Üç yıldır bu dönemler, Fast Company’nin ev sahipliğinde Türkiye’den ve dünyanın çeşitli bölgelerinden CEO’lar, üst düzey yöneticiler ve start-up kurucuları ile Ayvalık’ta 2 gün bir araya gelerek, dünü, bugünü ve daha çok yarını konuşuyoruz.
Geçen hafta Ayvalık İş Forumu’nda, 250 katılımcı ve 55 konuşmacıyla oldukça heyecanlı ve keyifli paneller dinledik. Kahvaltıda, akşam yemeğinde ve aralarda yeni dostlarla tanıştık, sorularımızı sorduk ve bağlantılar kurduk. Ayvalık’ın güzelliklerini yeniden soluduk. Ayrılmadan önce, Ayvalıklı iş adamlarının desteklediği Kırlangıç Yaşam Merkezi’nde açılan Ayvalık Anadolu Uygarlıklar Sergisi’ni gezdik. Ayvalıklı iş adamları bir araya gelerek müthiş bir iş yapmışlar.
‘Ayvalık Kafası’ çetemiz daha da büyüdü
Ben çok network insanı değilim. Bu tür toplantılara da 30 yıllık kurumsal hayatımda mecbur kalmadığım sürece katılmadım. Ayvalık İş Forumu, ilk katıldığım ve devamını getirdiğim tek toplantı oldu. Her sene aynı insanlar, aynı konuları konuşur ve zaman kaybı olur gibi bir önyargım vardı. Ayvalık’ta ilk sene farklı illerden ve sektörlerden harika dostlarla tanışınca ve bu dostluk forum sonrası sürünce, her yıl birlikte gitmeye ve orada buluşmaya devam ettik. 3 yıldır haberleştiğimiz ‘Ayvalık Kafası’ adında bir WhatsApp grubumuz bile oldu. Üstelik bu yıl ‘Ayvalık Kafası’ çetemiz daha da büyüdü.
Genwise’a katılan Arzu Ünal’la sohbet, Rahat Battı podcastime konuk olan Ayşen Zamanpur’la süpriz karşılaşmalarım, Girişimci Kurumlar Platformu’ndan arkadaşlarla yeni dönem hazırlıklarını konuşmamız hatta yakın zamanda Genwise ile işbirlikleri yapmayı konuştuğumuz Arya Kadın Yatırım Platformu’ndan Ahu Serter ile birlikte, 29 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında yapacakları Arya Retreat 2023’de konuşma başlıklarımı planlama şansı benim için forumun kendi haneme yazdığım artıları oldu.
‘Liste başım Adnan Bali’nin konuşması oldu’
Ayvalık’ta yine liste başım her yıl olduğu gibi, İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bali’nin konuşması oldu. ‘Cumhuriyet ve İş Dünyası’ adlı panelde konuşan Adnan Bey, geçen sene konuşmasında “Eğer bir ülkenin kadın voleybol takımı dünyada en iyiler arasındaysa, o ülkenin potansiyeli bitmez” demişti. Bu sene Cumhuriyet’in 100. yılı ile ilgili konuştu ve Cumhuriyet’in bize kattıkları üzerinde durdu. Cumhuriyet’in sadece siyasi bağımsızlık değil, iktisadi bağımsızlık da sağladığını örneklerle anlattı. “Cumhuriyet bize özgüven aşılamıştır, bu da bizi zorluk ve belirsizliklerde diri ve dinamik tutuyor” diye ekledi.
Son olarak “Cumhuriyet, hayali olana, bir şey yapmak isteyenlere büyük fırsatlar sunuyor. Bize sağladığı en önemli katkılardan biri, fırsat eşitliğidir” dedi. Köy okullarında eğitim alan gençlerin ülkede ve dünyada başarılarından bahsetti. Mardin’den çıkan Aziz Sancar’ın Nobel ödülü almasının Cumhuriyet’in sağladığı eğitim sistemi ve fırsat eşitliği olduğunu vurguladı. KODA’da yaptığımız iyi işler konusunda beni cesaretlendirdi.
Yine her sene çok beğendiğim konuşmacılardan eski İntel Dünya Başkan Yardımcısı ve TÜSİAD Silikon Vadisi Ağ Başkanı Ayşegül İldeniz konuşmasında, “Biz teknoloji sektöründe 5 yıl sonrası için, bilim kurgu kavramını kullanıyoruz. Yapay zeka bir gün insan beyninin seviyesine gelecek ve bu 20 yıldan önce olacak. Ve neyin doğru neyin gerçek hatta kimin insan, kimin insan olmadığını anlamak çok güç olacak. Her şeyimiz ve her hareketimiz kayıt altına alınacak ve izlenecek” dedi.
‘Yarın kendinizi emekli edin’
“İşte bu teknolojiyi bizden iyi bilen ve anlayan gençlere ihtiyacımız var. Teknoloji bilenden çok sosyoloji, antropoloji ve psikoloji bilenlere ihtiyaç olacak. Bu kadar hızlı koşan bir dünyada ayakta kalmamız mümkün görünmüyor. Yarın kendinizi emekli edin ve yerinizi ve işlerinizi en fazla 27-28 yaşlarındaki gençlere bırakın. Önemli olan soru şu; ana işinizi siz kendiniz disrupt edebilecek misiniz ? Hemen hedeflerinizi 3 katına çıkarın ve hedefe ulaşmak için bugünkünden farklı yollar izlemeniz lazım olduğunu artık görün. Siz disrupt etmezseniz zaten biri gelip edecek. Zaman, para ve insan kaynağınızın yüzde 20’sini disrupt etme işine ayırabilecek misiniz? Öne geçmenin ve var olmanın başka yolu yok. Alfa jenerasyonu bizi yönetsin artık, gençlere yol açın. Ancak onlar AI ve yeni teknolojilerle bu işleri çözebilirler, biz değil!” diye konuşmasını bitirdi.
Aslında aynı şeyleri düşünüp ve konuşup bir türlü yapamıyoruz. Kurumlardaki aileler yerlerini bir türlü gençlere bırakamıyor, şirketler eski kültürlerini devam ettirmeye çalışıyor. “Uzaktan çalışma yapıyoruz” diyen şirket yöneticileri bile bunu açıklarken, çok mutlu değillermiş imajı veriyor.
‘Gerçek dünya artık bu değil’
Bizim kuşağın bildiği; sabah 7’de kepengi açacağız, anahtarı çevireceğiz ve akşama kadar odamızda, masamızda çalışacağız. Ama gerçek dünya artık bu değil. Olmadığını biliyoruz ama değişmesin diye de inatla ve sabırla direniyoruz.
Dünyada ne olduğunu görüp ve dinleyip “Aman bizim şirketlerde duyulmasın ve görülmesin diye gözümüzü kapatıyoruz. O yüzden kendinizi emekli edin” çağrısı ve kışkırtması çok iyi geldi bana.
Elbette emekli etmeyin, sevdiğiniz ve mesele ettiğiniz işlere, STK’lara, yeni kulvarlara girişin, yeni işler paketleyin. Niye duralım ki!
Forumda panel başlıkları da iyi seçilmiş; Dijital Dönüşüm 2030, Dünyayı İyileştirenler, Yeni Global Düzen, Başarısızlığı Yönetmek, Zor Zamanlarda Liderlik, Yapay Zeka, Geleceğin Normali.
Konuşmacılar ise banka ve fintech, teknoloji şirketleri, STK, hızlı tüketim, perakende ve enerji şirketleri ve çok değişik sektörlerden CEO ve başkanlardı. Yukarıda saydığım panellerde hem kendi sektörlerinden ve şirketlerinden bu başlıklar altında örnekler verirken hem de gelecek ile ilgili beklentilerini, korkularını ve aldıkları ya da alacakları önlemlerden bahsettiler.
‘Belki de önümüzdeki dönemin iyi işleri Ayvalık’tan çıkacak’
Bu tip forumların en büyük faydası, katılımcıların rekabet yerine iyi yaptıkları uygulamaları ve varsa korkularını açıklıkla paylaşmaları ve birlikte çözüm aramaya açık olmaları. Hatta forum içinde veya sonrasında işbirliklerin hatta ortaklıkların başlaması için iyi fırsatlar yaratması. Ortamın bunu tetiklemesi ve birlikte geçirilen zaman bu iklimin doğmasına çok fayda sağlıyor. Yeni işler ve fırsatlar konuştuğumuz yeni insanlarla da tanıştım, belki de önümüzdeki dönemin iyi işleri Ayvalık’tan çıkacak.
Aynı ortamda Google’ın, Meta’nın, Figopara’nın, Prometeon’un, İş Bankası’nın, Fibabanka’nın, McKinsey’in, Ülker’ in, TEB’ in, İş Bankası’nın, Yemeksepeti’nin, Hepsiburada’nın, Vakko’nun ve çok sayıda şirket yöneticisiyle iki gün aynı havayı solumanız hatta onları yemekte karşınızda bulmanız paha biçilemez.
‘Bugün Mahsun Kırmızıgül’e başarısız diyebilir miyiz?’
Yine beni etkileyen konuşma ve hikayelere dönersek, Egon Zehnder’den Ayşe Güçlü Onur’un, ‘Başarısızlığı Yönetmek’ panelinde verdiği örnek etkileyiciydi. 22 kardeşli bir evde doğup, babası evi terk etmiş bir gencin, tüm riskleri alarak 7 başarısız albüm yaptıktan sonra bugün geldiği noktayı sorguladı. Bugün Mahsun Kırmızıgül’e başarısız diyebilir miyiz diye sordu. Başarısızlıklar, başarıyı getiriyor, bizde yetenek seçimlerimizde yetkinliğe daha az, potansiyele ve yılmazlık kriterlerine daha çok önem vermeye başladık. Mahsun yılmadığı için bu bu noktada, Steve Jobs yılmadığı için bu başarılar geldi. Aynı girişimlerde olduğu gibi. Siz de çalışanlarınıza başarısızlıklarından öğrenmelerine izin verecek alanlar açın’ diye ekledi.
Forumdan aklımda kalan bazı liderlerin bugün ve gelecekle ilgili yorumlarından bir derleme yapayım:
-Zor zamanlarda iş yönetirken en önemli konu insan. Tüm sektörler iyi insanı bulmakta ve tutmakta zorlanıyor, ‘gerçek liderlik’ burada ortaya çıkacak. Gökçe Şenocak-Prometeon
-Gelecek uzakta değil, gelecek burada. Gelecek 10 yıl, geçmiş 100 yıldan daha çok değişim getirecek. Gerd Leonhard-Fütürist
– Gelecekte, ego sistemlerinin yerini ekosistemler alacak. İnternette en önemli konumuz güvenlik konusu. Veriyi çok iyi kullanmanız ve güvenliği ve bağlayıcılığı sağlamanız lazım. İsmet Koyun-Kobil
-Fintech’lerin odağında katma değerli işlere odaklanmak ve bankacılıkla işbirliklerini arttırmak var. Bankacılık sektörünün işlerini kolaylaştırdıkça işimizi iyi yapıyoruz diyoruz. İki tarafında birbirlerinin kaslarını iyi kullanması önemli. Globale açılmak da önemli konumuz. Koray Bahar-Figopara
‘Şirketler artık kâr değil, gayenin peşinde’
-Artık sahiplik anlamını yitirdi. Başarı kavramı da evriliyor ve kriterleri değişiyor. Eskiden başarıyı, sahip olma ve titlelar üzerine kurardık. Şirketler artık kâr değil, gayenin peşinde. Başarının artık değerler ve aidiyetler üzerinden tanımlanması gerekiyor. Levent Erden-Next Akademi
– Amaç odağı, önce kişinin kendi amacını yaşadığı işi bulması veya yaratmasıyla başlar daha sonra da bu amacı paylaşanları bu amaca ortak etmesiyle gelişir. Yaptığımız işi güzelleştirebilir miyiz, iyileştirebilir miyiz diye bakıyoruz. Amaç odaklı olmak demek kârdan vazgeçmek demek değil. Her şey kapsayıcıkla başlıyor, yaratıcılığın olmadığı yerde kapsayıcılık da olmuyor. Ahu Büyükkuşoğlu Serter-Faklab ve Arya Kadın Platformu kurucusu
-Yapay zeka ile bazı işler ortadan kalkacak. Kompleks düşünme mekanizmaları gerektiren işlerde ise insana ihtiyaç ortadan kalkmayacak. Yapay zekanın insandaki gibi dünyayı anlamlandırabilme gücü ve kapasitesi yok. İlke Toptaş- Meta
-Yurtdışında yıllarca çalıştım, şu anda çalıştığım ve her sabah kazanmak için kalkan 1000 kişilik ekibimin bir üyesini bile hiç biriyle değişmem. Nilhan Önal Gökçetekin-Hepsiburada
-Yapay zeka çok hızlı ilerliyor ve yüzde 95’imizin buna adapte olması mümkün değil. Data varsa ve doğruysa iyi deneyimi müşteriye yansıtabiliriz. Odağımıza müşteri ilişkilerimizi almamız şart. Serdar Susuz-İnspark
‘Dijital dönüşümden ben şahsen korkuyorum’
Son olarak Sabancı Sanayi Grubu Başkanı Cevdet Alemdar’ın dijital dönüşüm ile ilgili yorumunu çok sevdim. “Dijitalleşme kavramı bizim için, ‘İngilizce anlıyorum ama konuşamıyorum’ gibi bir tanımda. Dijital dönüşümden ben şahsen korkuyorum. Sürdürülebilirlik ve inovasyon gibi dijital dönüşüm kavramının da içini boşalttık biraz. Dijital dönüşüm bana göre kendi sanatını kullanarak arzusunu yerine getirmesi durumu yani sanatı ve bireyi işin içine sokmamız gerekiyor. Michelango’ya ‘Davut heykelini nasıl yaptın’ diye sormuşlar, ‘Taşın içindeydi, fazlalıkları attım’ diye cevaplamış. Dönüşümde de amaç fazlalıkları atmak olmalı.”
Herkes beğenmeyebilir ama ben bu sade anlatım dilini çok seviyorum. İşle ilgili her konuyu da annemin bile anlayabileceği bir dilde anlatmayı önemsiyorum. Yukarıdaki anlatım da tam benlik, panel sonrasında yanımda oturan arkadaşıma, “Dijital dönüşüm en iyi Cevdet’in anlattığı netlikte anlatılırdı” dedim.
‘Korkmayın, gençler dijital dönüşümden daha hızlı’
Artık geleceğin konuları, hem bireysel hem kurumsal gayeye verilen önem ve yapay zekanın roket hızında gitmesi ile önemi gittikçe artan dijitalleşme. İnsan ve yeteneğin önemi ise tam olarak her şeyin merkezinde, olması gerektiği gibi. Son yirmi yıldır içini boşalttığımız diğer kavramlar gibi artık bunların içini boşaltma şansımız kalmadı. Girişimleri küçümseme ve dikkate almama dönemi de bitti. İsterseniz beraber çalışmayalım, isterseniz işbirlikleri yapmayalım ama 10 sene sonra dev şirketlerimiz piyasadan yok olursa da şaşırmayalım.
Gençlerle birlikte çalışmama ve onları dinlememe şansımızın kalmadığı gibi. Gençler yeni donanımlarla ve başka bir akılla geliyorlar. Korkmayın, gençler dijital dönüşümden daha hızlı.