Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tüketicilerin geçmiş 12 aydaki enflasyon algısını yansıtan ve tek soruluk veri setinden elde edilebilen sonuçlar üzerinden resmi TÜFE verisini eleştirmenin “manipülatif ve art niyetli” bir yaklaşım olduğunu öne sürdü. Kurumdan yapılan yazılı açıklamada bazı basın yayın organları ile sosyal medya hesaplarında “algılanan enflasyon ile TÜFE’nin farklılaşmasına yönelik haberlerin çarpıtıldığı” ifade edildi. Açıklamada TÜFE’nin her ay 81 il, 228 ilçeden 564 bin 710 fiyat derlenerek enflasyonu uluslararası standartlarda ölçen bir hesaplama sistemi olduğuna işaret edildi.
Basın yayın organlarında “algılanan enflasyon” olarak ifade edilen verinin ise yine TÜİK tarafından gerçekleştirilen “tüketici eğilim anketi” kapsamında vatandaşlara yöneltilen “Geçen 12 aylık dönemde tüketici fiyatlarının yüzde kaç arttığını/azaldığını düşünüyorsunuz? Lütfen tahmini oran veriniz” sorusuna verilen cevaplar üzerinden hesaplanabildiği belirtilen açıklamada söz konusu anketin mikro verisinin TÜİK Veri Araştırma Merkezi aracılığıyla talep eden tüm araştırmacıların kullanımına açık olduğu vurgulandı. Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Tüketicilerin geçmiş 12 aydaki enflasyon algısını yansıtan ve tek soruluk veri setinden elde edilebilen sonuçlar üzerinden resmi tüketici fiyatları endeksini (TÜFE) verisini eleştirmek manipülatif ve art niyetli bir yaklaşımdır. Tüketicinin enflasyon tahmini ile TÜFE’nin farklılaşması son derece doğaldır. Algılanan enflasyon ile TÜFE arasındaki oransal fark Avrupa Birliği ülkelerinde beş ila altı kata kadar çıkarken ülkemizde bu farklılaşma çok daha düşüktür. 2023 yıl sonunda TÜFE yıllık değişim oranı yüzde 64,77 iken tüketicilerin tahmini yüzde 96’dır.”
TÜİK merak edip araştırma yapmıştı
TÜİK vatandaşın sürekli dile getirdiği “Enflasyon olduğundan düşük açıklanıyor” yakınmasının nedenini araştırmak istemiş ve yaptığı araştırmada vatandaşın hissettiği enflasyonun açıklanan enflasyondan yaklaşık iki kat yüksek olduğunu hesaplamıştı. Kurum halkın resmi istatistiklere, özellikle enflasyon gibi kişilerin hayatını doğrudan etkilemekte olan verilere güvensizlik duymasını da tüm ülkelerde geçerli bir sorun olarak gördüğünü açıklamıştı.