımsız bir yapıya kavuşturulması gibi bazı kurumsal düzenlemeler de yapmak gerekir.

-Son günlerde şu an dalgalı kur rejiminde olmamıza rağmen seçimden sonra devalüasyon olacağı söylentileri dolaşmaya başladı. Sizce böyle bir olasılık var mı?

Programdan ne zaman U dönüş olur o zaman kur sıçrar. Program az önce belirttiğim kurumsal düzenlemelerle de güçlendirilerek sürdürüldükçe, neden olsun ki?

Seçimden sonra ekonomiyi neler bekliyor? Murat Üçer’e göre yeni vergi ve zamlar gelebilir