Bir şehri doyasıya yaşamanın en keyifli yolu güzel sokaklarını ve bulvarlarını keşfetmekten geçiyor. Sadece fotoğraf çekmek için değil, o kentin kültürünü tanımak için de yapmanız gereken tek şey bu cazibe merkezlerine zaman ayırmak.

Paris, Londra, Amsterdam ve Roma gibi nefis şehirlerin en güzel caddeleri her zaman ilgi odağı olabilir elbette, Montmartre’da bir sokağın çekiciliğine kim karşı koyabilir ki? Ama Kuzey şehirleri ve Latin Amerika da eşsiz güzellikteki caddeleriyle benzerleri arasından rahatlıkla sıyrılıyor. Yolunuz bu şehirlere düşerse ikonik caddelere uğramadan dönmeyin, çünkü her sokak, her cadde başlı başına bir hikaye. Bu hafta sonu dünyanın en güzel caddelerinde kısa bir gezintiye çıkmaya hazır mısınız?

Baker Street (Londra / Birleşik Krallık)

221 B Baker Street adresi size bir şey çağrıştırıyor mu? Bu adres Sir Arthur Conan Doyle’un akıllara zarar zekasıyla ünlü roman kahramanı Sherlock Holmes’un yaşadığı adres ve kurgusal bir karakterin gerçekte var olmayan adresi olmasına rağmen, sokakta bulunan Sherlock Holmes Müzesi’yle dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçiler için neredeyse bir mabet gibi. Baker Street, adını 18’inci yüzyılda caddeyi döşeyen inşaatçı William Baker’dan almış. Meraklısına küçük bir not: Sherlock Holmes Museum’u solunuzda bırakıp Regent’s Park’a doğru ilerlerseniz London Beatles Store önünüze çıkıyor ve Beatles’la ilgili harika hediyelikler sunuyor.

Abbey Road ( Londra / İngiltere / Birleşik Krallık)

Yolu Londra’ya düşenlerin ama öncelikle müzik tutkunlarının vazgeçilmez noktalarından biri Abbey Road ve tabii ünlü Abbey Road Stüdyoları. The Beatles’ın efsanevi bir fotoğraf çekimi sayesinde ünlü olan Abbey Road’da, Abbey Road Stüdyoları’nın hemen dışındaki yaya geçidi 1969 tarihli ‘Abbey Road’ albümünün kapağında yer aldı ve bu da onu dünyanın en ünlü caddelerinden biri haline getirdi. Her yıl yığınla insan albüm kapağındaki pozu vermek için resmen büyük bir çaba harcıyor. Peki çıplak ayaklı Paul McCartney’e ne demeli? Eğer The Beatles hayranıysanız Londra’ya gelmişken görmeden dönmek olmaz!

Royal Mile (Edinburg / İskoçya / Birleşik Krallık)

Edinburg’un en ünlü cazibe noktalarının çoğuna ev sahipliği yapan Royal Mile, yaklaşık 1600 km. boyunca uzanan ve önemli yapıları içeren bağlantılı bir caddeler yumağı. Edinburgh Kalesi ile Holyroodhouse Sarayı arasında uzanıyor. Castlehill, Lawnmarket, High Street, Canongate ve Abbey Strand, Royal Mile’ı oluşturan caddelerden sadece birkaçı. Kuzey tarafındaki, 17’inci yüzyıldan kalma Old Town’daki apartmanların hayatta kalan en iyi örneği olan Gladstone’s Land’i ise sakın kaçırmayın.

Nyhavn (Kopenhag / Danimarka)

Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ın bu en ikonik noktasının her iki yanında eskiden tüccarların yaşadığı, 17’inci ve 18’inci yüzyıllardan kalma rengarenk evler, barlar, restoranlar ve kafeler sıralanıyor ve hemen yanından Nyhavn Kanalı geçiyor. ‘Yeni Liman’ anlamına gelen Nyhavn, çocukluğumuzun masal yazarı Hans Christian Andersen’in yaşadığı binalarıyla da adından söz ettiriyor. 1681 yılında yapılan ve bugüne kadar gelebilen 9 numaralı bina ise kartpostalları kıskandıracak kadar güzel görünen bölgenin en turistik noktalarından biri.

Setenil de las Bodegas (İspanya)

Güney İspanya’nın Endülüs bölgesinde, Sevilla ile Malaga arasında yer alan Setenil de las Bodegas, çok hoş ve ilginç bir kasaba. Alt tarafı taş, üstü beyaz badanalı evlerinin olduğu sokaklarıyla dünya çapında haklı bir üne sahip. Sokaklarının bu kadar ünlü olmasının nedeni ise üzerlerinde kayaların bulunması. Kayaların altındaki serin alanlar, yerel gıdaların rahatça saklanabilmesine imkan verdiği için kasabanın ismin sonuna, ambar anlamına gelen ‘Bodegas’ eklenmiş.

La Rambla (Barselona / İspanya)

Barselona’nın en ünlü caddesi. Bu ağaçlarla çevrili güzel yaya yolu, kafeleri, restoranları ve hediyelik eşya dükkanlarıyla turistlerin gözbebeği. Casa Bruno Quadros, Joan Miro mozaiği, Barselona’nın en eski otellerinden Hotel Oriente ve bir gün şehre döneceğinizi garanti ettiğine inanılan Font de Canaletes Çeşmesi ünlü caddede görebileceğiniz yerlerin başında geliyor.

Rua do bom Jesus (Recife / Brezilya)

Recife şehrindeki bu güzel cadde, uzun palmiye ağaçlarının sıralandığı rengarenk binalarıyla ünlü. Geçmişi 15’inci yüzyıla kadar uzanıyor. Kurulduğu 1636 yılından bu yana birçok kez isim değiştirmiş, nihayet 1870 yılında Rua do Bom Jesus (İyi İsa Caddesi) adını almış. Cadde boyunca sıralanan restoranlar ve barlar her zaman turistlerin odak noktası.

Aldama Street (San Miguel De Allende / Meksika)

Meksika’nın San Miguel De Allende şehrindeki Aldama Caddesi, çok renkli ve tarihi bir cadde. Şehre giden herkesin mutlaka uğradığı cadde, nefis bir mimariye sahip. Parroquia San Miguel’in arkasındaki bu küçük cadde, Arnavut kaldırımlı sokakları, güzel renkli binaları ve uzaktaki kilise kubbesiyle nefis fotoğraflar sunacak.

Via Dolorosa Street (Kudüs / İsrail)

Hristiyan inanışına göre Via Dolorosa, İsa’nın ölüm cezasına çarptırılması üzerine, haçı sırtında taşıyarak çarmıha gerilinceye kadar Kudüs’te izlediği güzergaha verilen isim. Eski Kudüs’teki bu cadde, Eski Antonia Kalesi’nden Kutsal Kabir Kilisesi’ne kadar uzanıyor ve Hıristiyan hacının önemli bir noktasını oluşturuyor.

Washington Street (New York / ABD)

Fotoğraf tutkunları için tek kelimeyle bir cazibe merkezi. New York, Brooklyn’nde bulunan caddede, Front ve Water Street’in kesiştiği noktada Manhattan ve Brooklyn’i birbirine bağlayan Manhattan Köprüsü’nün görkemli güzelliğini görebilirsiniz. Washington Caddesi’nin içinde bulunduğu ve işçi sınıfı bölgesi olarak anılan Dumbo, arnavut kaldırımlı sokaklardan ve eski sanayi tipi konut depolarından oluşuyor.