Birkaç yıl öncesine kadar gergin olan Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinde ikinci bahar havası yaşanıyor. Ekim 2018’de Suudi gazeteci Cemil Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesinden sonra başlayan kriz sonraki yıllarda iki ülkenin hem siyasi hem de ticari ilişkilerini bitme noktasına getirmişti. Ancak cinayetin üstünden geçen altı yılın sonunda taraflar olanları geride bırakıp unutmayı tercih ediyor. Şimdilerde iki ülke de ekonomik iş birliğini nasıl ilerleteceklerine odaklanmış durumda.
Deutsche Welle (DW) Türkçe’nin haberine göre Kaşıkçı krizinden sonra ikili ilişkilerin en fazla canlandığı yıl 2024 oldu. Henüz yılın başında, 16 Şubat’ta İstanbul’da yapılan Türkiye-Suudi Arabistan Yatırım ve İş Forumu iki ülkenin iş dünyasını ve siyasi karar vericilerini buluşturmuş; zirvede konuşma yapan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Suudi Arabistan’ı kastederek “Türkiye’nin iş insanlarına doğru dönüyorlar. Onlar da Türk şirketleriyle çalışmak istiyorlar” demişti.
Zirveden bir ay sonra Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), 27. Uluslararası İş Forumu’nu (IBF) Suudi Arabistan’da gerçekleştirdi. Forum kapsamında toplam dört şehir ziyaret edildi ve bu ziyaretlerde binden fazla Türk ve Suudi iş adamı bir araya geldi. Riyad, Cidde, Mekke ve Medine’deki etkinlikler sekiz günden uzun sürdü.
MÜSİAD’dan 2,5 ay sonra bu kez Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD Suudi Arabistan’ın yolunu tuttu. Haziran ayı başında üç günlüğüne Suudi Arabistan’a giden TÜSİAD Yönetim Kurulu bakanlıklar, iş dünyası, ticaret odaları ve Suudi Arabistan’ın önde gelen aileleriyle bir araya geldi.
İki ülke arasındaki en önemli buluşma 11 Kasım’daydı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 11 Kasım’da “İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi” için bulunduğu Riyad’da iki yıl aradan sonra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la görüştü. Zirvenin yapıldığı oteldeki görüşme basına kapalıydı.
İhracatta sıfır noktasından zirveye çıkıldı
Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ticaret hacmi uzun yıllardır 5 milyar dolar seviyesinde. Yıllara göre farklılık gösterse de bu ticaretten her yıl yaklaşık 2,5-3 milyar dolar pay alan Türkiye’nin Suudi Arabistan’a ihracatı Kaşıkçı krizinden sonra 2021 yılında 265 bin dolara kadar gerileyerek dibe vurmuştu. Bu dönemde Türkiye’nin Suudi Arabistan’dan yaptığı ithalat ise hiç durmadan, aynı miktarlarda devam etti.
2022’de Erdoğan ve Bin Selman arasındaki buzların erimeye başlaması ile ticaret yeniden hızlandı. 2022 sonunda Suudi Arabistan’a olan ihracat bir önceki yıla göre yüzde 450 artarak 1,5 milyar dolar seviyesine, 2023 sonunda ise 2,6 milyar dolara çıktı. TÜİK verilerine göre, 2024’ün Ocak-Eylül dönemine bakıldığında ise Suudi Arabistan’a ihracatta 2,9 milyar dolar ile rekor kırılmış olması dikkat çekiyor. İhracatta makine, halı ve mobilya öne çıkarken ithalatta ise plastik ve organik kimyasallar ilk sırada yer alıyor.
“Türk ürünlerine yoğun ilgi var”
DW Türkçe’ye konuşan Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği (AKAMİB) Başkan Yardımcısı Bülent Aymen, Suudi Arabistan ile ticaretin hızla büyüdüğüne işaret ediyor. Son olarak 4-7 Kasım tarihlerinde Riyad’da düzenlenen “Hatay Mobilya ve Aksesuarları URGE Projesi” kapsamında Hatay merkezli sekiz firmanın 70 Suudi firma ile toplam 290’ın üzerinde ikili iş görüşmesi gerçekleştirdiğini anlatan Aymen “Neredeyse her ay Suudi Arabistan’a ihracatımızı yüzde 80 artırıyoruz. Özellikle mobilya ve müteahhitlik alanlarında sürekli fuar, görüşme yapıyoruz. Suudi Arabistan’da Türk ürünlerine yoğun bir ilgi var” diye konuşuyor.
Suudi Arabistan pazarının pek çok sektörde olduğu gibi, Türk mobilya sektörü için de büyük fırsatlar sunduğunu dile getiren Aymen “Suudi Arabistan bu alanda 4 milyar doları aşan ithalatıyla dünya çapında önemli bir alıcı. Çin ve İtalya’nın ardından en büyük üçüncü tedarikçiyiz ve bu durum, bizim için daha fazla büyüme potansiyeline işaret ediyor” diyor.
Dış Ekonomik İlişkileri Kurulu (DEİK) bünyesindeki Türkiye-Suudi Arabistan İş Konseyi verilerine göre başta inşaat, enerji, sağlık, gıda, mobilya ve turizm sektörleri olmak üzere Suudi Arabistan’da aktif olarak faaliyet gösteren ve yatırım yapan Türkiye merkezli şirketlerin sayısı 200’ü bulmuş durumda.
Bu şirketler içinde Limak, TAV, IC İçtaş, Kuzu, Mapa, Kolin ve Tekfen gibi Türkiye’de de çok tanınan dev isimler olması dikkat çekiyor. Erdoğan ve Veliaht Prens bin Selman arasındaki ilişkilerin düzelmesi sonrası Türk şirketlerin bölgede yaklaşık 10 milyar dolarlık alt ve üst yapı ihalesi aldığı belirtiliyor. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) verilerine göre de 2024 yılının ilk dokuz ayında Türk müteahhitlerin yurt dışında en çok iş üstlendiği ülke 2,3 milyar dolarla Suudi Arabistan oldu.
Suudi Arabistan’ın yaklaşık 1 trilyon dolarlık yatırım planı ile ilan ettiği “Vizyon 2030” planı kapsamında yılda 100 milyon turist hedefi koyması, hem alt yapı hem de üst yapı yatırımlarında patlama yaratmış durumda. Plan doğrultusunda Suudi Arabistan’ın 12 şehrinde yaşam kalitesini iyileştirmek ve ekonomik kalkınmayı hızlandırmak amacıyla çok sayıda proje hayata geçiriliyor. Bu dönüşüm projelerinden Türk şirketlerinin de önümüzdeki birkaç yıl içerisinde 20 milyar dolarlık pay alması öngörülüyor.
“Suudi Arabistan’ın en büyük köprü projesini aldık”
Suudi Arabistan’da yatırım yapan ve büyüme hedefi koyan şirketlerden biri olan IC Holding bünyesindeki IC İçtaş İnşaat ülkenin en büyük köprü ihalesini alan isim oldu. Türkiye’de Akkuyu Nükleer Santralı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu gibi dev projeleri üstlenen IC İçtaş İnşaat’ın İcra Kurulu Üyesi İlker Öksüz DW Türkçe’ye Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki King Khalid Uluslararası Havalimanı’nın terminal inşasını yaklaşık 1,5 milyar dolar yatırımla tamamladıklarını söyledi.
Ülkede havalimanı yatırımı sonrası önemli bir ihale daha kazandıklarını anlatan Öksüz yatırıma ilişkin şu bilgileri verdi: “Hicaz’dan Şam’a giden yolun Riyad’daki çevre yoluyla kesiştiği noktaya iki tane kablolu köprü yapıyoruz. Her biri 763 metre uzunluğunda, 167 metre yüksekliğinde ve 36 metre genişliğinde olacak bu köprüler, geliş-gidiş olarak altı şeritli trafik akışına hizmet edecek. 500 milyon dolarlık bir proje. Tamamlandığında ülkenin en yüksek köprüsü olacak Wadi Laban Köprüsü’nü, 36 ay gibi kısa bir sürede bitirip hizmete sunmayı hedefliyoruz.”
Yakın dönemde IC İçtaş İnşaat, Suudi Arabistan’da 2029 Kış Olimpiyatları’na hizmet edecek kayak tesisi ihalesine de teklif vermeye hazırlanırken Limak Holding de ülkede toplam değeri 1,5 milyar doları bulan turizm bölgesinde üç projeyi üstlenmiş durumda.
“Özellikle enerjide iş birliği hedefliyoruz”
DW Türkçe’ye konuşan Türkiye-Suudi Arabistan İş Konseyi Başkanı Haşim Süngü “Özellikle altyapı ve inşaat sektöründeki mega projelerde Türk firmaları öne çıkıyor. Bu yatırımlar her iki ülkenin de iş gücü piyasasına katkı sunuyor” diyor.
Yakın gelecekte iki ülke arasındaki enerji iş birliğinin stratejik önemine işaret eden Süngü, “Suudi Arabistan’ın petrol ve doğalgaz sektöründeki deneyiminin yanı sıra yenilenebilir enerjiye olan ilgisi, Türkiye’nin bu alandaki uzmanlığıyla birleşerek güneş ve rüzgar enerjisi projelerini ön plana çıkarıyor. İki ülkenin ortak projeleri, enerji arz güvenliği ve yenilenebilir kaynakların artırılmasına katkı sağlamayı hedefliyor” diye konuşuyor.
“Türkiye’nin stratejik plana ihtiyacı var”
Öte yandan iki ülke arasında ticaret ve yatırım alanında yaşanan bu ikinci baharın ne kadar süreceği de merak konusu. Suudi Arabistan’da 2017 yılında kurulan Ulusal Özelleştirme ve Kamu Özel Sektör İş Birliği Merkezi’nin (NCP) danışmanlarından Dr. Eyüp Vural Aydın, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada, Türkiye’nin kendini her geçen gün dünyaya daha çok açan Suudi Arabistan pazarından daha büyük pay alabilmesi için “stratejik bir plana” ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Suudi Arabistan’ın hâlâ Türk bankalarının teminat mektuplarını kabul etmediğini ve pazarda ABD, Çin ve Fransız firmalarının başını çektiği büyük bir rekabet olduğunu dile getiren Aydın şunları söylüyor:
“Evet çok büyük fırsatlar var, çok önemli kapılar aralanıyor. Ama bu konuda Türk şirketlerinin ve kamu otoritelerinin birlikte bir plan dahilinde çalışması çok daha iyi olur. Örneğin daha üç ay önce Çin, Suudi Arabistan ile 50 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzaladı. Türkiye’nin de buna benzer adımlara ihtiyacı var.”