İster kurumsaldan ayrılın, ister kurumsalda çalışmadan girişimciliğe soyunmuş olun, ailede hatta en yakın arkadaşlarda sizi bir durdurma ya da vazgeçirme derdi hep var ve olacak.

İşler iyi gitse bile bu vazgeçirme ve “Aman bi yavaşla” durumu hiç yok olmuyor. Ama yola çıkmadan, girişimci hiç olunmuyor.

Mayıs ayında başladığım ‘Rahat Battı’ podcast serisinde tanıdığım ve tanımadığım girişimcilerle bir araya geliyorum. Dilerseniz Storytel, Spotify ve Youtube kanalımdan dinleyebilirsiniz. ‘Rahat Battı’ya yazmanız yeterli.

Tanıdıklarıma mesaj atıp, “İnsanları cesaretlendirmek ve iyi örnekleri anlatmak için bir seri yapıyorum, gelirseniz ve deneyimlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim” diyorum.

Tanımadığım kişiler için arkadaşlarıma mesaj atıp “X beyi, hanımı tanıyor musun veya tanıyan bir arkadaşın olabilir mi?” diye soruyorum.

Kontak gelirse iletişime geçiyorum ve davetimi yapıyorum. Gelmezse ve kontak bulamazsam Linkedin veya Instagram’dan direkt mesaj atıp davetimi iletiyorum.

Şu ana kadar oranlar fena gitmedi. “Gelir” diye düşündüğüm isimlerden bazen cevap alamazken, “Hiç gelmez” diye düşündüğüm isimlerle podcasti kaydettik bile. En çok da bu isimlerde heyecanlanıyorum. Bazen ben bile geleceklerine onları görene kadar inanmıyorum diyebilirim.

Nerden çıktı bu podcast işi?

‘Okul yönetiminin güvenmesi önemli faktör’

Bugüne kadar seriye davet ettiğim isimlerden öğrendiklerimi bir özetlemek istedim:

-Okul hayatı sadece eğitim döneminde değil gelecekte de kararlar alırken çok önemli rol oynuyor.

Anadolu Lisesi ya da kolej olması çok önemli değil, okul yönetiminin veya bazı öğretmenlerin cesaretlendirmesi ve okuldaki festival, tiyatro, öğrenci kulübü gibi işleri gençlere bırakarak onlara güvenmesi çok önemli bir faktör oluyor. Girişimcilikte bu önemli geçmişin insanların kafasında şimşekler çaktırdığını ve daha sonraki yıllarda denemeye sevk ettiğini görmek mümkün.

-Bazen de kurumsalda yıllarca rutin ve aynı işleri yapmanın ya da inisiyatif vermeyen, hatta önünü kapatan yöneticilerin girişimcilik konusunda tetikleyici olduğunu çok dinledim.

-Yaptıkları işlerin çok dönemsel ve hızla değişen işler olması nedeniyle -örneğin teknoloji işleri- sohbet ettiğim kişilerin daha yavaş akan, yüzyıllardır olan ve gelecekte de var olacak bazı işlere girme motivasyonu dikkat çekici.

-Kurumsalda yaptıkları işlerde mana olmaması ve işi birlikte yaptıkları yöneticinin kendi amacına ulaşması, “Bir süre sonra bunu ben başka türlü yapmak istiyorum” demesi, profesyonellerin kendi işini kurma kararında önemli bir rol oynayabiliyor.

 ‘Yapıyı kendi kurma motivasyonu önemli bir faktör’

-Yine aile şirketlerinde kendi fikirlerini hayata geçirememek, hatta fikirlerinin dinlenmemesi kendi işini kurmada büyük bir motivasyon olabiliyor. Sadece rutin uygulama yapmak değil, kendi istediklerini yapma ve takımı ya da yapıyı kendi kurma motivasyonu, yeni işlere ve yeni girişimlere yelken açmada önemli bir faktör.

-Yurt dışında işlerin farklı şekilde yapıldığını ve yönetildiğini görmenin, kendi işini kurma motivasyonunda önemli bir faktör olabildiğini de dinledim. Yani “Başka türlü bir şirket ya da yapı mümkün” anlayışını yurt dışında deneyimlemek girişimciyi daha çok cesaretlendirebiliyor.

-Hatta bu ilk denemeyi yurt dışında yapmanın daha hızlı ve sağlam olabileceğini düşünenler, şirketini kurduktan bir iki yıl sonra yurt dışı deneyimi ve globale açılma konusunda cesur adımlar atabiliyorlar. Türkiye’de kurdukları şirketin ilk şubesini İsviçre’de açanların öykülerini bile dinledim.

-Son yıllarda Avrupa, Amerika ve Ortadoğu’da girişimlere kolaylıklar sağlayan vize ve şirket kurma süreçleri ve vergi avantajları da yurt dışını cazip bir seçenek kılmaya devam ediyor. Turistik vize almakta zorlandığımız Almanya, İngiltere, Avusturya gibi ülkeler bazı alanlarda girişimcilere vize kolaylıkları sağlıyor ve onları kendi ülkelerine çekmeye çalışıyor.

-Eskiden ulusal bir marka ya da şirket olmak gibi hedefler konuşulurken, şimdi bu kolaylıklar sayesinde global marka olma ve büyüme hedeflerini üç-beş hatta on ülkede gerçekleştirme hedefleri rüyalarımızı süslüyor. Son zamanlarda “Ülkenin en büyük markası olacağım” hedefini hiç duymadım desem yeri var.

-Çok iyi okullarda okuyup rahat edecek bazı program konuklarım ise kurumsalda çalışmayı hiç düşünmemiş bile. Çocukluk ve gençlik amaçlarını hayata geçirmek için en zor yerden işe girişmişler. Sosyal girişim kurmak ve büyütmek için gece gündüz çalışmaya devam edenlerden çok etkileniyorum.

-Bir başka konuğum ise “Rezil olur muyum acaba?” diye düşündüğünü itiraf ediyor, ama işi kurduktan sonra “Eğer batsaydım kimsenin haberi olmazdı” dediğini söyleyerek rahatlatıyor yeni girişecekleri. Hatta işleri çok iyi gitmesine rağmen babasına ve babasının arkadaşlarına hala yaptığı işi anlatırken ne kadar zorlandığını da ekliyor. Babasının hep mühendis olmasını istediğini söylemeden geçemiyor.

Dünyayı değiştirmek için, kendi dünyalarımızı değiştirebilir miyiz sizce?

‘Girişimcilikte sizi durdurma veya vazgeçirme derdi hep olacak’

-Mühendislik okuyup tarıma ya da perakendeye girenler de yine büyüklere benzer bir anlatım zorluğu içinde. “Neden bu kadar iyi okullar okudun kızım, madem işini yapmayacaktın?” sitemleri her koşulda bu işte var.

-Girişimci olma korkusu yaşayanlarda en çok duyduğum ise geçmişte aile büyüklerinden birinin -genelde baba, dayı, amca- bu işlere girmesi ve batması olmuş.

Benim bugüne dek öğrendiğim şu oldu:

İster kurumsaldan ayrılın, ister kurumsalda çalışmadan girişimciliğe soyunmuş olun, ailede hatta en yakın arkadaşlarda sizi bir durdurma ya da vazgeçirme derdi hep var ve olacak.

İşler iyi gitse bile bu vazgeçirme ve “Aman bi yavaşla” durumu hiç yok olmuyor.

Ama yola çıkmadan, girişimci hiç olunmuyor.

 

Tuğrul Ağırbaş kimdir?

30 yılı aşkın süre ile Türkiye, Rusya ve CIS ülkelerinde FMCG alanında değişik görevler alan Tuğrul Ağırbaş, son 20 yıl Efes’in global marka olma, satın alma ve birleşme projeleri ve yeni pazarlara giriş işlerini yürüten ekipte, büyüme odaklı projelere liderlik yaptı. Pertevniyal Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olan Tuğrul Ağırbaş öğrenim hayatı boyunca Kapalıçarşı’da değişik alanlarda çalışarak, ticareti ve tüketici davranışlarını öğrenme şansına sahip oldu.

İş hayatına 1990 yılına Anadolu Efes’te pazarlama uzmanı olarak başlayan Ağırbaş, sırasıyla proje geliştirme, satış ve pazarlamada görev aldıktan sonra, son olarak da değişik ülkelerde 16 yıl boyunca genel müdürlük görevlerini sürdürdü.

Anadolu Efes’in Rusya operasyonunu 10 yıl boyunca yönetti ve dünyanın en büyük bira pazarlarından Rusya’da satın alma ve birleşmelerle firma pazar payını ikinciliğe taşıyan ekibe liderlik yaptı. Türkiye, Rusya ve çalıştığı diğer ülkelerde büyüme odağıyla çok sayıda yeniliği ve markayı tüketicisiyle buluşturdu.

Halen çalışmalarını yurtiçi ve yurtdışı şirket ve girişimlere danışmanlık ve üst düzey yöneticilere koçluk yaparak sürdüren Ağırbaş, Türkiye’de kurumsal şirketlerin, girişimci kurumlara dönüşmesi vizyonu ile 2018’de kurulan Girişimci Kurumlar Platformu’nun danışma kurulu üyesi ve başkanıdır.

2022 sonunda, ortağı Zeynep Kurmuş ile birlikte 40+ yaş ve kurumsal deneyimi olanlar için, birikmiş deneyim ve tecrübelerin yeni işlere ve girişimlere dönüşmesini sağlayan, üretim ve paketleme kampı Genwise girişimini hayata geçirdi.

Köylerde, çocuktan başlayarak tüm topluma yayılacak yenilikçi bir eğitim anlayışını hayata geçirmek için 2016’da kurulan Köy Okulları Değişim Ağı- KODA’nın yönetim kurulunda görev alıyor.