Banka yılın son Enflasyon Raporunda iki ay sonrası için tahmin aralığı açıkladı: Yüzde 31-33. Ama yıllık hedefi yüzde 24 olarak tutmaya devam etti. Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, "Enflasyon düşecek ama nerede kırılacağını öngörmek çok zor" dedi. Banka gelecek yılın tahminini de değiştirmedi.

Enflasyonla mücadele, Türkiye’de Merkez Bankasının yasayla verilmiş görevi. Banka bu görevini yaparken başlıca iki araç kullanıyor. Bunlardan birincisi para politikası araçları adı verilen, piyasadaki TL miktarını sıkılaştırarak, yani faizi yükselterek kullandığı araç. İkinci araç ise “beklenti yönetimi” adını taşıyor ve Merkez Bankası ülkeye o yıl gerçekleşecek enflasyon oranıyla ilgili bir tahmin söyleyip bu tahminini tutturmaya çalışıyor.

Bankanın elindeki bu iki araç aslında bir arada işliyor. Piyasalar, Merkez Bankasının ediğini yapacağına güvenecek olursa beklenti yönetimi işe yarıyor, aktörler geleceğe ilişkin fiyatlama davranışlarını buna göre yapıyorlar. Merkez Bankası’nın adını koymadığı, varlığını açıkça telaffuz etmediği bir başka aracı da döviz fiyatlarını baskılamak için rezervden gerekirse satış yapmak. Türkiye’de enflasyonun döviz fiyatına çok endeksli olduğu biliniyor, o yüzden banka döviz fiyatlarının enflasyondan daha hızlı artmaması için de üstü kapalı bir gayret gösteriyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası gerek para politikası ve gerekse beklenti yönetimi için, yasasına göre yılda ört kez enflasyon gelişmeleriyle ilgili rapor açıklıyor ve bunu kamuoyuna da duyuruyor, bir yerde hesap veriyor.

İşte 2025 yılı için son enflasyon raporu açıklaması dündü ve Merkez Bankası yıl sonu için tahmini bir kez daha değiştirdi. Esasen değiştirmesi de gerekiyordu, çünkü enflasyon zaten daha yılın ilk 10 ayında Merkez Bankası’nın yıl sonu için öngördüğü yüzde 24’ün dört puandan fazla üzerine çıkmış durumdaydı.

Banka, yılın bitmesine sadece 2 ay kalmasına rağmen yıl sonu için nokta atmış yapmadı, onun yerine yüzde 31-33 aralığı gibi bir tahmin aralığı kullandı. Piyasalar yıllık enflasyonun yüzde 32,5 civarında çıkmasını bekliyor.

Merkez Bankası’nın önünü görmekte zorlanması, iki ay sonrası için bile nokta tahmin vermemesi 2026 yılına ilişkin tahminleri güvenirliğini de tehlikeye atıyor. Banka gelecek yıl enflasyonun yüzde 13-19 arasında olacağını söylüyor. Hükümetin resmi tahmini ise bütçeye yansıdığı kadarıyla 2026 için yüzde 16. Oysa pek çok kişiye göre bu tahmin daha şimdiden geçersiz. Örneğin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz daha geçen hafta “Enflasyonun 2026’da yüzde 20’nin altında kalacağını” söyleyerek Merkez Bankası tahmin aralığının üst sınırını kullanmaya başladı bile.

Merkez Bankası zaten içinde bulunduğumuz yılda da enflasyon konusunda sık sık yanıldı. Banka yıla başlarken enflasyon tahmini yüzde 19-29 aralığı gibi oldukça geniş bir aralıktı. Banka daha sonra bir enflasyon raporunda bu aralığı daralttı, yüzde 25-29’a getirdi. Şimdi de 31-33 aralığına.

TCMB Başkanı Fatih Karahan dünkü sunum sırasında, “2025 yıl sonunda enflasyonun yüzde 31 ile yüzde 33 aralığında olacağını tahmin ediyoruz. 2026 sonu için ise enflasyonun yüzde 13 ile yüzde 19 aralığına gerileyeceğini tahmin ediyoruz. 2025, 2026 ve 2027 yılları için enflasyon ara hedeflerimizi, sırasıyla yüzde 24, yüzde 16 ve yüzde 9 olarak koruyoruz. Politika faizine ilişkin atılacak adımları ve bunların büyüklüğünü, enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla almayı sürdüreceğiz” dedi.

TCMB Başkanı Karahan, “Fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyüme ve toplumsal refah artışı için bir ön koşul niteliğinde. Dezenflasyon sürecinde, enflasyonu belirlediğimiz ara hedeflerle uyumlu olacak şekilde düşürmek için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Piyasaların Karahan’a ne kadar inandığı ve güvendiği önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak ama dünkü toplantıda bankadan şok önemli bir itiraf, bankanın önümüzdeki yıl yaş haddi sebebiyle görevini bırakmak zorunda kalacak olan başkan yardımcısı Cevdet Akçay’dan geldi. Akçay, bankanın son 2,5 yıldır sürdürdüğü yüksek faize dayalı sıkı para politikasının arzu edildiği şekilde çalışmadığını, gerçek bir sıkılık yaşanmadığını söyledi. Akçay’a göre bunun sebebi şirketler kesiminin sıkı para dönemine hazırlıklı, yani nakit biriktirmiş olarak girmesiydi. O yüzden ticari kredilerdeki bütün kısıtlara ve yüksek faize rağmen şirketler kesimi bu dönemi olması gerektiği gibi sıkı geçirmedi.

Dünkü toplantıda bir gazeteci Akçay’a, aylık enflasyon rakamlarını kastederek “Ana eğilim bu sene yüzde 2’lere takıldı. Gelecek yıl yüzde 16’nın tutması için, ciddi bir kırılma olması lazım gibi görünüyor. Bu ne zaman ve hangi yerlerden kaynaklanacak? Gelecek yılın ikinci yarısında mı bir kırılma bekliyorsunuz yoksa ilk yarıda bir kırılma başlayacak mı?” sorusunu yöneltti.

Cevdet Akçay soruyu şöyle yanıtladı:

“Bu sıkılıkla ilgili bir soru aslında. Nerede takılacağını bilmiyoruz, bilmemiz mümkün değil. Çünkü verinin gerektiği kadar birikmesi ve kırılmanın olduğu yeri görmemiz lazım. Nerede olacağını kestirmek zor, geciktiği çok aşikar.

Sıkılık kavramının sorgulamak önemli. Şundan dolayı, TGA ile ilgili soru gelmedi. Oysaki tarihi düşük. Bunun sebeplerinden biri de, şirketlerin sıkılaşma dönemine ciddi tampon ve düşük borçlulukla girmesi. Bu onlar için çok iyi fakat yüksekken şirketlerin finansman tarafında sisteme ihtiyacı yoksa sorun olmuyor. Ne zaman tamponlar eriyor ve şirketler fonlama tarafında sisteme muhtaç haline geliyorlar yüksek faiz o zaman sıkılık anlamına geliyor. Böyle baktığınızda, 2 senedir sıkıdır demek yanlış bir şey.

Ne kadar sıkı kalacağımız ve bu sıkılık sonucunda iktisadi faaliyetin soğuma ihtimali ne kadar artar algısı yerleşirse, o zaman bahsettiğiniz kırılma gerçekleşebilecektir. Dolayısıyla sorulması gereken soru şu: ‘Merkez Bankası’nın sıkılığı sonunda piyasalar, ne kadar iktisadi faaliyetin soğumasından çekiniyorlar?’ Bu çekinmeyi devreye sokamazsanız, bahsettiğiniz kırılma gecikiyor ya da takılabiliyorsunuz. Başkan’ın bahsettiği gibi 27-28’lerde takılabiliriz. Takıldığımız yer 44’lerdi, şimdi o kırıldı; bunun nerede yerleşeceğini bilmiyoruz. Belki eskisi gibi 12’de yerleşecek, belki 18 belki 22. Ancak bilmiyoruz, sizin bilmeniz de mümkün değil. Çünkü verinin birikmesi ve bize o kırılma noktasını göstermesi lazım.

Bir satranç terimi var: Tehdit, icrasından daha kuvvetlidir. Bu çalışırsa, kırılma çok güzel yerlerde devreye girer. Bu olmazsa, kırılma zorlaşıyor. Dolayısıyla buralarda takılmayacağız, çünkü Başkan’ın dediği gibi gerekli sıkılığı devreye sokarsınız.”

Akçay’dan sonra sözü alan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan da “Bir konuyu netleştirmek istiyorum, 27-28 lerde takıldı demedik de şu anki ana eğilim orayı ima ediyor ama daha uzun vadeli enflasyon göstergesine bakacak olursak, kademeli ve sürekli takılmayan bir enflasyon söz konusu. Dolayısıyla şu anda bir takılma mevcut değil” dedi.

Bu sözlerden Cevdet Akçay’ın faiz indirimleri için zamanın çok erken olduğunu düşündüğü, ekonomiyi daha fazla soğutmak gerektiğini düşündüğü açıkça anlaşılıyor. Ama Banka faiz indirimlerine başladı ve Aralık ayında da bu indirimlerin sürmesi için güçlü bir baskı altında. Bu da 2026 enflasyon hedefinin gerçekleşmesini daha da zor hale getiriyor.