Raporda asgari ücretten vergi alınmamasının yerinde bir karar olduğu, ancak bunun tek başına ücretlilerin vergilerinde eşitsizliği ve adaletsizliği gidermekte yetersiz kaldığı ifade edildi. Yıllar itibariyle gerektiği gibi arttırılmayan ücret vergi tarifesi nedeniyle ücretlilerin yüksek vergi yükü ile karşı karşıya kaldığı tespitinde bulunulan raporda şu görüşlere yer verildi:
“Ülkemizdeki düşük ve orta düşük gelir seviyesindeki ücretlere bakıldığında, bu ücretliler yıllar itibarıyla daha yüksek orandan vergi ödemek durumunda kalmıştır. Bu durum ödeme gücüne göre daha fazla ya da daha az vergi ödenmesi gerekirken düşük ve orta seviyedeki ücretliler için tam tersine bir durum oluşturmuştur. Zaten birçok giderini safi ücretin tespitinde dikkate alamayan ücretliler için daha yüksek orandan vergi ödemek, vergi eşitsizliğini körüklemektedir. Her ne kadar asgari ücretten alınan vergi ülkemizde istisna edilmiş olsa da asgari ücret kümülatif vergi matrahına dahil olmaktadır. Bu da asgari ücretten biraz bile fazla alan ücretlilerin, kısa zamanda vergi oranının yüzde 20, yüzde 27 olacağı anlamına gelmektedir.”
‘Birinci dilim asgari ücretin 14 katından az olmamalı’
Raporda ücretliler aleyhine olan bazı hususların ve uygulamaların gözden geçirilerek düzeltilmesiyle daha adil bir vergi sisteminin mümkün olacağı belirtilerek talepler şöyle sıralandı:
“Ücretlilerin insanca, onuruna yakışır yaşam standartları için objektif ve adaletli bir vergileme politikasına ihtiyaç var. Talebimiz vergi tarifesinin yeniden değerleme oranında güncellenmesidir. Bundan sonrası için de tarifenin her yıl yeniden değerleme oranında arttırılmasıdır. Yeniden değerleme oranı ile vergi dilimleri arttırılsa dahi birinci dilimin, asgari ücretin 14 katından, ikinci dilimin asgari ücretin 24 katından, üçüncü dilimin asgari ücretin 53 katından, dördüncü dilimin ise asgari ücretin 250 katından az olmaması sağlanmalıdır.”
Brüt asgari ücretin 20 bin 2 lira olduğu düşünülürse Türk-İş’in ilk vergi diliminin brüt 280 bin 28 liradan, ikinci vergi diliminin 480 bin 48 liradan, üçüncü vergi diliminin 1 milyon 60 bin 106 liradan, dördüncü vergi dilimininse 5 milyon 500 liradan az belirlenmesini istemediği görülüyor.