İster şık bir şehir tatiline çıkın, ister kırsal bölgelerin huzurlu sakinliğini tercih edin, sonbaharı doyasıya yaşayabileceğiniz en güzel rotalar bu aydan itibaren önünüzde uzanıyor.
Burgonya (Fransa)
Fransa’nın şarap cenneti olarak nitelendirilen, dünyanın en pahalı şaraplarının üretildiği Burgonya, en ayrıcalıklı üzüm yetiştirme bölgelerinden Route des Grand Crus’e ev sahipliği yapıyor. Dijon ve Beaune’dan Santenay’a kadar 60 km boyunca uzanan bu yol, 38 sevimli köyle son derece göz kamaştırıcı. Lyon’un kuzeyinden başlayıp Dijon’a kadar uzanan, oradan da Chablis ve Auxerre’e yayılan bölgede her yer büyüleyici bir güzellikte. Hardalın başkenti olarak anılan Dijon’u görmeden ve bölgenin geleneksel yemeği Boeuf bourguignon’u tatmadan dönmeyin!
Korsika (Fransa)
Akdeniz’de Fransa’ya bağlı bir ada olan Korsika, muhteşem kumsalları, yemyeşil doğası ve berrak deniziyle insanı büyülüyor. Adanın güney ucundaki Bonifacio, Arnavut kaldırımlı sokakları ve sakin plajlarıyla çok hoş bir alternatif. Fransa’nın bu gözde tatil beldesinin sahil kenarındaki restoranlarında İtalyan ve Fransız mutfaklarının muhteşem bir sentezini tadacaksınız.
Korfu (Yunanistan)
Yemyeşil doğasıyla İyon Denizi adalarının cazibe merkezi. Büyük bir ada olduğu için 1 haftanızı ayırın. Parke taşlı sokakları ve büyüleyen güzelliğiyle eski kent, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Agios Georgios Pagon, Paleokastritsa, Glyfada, Barbati ve Kouloura turkuvaz rengi denizin yeşille buluştuğu, öne çıkan plajları arasında. Agni, Agios Stefanos, Kaminaki ve Kalami’nin de aralarında olduğu birbirinden şirin köyleri keşfetmek için mutlaka zaman ayırın. Fransızlar tarafından inşa edilen Liston Arcade ve Spianada Meydanı ise çok ünlü.
Fransız Polinezyası (Büyük Okyanus)
Yumuşacık bir iklim, su üstü bungalovlar, mavi lagünler ve sınırsız huzur… Fransız Polinezyası, Polinezya genelinde 118 ada ve mercandan oluşuyor ama en önemlileri Tahiti ve Bora Bora. Fransız Polinezyası’nın en büyük adası olan Tahiti, volkanik zirveler, engebeli kayalıklar ve zümrüt yeşili lagünlerle muhteşem manzaralar sunuyor. Tahiti’nin kuzeybatısında yer alan ve mercan resifleriyle korunan bir lagünle çevrili olan Bora Bora ise SCUBA dalgıçları arasında çok popüler. Aktif yanardağ yürüyüşleri adanın muhteşem manzarasını keşfetmek için ideal.
Zanzibar (Tanzanya)
Freddie Mercury’nin vatanı Zanzibar, Tanzanya’ya bağlı iki adadan oluşuyor: Ana ada Zanzibar ve Pemba Adası. Zanzibar, Şiraz’dan gelen İranlı göçmenler tarafından kurulmuş. Adı ‘zencilerin sahili’ anlamına gelen Farsça ‘zangi bar’ kelimesinden geliyor. İnanılmaz deniz yaşamını görmek için şnorkelli yüzmeye gidebilir, filleri ve diğer yabani hayvanları görmek için safariye çıkabilirsiniz. Stone Town ise UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Dublin (İrlanda)
İrlanda’nın başkenti Dublin, eylül ayında en güneşli zamanlarını yaşıyor, ayrıca edebiyat tutkunları için de ayrıcalıklı şehirlerden kesinlikle. Dublin denince sizin de aklınıza hemen James Joyce ve Samuel Beckett gelmiyor mu? Yazarlar Müzesi’nde Bram Stoker’ın ‘Drakula’ eserinin ilk baskısını, Merrion Meydanı’nda Oscar Wilde heykelini, Liffey Nehri üzerindeki Joyce, Sean O’Casey ve Samuel Beckett’in adını taşıyan üç köprüyü görebilirsiniz. Buraya kadar gelmişken Dublin’in en ünlü mekanlarından The Temple Bar’ı ve dev tuğla bacasıyla hemen fark edeceğiniz Jameson İçki Fabrikası’nı gezmeyi de ihmal etmeyin.
Budapeşte (Macaristan)
Kaleleri, Arnavut kaldırımlı sokakları, Gotik, Rönesans ve Barok dokusuyla Tuna Nehri’nin incisi, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de gün batımında nehir turuna çıkmayı unutmayın ve ‘ışıklar şehri’ Budapeşte’nin büyüsüne kendinizi kaptırın. Buda Kalesi, Parlamento Binası, Aziz Stefan Bazilikası, Zincir Köprü, şehir parkı Varosliget, pazar yeri Central Market Hall, şehrin en geniş bulvarlarından Andrassy ut keşfetmenizi bekliyor.
Madrid (İspanya)
Müzeleri, galerileri ve muhteşem lezzetlere ev sahipliği yapan restoranlarıyla sonbaharın en güzel destinasyonlarından biri. Parkları ve meydanları bir görsel şölen. Madrid’e gelen turistlerin göz bebeği olan Plaza Mayor’ın geçmişi 16’ncı yüzyıla kadar uzanıyor. 1848 yılında, Juan de Bolonia ve Pietro Tacca’nın 1616 tarihli bir eseri olan III. Philip’in atlı heykeli meydanın ortasına yerleştirilmiş. Meydanın adı tarih boyunca değişmiş. Orijinal adı olan ‘Plaza del Arrabal’ sonraları Plaza Mayor olarak yeniden adlandırılmış.
Bali (Endonezya)
Eylül, Bali’de altın rengi güneş ışığının tadını doyasıya çıkaracağınız bir ay. Harika plajlar, mercan resifleri, Ubud’un banyan ağaçlarıyla kaplı ormanları, şelaleler, teraslı pirinç tarlaları, dost canlısı yerel halk, yanardağ ve muhteşem tapınaklar sizi bekliyor. Bali’de mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında Kutsal Maymun Ormanı Koruma Alanı ve Tanah Lot Tapınağı var.
Sicilya (İtalya)
‘The Godfather’ (Baba) filmiyle hafızalarımıza kazınan Sicilya, güzelliğini keşfetmeniz için kollarını ardına kadar açmış sizi bekliyor. Eylülde en güzel zamanlarından birini yaşayan Sicilya’da güneş artık eskisi kadar yakmıyor, plajlar daha az kalabalık. Etna’yı yakından görebilir, Stromboli ve Vulcano’da yürüyüş yapabilir, Cefalu, Palermo ve Katanya gibi yakın yerleri keşfedebilirsiniz. Zeytinyağına batırılan ekmeklerin tadı ise anlatılmaz yaşanır!
Madeira (Portekiz)
Üçte ikisi doğal park olan bir ada var karşınızda. Atlas Okyanusu′nda, Portekiz′e bağlı bir özerk bölge olan Madeira özellikle şaraplarıyla ünlü, dolayısıyla turizmi de yılın her ayı canlı. Bitki örtüsüyle hayranlık uyandıran, yumuşak iklimi sayesinde dört mevsim bahar havası yaşayabileceğiniz, kelimenin tam anlamıyla egzotik bir cennet. Takımadaların en büyüğü olan Madeira’nın başkenti Funchal. Eski şehir merkezi Old Town ise rengarenk evleriyle göz kamaştırıyor.
San Gimignano (İtalya)
Floransa ve Siena arasında duran San Gimignano, Toskana’nın en müthiş Orta Çağ kasabalarından biri. Tipik Orta Çağ mimarisini korumasından dolayı UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Dar sokakların ve asırlık kulelerin karşıladığı köyde ev yapımı makarnaların, Toskana şaraplarının ve gün batımının tadını çıkarmaya doyamayacaksınız.
Varenna (İtalya)
Como Gölü’nün en güzel kasabalarından biri. Bu küçük balıkçı kasabasında iskeleden rıhtım boyunca yürüyün, göle inen küçük ve dar sokakları, gölün panoramik manzarasına sahip mekanları keşfedin, zeytin ağaçlarıyla çevrili bir Orta Çağ kalesi olan Castello di Vizio’ya çıkın. Gördüğünüz her manzaranın sergilenmeye değecek bir fotoğraf karesi kadar güzel olacağından şüpheniz olmasın.
Kotor (Karadağ)
Karadağ’ın en eski kasabası olan Kotor, dar sokakları ve Venedik mimarisine sahip taş binalarıyla öne çıkıyor. Kotor Körfezi’nin sakin bir köşesinde, Lovcen Dağı’nın eteğinde bulunan bu sahil kasabası UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Eski şehir Stari Grad, panoramik bir manzara sunan San Giovanni Kalesi ve araç trafiğine kapalı olan minik köy Perast mutlaka görülecekler listenizde olsun.