Tipik bir Orta Çağ kasabası Rothenburg ob der Tauber. Almanya'nın Bavyera eyaletinde, Frankonya bölgesinde bulunan bu güzel ilçe, pitoresk kasabaları ve kaleleriyle nefis manzaralara sahip olan ‘Romantik Yol’ rotasının bir parçası.

Yarı ahşap evleriyle Rothenburg ob der Tauber, Walt Disney uyarlamalarını aratmayan karakteriyle Almanya’nın en güzel kasabalarından. Eski şehrin en önemli özelliği ise II. Dünya Savaşı’nda bombalanıp yeniden yapılanmasına rağmen orijinalliği hala koruyor olması.

‘Tauber Nehri’nin üzerindeki kırmızı kale’

Tauber Nehri’ne bakan bir vadinin üzerinde kurulan Rothenburg ob der Tauber, nehir çevresindeki evlerin kırmızı çatılarına atıfta bulunarak ‘Tauber Nehri’nin üzerindeki kırmızı kale’ anlamına geliyor. Şehir aynı zamanda Orta Çağ’da önemli bir ticaret merkezi olarak karşımıza çıkıyor.

Nazi politikalarının merkezindeki kasaba

Bu güzel kasaba 19’ncu yüzyıldan bu yana Bavyera eyaletinin bir parçası. 30’lu yıllar boyunca Nazi politikalarında hayli önem verilmiş, Almanya’nın çeşitli yerlerinden gelen gezginler için düzenli turlar düzenlenmiş.
Rothenburg ob der Tauber, II. Dünya Savaşı’nda müttefikler tarafından bombalanmış ama 50’li ve 60’lı yıllarda çok başarılı bir yeniden inşa süreci yaşamış, hem eski şehrin yapısı korunmuş hem de modern yaşamın tüm gereksinimleri karşılanmış. 19’ncu yüzyılda surların içindeki yaklaşık 950 binadan 592’si savaştan hasarsız, 52’si ise kısmen yıkılmış olarak kurtulmuş.

Önce eski şehri keşfedin

Şehir surları, yarı ahşap evleri ve Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla Rothenburg ob der Tauber’de yürümek bir peri masalına adım atmak gibi. Eski şehir bir surla çevrili. Tower Trail olarak adlandırılan yolun bir parçası. Bu yol sizi şehrin en güzel kulelerine götürüyor. Altı kapı ve birkaç yaya kapısı bu şehir duvarından eski şehre açılıyor. Tamamen korunmuş şehir surları boyunca yürüyün, çeşitli müzeleri ve kiliseleri ziyaret ederek zamanda bir yolculuğa çıkın.

Çok sayıda kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkanının yer aldığı eski şehir merkezinde zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz ama cebinizdeki Euro’ların hızla tükenmesi tehlikesiyle de karşı karşıyasınız, çünkü başta ünlü guguklu saatler olmak üzere dükkanlardaki her şey gerçekten çok güzel, özellikle eski şehrin suluboya resimleri. Noel zamanı dükkanlara girip çıkmak bile mali açıdan cesaret istiyor, şimdiden belirteyim.

Gerçek bir cazibe merkezi: Kathe Wohlfahrt

Markplatz’daki Fleisch-und Tanzhaus’u solunuzda bırakıp yürürseniz Hernngasse’deki Kathe Wohlfahrt Noel Köyü’ne geliyorsunuz. Burayı görmemeniz mümkün değil, çünkü bu 1000 metrekarenin üzerindeki dükkanın önünde üzerinde hediye paketleri olan kocaman kırmızı eski model bir araba sizi karşılıyor ve içerisi tema parkı deyimini resmen hak ediyor. “Noel süslemeleri hiç ilgimi çekmez” diyorsanız burayı görmeden acele karar vermeyin.

Marktplatz’da tarihe tanıklık edin

16’ncı yüzyıldaki yangının ardından Rönesans tarzında yeniden inşa edilen ve yarı ahşap evlerin yanında görkemli bir kale gibi duran belediye binası Rathausturm’un kulesinin 220 basamağını çıkmayı başarırsanız 360 derecelik muhteşem bir panorama sizi bekliyor.

Orta Çağ evleriyle çevrili ünlü Plönlein ve Marktplatz (Pazar Meydanı), Markusturm Kulesi, 1448 yılında Belediye Başkanı Jagsheimer tarafından inşa edilen Jagstheimer Evi’nde 1812 yılından bu yana ayakta kalmayı başaran eczane Marien-Apotheke, Fleisch-und Tanzhaus ile dünyaca ünlü Noel alışverişi dükkanı Kathe Wohlfahrt unutulmaz anılar için bekliyor.

Rothenburg’un eski şehir motifi: Plönlein

Rothenburg ob der Tauber’in en ünlü fotoğraf noktası sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan Plönlein. Untere Schmiedgasse Caddesi’ndeki ev şehrin tarihi evlerine doğru kısa bir yürüyüş için başlangıç noktası. Walt Disney klasiği ‘Pinokyo’dan başlayarak, mimarlar tarafından defalarca kopyalanmış, hatta Japon mangalarında bile kendine yer bulmuş.

Birçok kişi Plönlein teriminin hastane bölgesinin girişinin önündeki yarı ahşap sarı evi ifade ettiğini düşünüyor ama Plönlein terimi aslında ‘Çeşmedeki Küçük Meydan’ anlamına geliyor ve bu nedenle Plönlein topluluğu aynı zamanda bu yarı ahşap evin önündeki çeşmeyi ve eski şehir duvarının solunda ve sağında yükselen iki kuleyi içeriyor: Solda hastane bölgesine giden Siebersturm, sağda ise Taubertal’e giden yolu gösteren 1360’tan kalma Kobolzeller Kapısı’nın kulesi.

Kulelerden ve kapılardan oluşan bir şehir

Şehir manzarası kulelerin hakimiyetinde dersek yanlış olmaz, çünkü 46 kule var. Rödertor, Rothenburg’un dış şehir surlarının beş ana kapısından biri. Eski şehrinin doğusunda, Würzburg Kapısı’ndan (Galgentor) veya Rödertor’dan geçerek Orta Çağ sokaklarına giriyorsunuz. Würzburg Kapısı, ikinci adını Galgentor olarak adlandırılan kapının hemen dışındaki darağacından almış. Klingentor (Bıçak Kapısı) şehrin kuzey girişi.

Röderturm eski şehrin çevresine girmek için merkezi bir başlangıç ​​noktası. 14. yüzyıldan kalma Röderturm, şehir surunun en doğudaki ve erişilebilir tek kulesi. II. Dünya Savaşı sonunda tamamen yanmış ama yeniden inşa edilmiş.

Tarihi evleri görmek için Plönlein’dan Herrngasse’ye doğru yürüyün

Plönlein’dan kısa bir süre sonra Untere Schmiedgasse üzerinden Eski Şehir Hendeği’ne ulaşıyorsunuz. En eski, orijinal evlerden biri Alt-Rothenburg Zanaatkar Evi. Burası diğer bir dünyaca ünlü fotoğraf mekanı olan Röderbogen’e ve St. Mark Kulesi’ne yalnızca birkaç metre uzaklıkta. Burggarten’e giderken Herrngasse’de Rothenburg’un en eski evlerinden bazılarını bulabilirsiniz.

Orta Çağ Alman mimarisinin simgesi: Fleisch-und Tanzhaus

Kasaba meydanında (Marktplatz) St. George Çeşmesi’nin hemen yanında duran yarı ahşap Fleisch-und Tanzhaus (Et ve Dans Evi) Rothenburg’da mutlaka görülmesi gereken tarihi bir simge. Orta Çağ Alman mimarisinin en güzel örneklerinden biri.

Bir zamanlar dans şenlikleri için hareketli bir pazar yeri olan Fleisch-und Tanzhaus’un zemin katında et satılıyor, birinci katta ise partiler ve danslar yapılıyormuş. Bina, bugün kasabanın zengin kültürel mirasının bir parçası. Hem fotoğraf hem de tarih meraklıları için ideal.

Günümüzde Rothenburg Sanatçılar Derneği’nin sergi odaları bodrum katında, Festival Derneği’nin giyim mağazası ise üst katta yer alıyor. Fleisch-und Tanzhaus, St. George Çeşmesi, Marien-Apotheke ve belediye binasıyla birlikte Rothenburg gezinizin en popüler fotoğraf noktalarından biri olacak.

Eski Rothenburg zanatkaarının evi: Alt-Rothenburger Handwerkerhaus

Orta Çağ’da insanların nasıl yaşadığını merak ediyorsanız doğru yerdesiniz. Eski şehrin ortasındaki Alt-Rothenburger Handwerkerhaus, 1270 ile 1300 yılları arasında inşa edilmiş. Yüzyıllar boyunca çok çeşitli zanaatkarlara, dokumacılara, ayakkabıcılara, fıçıcılara ev sahipliği yapmış ve daha sonra bir keşiş tarafından satın alınmış ama neredeyse hiç değiştirilmemiş. Rothenburg’daki başka hiçbir evin bu kadar tarihi bir kimliğe sahip olmadığı söyleniyor.

Günlük hayata kısa bir mola

Rothenburg’da olduğunuz sürece şehrin güzel mi güzel parklarına mutlaka zaman ayırın. Herrngasse’nin sonunda seyir teraslarından Tauber Vadisi’nin güzel bir manzarasını sunan, kasabanın en romantik köşelerinden Burggarten (Kale Bahçesi) var ama kale yok ne yazık ki, zamana yenik düşmüş.

Rothenburg Müzesi’nin hemen yanındaki Klostergarten (Manastır Bahçesi), Peyzaj Bahçesi An der Eich ve pagoda çatılı iki Japon bahçe pavyonuyla Leyk’s Lotus Garten (Leyk’in Lotus Bahçesi) her mevsim güzel belli ki.

Rothenburg’un en büyük kilisesi:
St. Jakobskirche

Orta Çağ hac yolu üzerinde bulunan St. Jakobskirche (St. James Kilisesi) 1311 ile 1484 yılları arasında, Gotik tarzda yapılmış. Bu devasa kilise şehrin en önemli simgesi. Ahşap oymacısı ve heykeltraş Tilman Riemenschneider’in Kutsal Kan kalıntısı için oyduğu ünlü Kutsal Kan Sunağı kilisenin en önemli eseri. 16’ncı yüzyıla ait sunakta İsa’nın Kudüs’e girişi ve Son Akşam Yemeği gibi sahneleri görebilirsiniz.