Pazartesi günkü yazımda mevduat faizlerinde bu ayın başından beri yaşanan düşüşün arkasında ne olabileceğine bakmıştım. Kimi ekonomistler faizlerdeki gerilemeye “likidite fazlası” gibi teknik açıklamalar getirmeye çalışırken dillendirilmeyen bir olasılığın daha olduğunu söylemiştim: Merkez Bankası’nın seçimler öncesinde iktidara “oynaması.”
Şu veya bu nedenle mevduat faizi yüzde 40’a, hatta küçük tutarlarda onun da altına indi. Peki enflasyon kaç? TÜİK’in resmi enflasyonu yüzde 65. Ama önümüzdeki aylarda daha da yükselecek, Mayısta yüzde 70’in üzerine çıkacak, yüzde 80’e yaklaşacak. Resmi enflasyon yüzde 80’e, gerçek enflasyon üç haneye giderken (veya zaten oradayken) mevduata para konur mu? Deli olmak lazım. Peki vatandaş dişinden, tırnağından artırdığı 20 bin lirasını, 50 bin lirasını nereye koysun?
Bugün ocak ayının son günü, dolar ay başından bu yana TL karşısında yaklaşık yüzde 3 değer kazandı. Yani parasını dövizde tutanlar üç aşağı beş yukarı TL mevduatta tutanlar kadar getiri elde etti. Mevduat oranlarının insanları TL’de değil dövizde durmaya teşvik ettiği ülkede enflasyonla mücadelenin samimiyetine inanalım mı?
Heyhat, dövizdeki aylık yüzde 3 civarındaki getiri de aylık enflasyonun çok gerisinde! Ocak ayı enflasyonunun yüzde 7’ye yakın oranda gerçekleşmesi bekleniyor (Foreks Haber’in dün açıklanan anketindeki ortalama beklenti yüzde 6.62.) Ama çift haneye yaklaşmasını bekleyen ciddi gözlemciler de var.
Yüzde 7-8 enflasyonun olduğu bir ülkede aylık yüzde 3 getirinin anlamı, paranızın enflasyon karşısında erimesi demek. Ocak ayında parasını hem TL’de hem dövizde tutanlar enflasyon karşısında kayba uğradı.
Mevduat faizindeki düşüş nedeniyle ilgili tezleri yazının girişinde aktarmıştım, peki dövizdeki yükseliş neden enflasyonun bu kadar gerisinde? Ekonomi yönetimine sorsak herhalde “halkın TL’ye teveccüh ettiğini, bu arada Türkiye’ye ciddi sıcak para girişi olduğunu, bu nedenle dövizdeki yükselişin enflasyonun gerisinde kaldığını” söylerler. Yerseniz. Gerçek nedeni dün Merkez Bankası’nın eski Başekonomisti Hakan Kara yazdı: “Merkez Bankası yılbaşından beri döviz kurunu tutmak için nette döviz satıyor.”
Mevduat faizi düşüyor, dövizdeki yükseliş rezerve satışı nedeniyle enflasyonun altında… Peki vatandaş çalışıp didinip kazandığı 20 bin lirasını, 50 bin lirasını nereye koysun kardeşim?
Bundan 1.5 sene önce Türkiye’de aynen bugünkü gibi bir ortam vardı; mevduat faizi enflasyonun çok çok altındaydı ve rezerv satışlarıyla dövizdeki yükseliş kontrol altına alınmıştı. Zamanın Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati en azından vatandaşa parasını yatırması için adres göstermişti: Borsa. 23 Ağustos 2022’de “Vatandaşlara şu an en çok getiriyi getiren Borsa İstanbul” demiş, borsayı adres gösteren açıklamalara sonra da devam etmişti. Yaptığı doğru muydu, yanlış mıydı tartışılır ama en azından tutarlıydı.
Bugünkü ortamın 2022 Ağustos’undan bir farkı yok. Vatandaş yine üç kuruş birikimini nereye koyacağını bilemiyor. Kağıt üzerinde enflasyonla mücadele edildiği için Mehmet Şimşek çıkıp Nebati gibi borsayı adres de gösteremiyor. Bu durumda hangi alternatif kalıyor geriye? Yine borsa. Borsadan anlamayanlar için? Harcamak.
Vatandaşını tasarruf etmeye değil harcamaya yönlendiren bir ekonomi politikasının enflasyonla sahiden mücadelede ettiğine inanalım mı?