Onlar en az kullanıldıkları filmler kadar ünlü olmayı başarmış. Kült yapımlarda kullanılan çekim mekanları sadece oyunculardan rol çalmakla kalmıyor, düzenlenen turlar aracılığıyla turizmin canlanmasına da büyük katkı sağlıyor.
Filmin kalbinin attığı yerlerdir çekim mekanları
Bir filmin en can alıcı unsurlarından biridir çekim mekanları, sizi alıp bambaşka yolculuklara çıkarıverir bir çırpıda. Bunlardan bazıları en az kullanıldıkları filmler kadar ünlü olmayı başarmış. Coppola’nın kült üçlemesi ‘The Godfather’ın Sicilya’da geçen sahnelerinde kullanılan kafede oturmayı, Amelie’nin çalıştığı Montmartre kafesini keşfetmeyi, Lara Croft’un koştuğu gizemli tapınaklarda yürümeyi ya da tıpkı Harry Potter gibi buharlı bir trenle İskoçya’nın muhteşem Glenfinnan Viyadüğü’nde yol almayı kim istemez? Yeni seyahatiniz için ilham mı arıyorsunuz? Bu hafta sonu hafızanıza kazınan film mekanlarına doğru bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz?
Bar Vitalli, Sicilya / İtalya / The Godfather
Sicilya’nın en güzel köylerinden Savoca Francis Ford Coppola’nın kült filmi ‘The Godfather’ın çekim mekanlarından biri olarak dünyaya nam saldı. Bu köyün seçilmesinin nedeni ise yapımcıların bu yeri nispeten bakir bulması ve yerel mafyayla daha az sorun yaşamaları. Halen faaliyet gösteren Savoca’daki Bar Vitelli, Michael Corleone’un aşık olduğu Apollonia’yla görüşmesine izin vermesi için babasıyla buluştuğu yer olarak kullanıldı. Filmin tutkunları için çok özel bir yer olduğunu ve her yıl yığınla ziyaretçi aldığını söylemeye gerek yok tabii.
Cafe des Deux Moulins, Paris / Fransa / Amelie
Fransız sinemasının en güzel romantik-komedilerinden biri olan ‘Amelie’, Cesar ve BAFTA’da ödüllere boğulan, muhteşem müzikleriyle de gönlümüzde taht kuran bir yapım. Kendine hayal gücünden bir evren kuran ve başkalarının mutluluğu için uğraşan Amelie’nin aşkı bulmasını anlatan filmde, Amelie’nin garson olarak çalıştığı Cafe des Deux Moulins, tahmin edeceğiniz gibi Montmartre’ın en ünlü kafeleri arasında. Ünlü Creme Brulee’sini denemeden çıkmayın!
Flavigny-Sur-Ozerain, Burgundy / Fransa / Chocolat
Özgür ruhlu bir kadın ve küçük kızı, Fransa’nın ücra bir köyünde toplumun katı ahlak kurallarının yerle bir edilmesine vesile olacak bir çikolata dükkanı açarlarsa ne olur? Kuzey rüzgarları eser ve sonuç harika olur. Yıllar önce Juliette Binoche ve daha adı sansasyonel olaylara bugünkü kadar karışmamış olan Johnny Depp’in rol aldıkları ‘Çikolata’, Lasse Hallström’ün nefis rejisiyle unutulmazlarımız arasında, tabii filmin mekanları da. Flavigny-Sur-Ozerain, ‘Fransa’nın En Güzel Köyleri Listesi’nde.
Ta Prohm Tapınağı, Kamboçya / Lara Croft: Tomb Raider
Khmer İmparatorluğu’nun son başkenti olan Angkor Thom, 12’nci yüzyılın sonlarında Kral VII. Jayavarman tarafından kurulmuş. Kentte daha önceki dönemlerden kalanların yanı sıra kral Jayavarman ve daha sonra gelen kralların yaptırdığı birçok anıt var. ‘Lara Croft: Tomb Raider’ filminin çekildiği, ormanlarla çevrili Budist tapınağı Ta Prohm ise filmin mistik arka planını oluşturuyor. Kral VII. Jayavarman’ın annesine adanmış bir eğitim merkezi ve Budist manastırı olarak yapılan tapınak, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. 12’nci yüzyıldan günümüze uzanıyor ve Banyan ağaçlarının dev kökleriyle yoğun ilgi çekiyor. Hatta ona ‘Tomb Raider Tapınağı’ diyenler bile var.
Leopoldskron Sarayı, Salzburg / Avusturya / The Sound of Music
Robert Wise’ın 1965 tarihli unutulmaz filmi ‘The Sound of Music’te Von Trapp Ailesi’nin yaşadığı malikane olarak yer alan muhteşem Leopoldskron Sarayı her yıl 300 binden fazla ziyaretçiyi kendisine çekiyor. Gaisberg Dağı’nın eteklerinde ve harika bir göletin yanındaki Leopoldskron Sarayı’na rehberli turlar düzenleniyor. 1736’da Salzburg prensi-başpiskoposu Leopold Anton Freiherr von Firmian tarafından aile konutu olarak inşa ettirilmiş. Avrupa’nın en ünlü tiyatro yönetmenlerinden Max Reinhardt ise 1918’de burayı satın almış ve Salzburg Festivali’ni burada kurmuş.
Chatsworth Evi, İngiltere / Pride and Prejudice
Derbyshire Dales’te bulunan ve 17’nci yüzyıldan kalan bu görkemli ev, Joe Wright’ın 2005 yapımı filmi ‘Pride and Prejudice’da kullanıldı. Derwent Nehri kıyısındaki yapı Devonshire Dükü’nün ikametgahı ve 1549’dan beri Cavendish Ailesi’ne ait. Evin orijinal romandaki kurgusal eve de ilham kaynağı olduğu düşünülüyor, çünkü yazar Jane Austen, ünlü romanını yazmadan önce evi kısa bir süre ziyaret etmiş. Evde resim, mobilya, neoklasik heykeller ve kitaplardan oluşan büyük koleksiyonlar bulunuyor. Britanya’nın en sevilen kır evi olarak birkaç kez seçilmiş ve 1. derece koruma altında.
Glenfinnan Viyadüğü, İskoçya / Harry Potter
‘Harry Potter’ filmlerinde Hogwarts Ekspresi için kullanılınca ünü iyice artan 30.5 metrelik Glenfinnan Viyadüğü kelimelerle anlatmaya sığmayacak kadar muhteşem bir güzellikte. Edinburgh ve Inverness’ten başlayan günübirlik ya da iki günlük Highlands turları, engebeli manzaralar, tarihi yerler ve büyüleyici köylerle dolu mükemmel bir yolculuk sunuyor. İskoçya’nın muhteşem batı kıyısı boyunca nefes kesen bir demiryolu yolculuğunda “Hogwarts Ekspresi” olarak da bilinen Jacobite Buharlı Treni ile Glenfinnan Viyadüğü’nden geçebilirsiniz.
Hotel Sidi Driss, Matmata / Tunus / Star Wars: Klonların Saldırısı
‘Yıldız Savaşları Oteli’ olarak da anılan Hotel Sidi Idriss, ‘Star Wars’ın en ünlü çekim mekanlarından biri, dolayısıyla Matmata’da hayli ünlü. ‘Star Wars: Klonların Saldırısı’ filminin çekimleri için yeniden dekore edilen otel yıl boyunca açık ve orijinal dekorun büyük bir kısmı hala duruyor. Luke Skywalker’ın çocukluğunun geçtiği ev sahneleri için kullanılan otele giderseniz, filmde Lars karakterinin yemek odasında yemek yiyebilirsiniz.
Timberline Lodge, Oregon / ABD / The Shining
İşte otelin gerçekten hayaletli olup olmadığını anlamanız için bir fırsat! Sinemanın en büyük dahilerinden Stanley Kubrick’in Stephen King’in romanından uyarladığı ve gerçekten tüyler ürperten filmi ‘The Shining’, Mount Hood, Oregon’daki Timberline Lodge’da çekildi. Filmdeki Overlook Oteli’nin dış cephesi olarak gördüğümüz Timberly Lodge, yılda 2 milyon ziyaretçi çeken popüler bir tatil yeri.
Kiyomizu-dera Tapınağı, Kyoto / Japonya / Bir Geyşanın Anıları
Japonya’nın kültür başkenti Kyoto, hem zengin görselliği hem de John Williams’ın muhteşem müzikleriyle gönlümüzde sağlam bir yer edinen ‘Bir Geyşanın Anıları’nda, II. Dünya Savaşı öncesi bir geyşaya dönüşen genç Chiyo’nun hikayesine fon oluşturuyor. Çekimlerin çoğu ABD’de olmakla beraber Kyoto’nun Gion mahallesinde, Fushimi Inari-Taisha Tapınağı ve Kiyomizu-dera Tapınağı dahil olmak üzere birçok tapınakta gerçekleştirildi. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, 798 yılında yapılan Kiyomizu-dera Tapınağı ise antik Japonya’nın en eski ve en önemli Budist tapınaklarından biri.
Nijo Kalesi, Kyoto / Japonya / Inception
Bu yıl ‘Oppenheimer’ ile En İyi Yönetmen dalında Oscar’ı kacaklayan İngiliz sinemasının usta yönetmeni Christopher Nolan’ın psikolojik gerilim filmi ‘Inception’, dört farklı kıtada, altı ülkede çekildi ve Japonya da bunlardan biri. Nijo Kalesi filmin en ünlü mekanlarından biri olarak tarihe geçti. Nijo Kalesi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor ve antik Kyoto’nun 17 tarihi anıtından biri.
Alberta, Kanada / The Revenant
İşte Oscar ödüllü manzaralar… Alejandro Gonzalez Inarritu’nun Erkek Oyuncu, Yönetmen ve Görüntü dallarında Oscar alan muhteşem filmi ‘The Revenant’ (Diriliş), 19’uncu yüzyılda Güney Dakota ve Montana’da geçiyor ama çekimler çoğunlukla Kanada’da, Bow Vadisi, Squamish Vadisi ve Fortress Dağı’nın eteklerinde yapıldı. Maksimum gerçekliği yakalamak için sadece doğal ışık kullanıldı.
Ait Ben Haddou, Fas / Gladyatör
Başlıbaşına baş döndürücü bir çöl manzarası… Fas’taki küçük çöl kasabası Ait Ben Haddou aslında birçok Hollywood yapımına ev sahipliği yaptı ama en ünlüsü elbette ‘Gladyatör’. Ridley Scott’ın kült filmlerinden ‘Gladyatör’ün pek çok sahnesi üç hafta boyunca burada çekildi. Ünlü yönetmen, bu kasabayı antik bir Roma şehri olarak yeniden canlandırdı. Bazı dövüş sahneleri için yerel inşaat teknikleri kullanılarak özel bir arena inşa edildi. Fas’ta, Sahra ile Marakeş arasındaki eski kervan güzergahı üzerinde bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde bulunan kasaba, Fas kil mimarisinin en güzel örneklerinden.
Petra, Ürdün / Indiana Jones and the Last Crusade
Petra, Ürdün’ün Wadi Musa bölgesine bağlı bir antik şehir. Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasında, 100 kilometrekarelik bir alana yayılan şehir, 1812 yılında Johann Burckhardt tarafından keşfedilmiş. M.Ö 400 ile M.S 106 yılları arasında Nebatiler’e başkentlik yapan Petra, Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüş. Indiana Jones’taki kurgusal Hilal Kanyonu ise Petra’nın doğu girişinde modellenmiş. Filmin heyecan verici final sahnelerinde Harrison Ford ve Sean Connery, Kutsal Kase’yi bulmak için Al-Khazneh’in derinliklerine doğru yürüyorlar. Antik şehre giriş ücretli ve ne yazık ki ikonik Al-Khazneh binası ziyarete açık değil.
Kışlık Saray, Saint Petersburg / Rusya, Anna Karenina
Bernard Rose’un Tolstoy’un ünlü romanından uyarladığı göz kamaştırıcı ‘Anna Karenina’, muhteşem Kışlık Saray ve Ermitaj Müzesi ile St. Petersburg sokaklarında geçiyor. 1732’den imparatorluğa son verilen 1917 Bolşevik Devrimi’ne kadar Rus imparatorlarının kışlık ikametgahı olan Kışlık Saray, şehrin en ünlü binası. Yalnızca Saray Meydanı’na ve Neva Nehri’nin güney kıyısına hakim olmakla kalmıyor, aynı zamanda Saint Petersburg’un 300 yıllık tarihinde merkezi bir siyasi, sembolik ve kültürel rol oynuyor.
Anji Bambu Ormanı, Jiangsu / Çin / Crouching Tiger, Hidden Dragon
19’uncu yüzyıl Çin’inde geçen bu destansı hikaye, günümüz sinemasının en önemli yönetmenlerinden Ang Lee’ye Oscar dahil pek çok uluslararası ödül kazandırdı. Büyük bütçeli, güzeller güzeli ‘Crouching Tiger, Hidden Dragon’ (Kaplan ve Ejderha), Urumçi, Taklamakan Platosu ve Şanghay dahil Çin’in birkaç çarpıcı yerinde çekildi ve bu yerlerden biri de Anji Bambu Ormanı. Turistler arasında çok popüler olmayı başaran yerlerden. Huzurlu bir vaha gibi.
Skiathos Adası, Yunanistan / Mamma Mia!
Muhteşem bir doğa, muhteşem plajlar ve huzur veren bir mimari… Yunan adalarını mesken tutan filmler denince hiç kuşkusuz ilk anda akla gelen ‘Mamma Mia!’ ABBA’nın efsanevi şarkılarına ve tabii aşka adanan filmin dış mekan sahnelerinin büyük bir bölümü Skiathos Adası’ndaki plaj ve kasabalarda çekildi. Rehberli bir otobüs turuna katılmaya ne dersiniz?