Ankara Tren Garı Meydanı'nda 10 Ekim 2015 IŞİD'in düzenlediği saldırıyla ilgili davanın duruşmasında dün yine adalet çağrısı, öfke, isyan vardı. En çarpıcısı da bir çocuğun babasının mezarına ilk gittiğinde ağzından çıkan yukarıdaki sözlerdi...

Dün Ankara’da, Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10 Ekim 2015’te Ankara Tren Garı Meydanı’nda IŞİD’in bombalı saldırıda 103 kişiyi katletmesiyle ilgili davanın karar duruşması vardı. Davanın yaklaşık 10 yıldır sürmesinden de anlaşılacağı gibi duruşma ve  kararın verilmesi ertelendi; 1 temmuza…

Önceki duruşmalarda olduğu gibi adalet çağrısı, öfke ve katılanların, ölenlerin yakınlarının teslim olmak istemediği ama içlerini de tüketen çaresizlik isyanı hakimdi bu duruşmaya da. Ölenlerin yakınları, davaya müdahil olanlar, müdahil örgütlerin yönetici ve sözcüleri kim bilir kaçıncı kez haykırdı: “Geliyorum diyen bu bombalı saldırıya göz yumanlar, en hafif ifadesiyle katliamda ihmali olanlar nerede, onlar neden yargılanmıyor, nasıl yargılamazsınız onları?”

O kadar çok dile getirdiler ki bu öfkeyi ve bastırmaya çalıştıkları çaresizliği, katliamın sanıklarından IŞİD üyesi Hacı Ali Durmaz duruşmaya devam etmek istemediğini söyledi; muhtemelen onu bile yıldırdı öfke ve kararlılık. Hakim talebi reddetti, “dinlesin” dedi.

İki ilginç ve çarpıcı şey damga vurdu düne; ilki duruşmanın 1 temmuza ertelenmesiydi yukarıda aktarıldığı gibi; 1 temmuza, karar gölgede kalsın diye mi bilinmez, Sinan Ateş cinayeti davasıyla ilgili yargılamanın başlayacağı güne ertelendi duruşma.

İkincisi ise çok daha çarpıcı. Kimsenin kolay kolay düşünemeyeceği, kolay kolay gözünde canlandıramayacağı, kulağıyla duymaya aşina olamayacağı bir tanıklık aktardı kurbanlardan birinin annesi, anne Nuray Coşgun.

Duruşmaya katılanlar ısrarla katliamdan sorumlu tüm kamu görevlilerinin yargılanmasını istedi sırayla söz alarak. Yaşamını yitirenlerden Uygar Coşgun’un annesi Nuray Coşgun neler yaşadığı, neler yaşadıkları gözlerde canlansın diye bir de şunu dedi: “Benim bir torunum var. İki buçuk yaşında babasız kaldı. ‘Benim babamın evi burası’ dedi babasının mezarına ilk gittiğinde, hala da öyle diyor…”

Böyle dedi anne Nuray Coşgun, “Dokuz yıldır yaşıyor muyuz biz? Yaşamıyoruz. Adalet istiyoruz, adaletten başka şey istemiyoruz. Ama gerçek adalet istiyoruz, artık gerçek adalet gelsin” dedi. Korkmaz Tedik’in annesi de tekrarladı “Bizim ciğerimiz yanıyor. Her biri bir fidandı, geleceğin mühendisleri, doktorlarıydı, hakim olacaklardı, savcı olacaklardı. Dokuz yıldır tek talebimiz adalet. Bir tek kamu görevlisi yargılanmadı” diye ekleyerek.

Duruşmada cübbelerini çıkartarak artık savunma yapmayacaklarını söyleyen avukatların ardından katılanların, eski deyimle müdahillerin dinlenmesine geçildi. İlk sözü alan 10 Ekim yaralılarından ve 10 Ekim Derneği Eş sözcüsü İshak Kocabıyık “Bizi insan olduğumuz için katlettiler. Bir yıldır teknik takipte olan bu IŞİD’liler tek başına mı hareket etti. Dönemin İçişleri Bakanından Emniyet Müdürüne, Cumhurbaşkanına kadar herkes bildiği ne varsa söylemeli” dedi.

Katliamda hayatını kaybeden avukat Uygar Coşgun’un annesi Nuray Coşgun “Benim bir torunum var. İki buçuk yaşında babasız kaldı. Mezarına gidip ‘benim babamın evi’ diyor. Benim torunum ömür boyunca babasını göremeyecek. Beni ancak buradaki aileler anlayabilir. Biz dokuz yıldır yaşıyor muyuz? Yaşamıyoruz. Biz adalet istiyoruz, adaletten başka şey istemiyoruz. Ama gerçek adalet istiyoruz” diye konuştu.

ANKA’nın aktardıklarına göre katliamda hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Güney Doğan’ın annesi Derman Doğan “Benim her şeyimdi. Benim yavrum karıncayı incitmezdi. Ankara’ya barış için geldi, omuzunda silah, bıçak yoktu. Bu ülkede insanların barış içinde yaşamasını istedi benim evladım. 23 yaşındaydı evladım. O gün beni de mezara gömdüler. Ben oğlumu mezun edemedim, evlendiremedim, torun göremedim. dokuz yıldır aynı acıyı yaşıyorum. Sayın savcım siz de babasınız, sizin de babanız var. Oğlumun günahı neydi? Güney’in kanı yerde kalmasın, sadece adalet istiyorum” dedi.

IŞİD üyesi sanık duruşmaya devam etmek istemedi

Katılanlar konuştuğu sırada sanıklardan IŞİD üyesi Hacı Ali Durmaz duruşmaya devam etmek istemediğini bildirdi. Hakim bu talebi reddederek “dinlesin” dedi. Korkmaz Tedik’in annesi Zöhre Tedik “Ne askerler, ne polisler, ne de insanlar ölsün diye barış talebiyle geldik. Bu terör örgütünü siz insanlık suçu işlemediler diye yargılamıyorsunuz. Israrla siz bu davayı bitirmek istiyorsunuz. 19 firari var, yerleri bilinmesine rağmen onları yargılamaktan, tutuklamaktan imtina ediliyor. Peki biz çocuklarımızı, evlatlarımızı kaybeden aileler ne olduk? Benim oğlum üstüne gaz atılarak nefesi kesilerek gitti. Sağ kalanlar da ölsünler dendi. Bizim ciğerimiz yanıyor. Her biri bir fidandı, geleceğin mühendisleri, doktorlarıydı, hakim olacaklardı, savcı olacaklardı. Dokuz yıldır tek talebimiz adalet. Bir tek kamu görevlisi yargılanmadı. Benim çocuğum da kamu görevlisi olabilirdi. Bir gün sıra sizin çocuklarınıza da gelecek bu katilleri yargılamazsanız. Biz katiller yargılanana kadar hesabını soracağız, hesabını da verecekler” şeklinde konuştu.

Katliamda hayatını kaybeden Başak Sidar Çelik’in annesi Hatice Çelik “Göz göre göre yapılan bir katliam var ve biz bu katliamda sevdiklerimizi, canlarımızı kaybettik. Adaletin sağlanması için elinizden geleni yapmanızı bekliyoruz. Bizler başımızı yastığa koyup uyuyamıyoruz. Hala ilk günkü acıyı yaşıyoruz. Sizden talebimiz içimize su serpmeniz. Bu katliamdan sorumlu kamu görevlilerinin buraya getirilmesini istiyorum” dedi.

“Dokuz yıldır ailelerin adalet talebi görülmedi”

Katılanlardan Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Arslan şunları söyledi:

“Bu ülkede büyük adalet sarayları yapılıyor ama içinde adalet yok. Bugün dokuz yıldır adalet arayan ailelere görülen reva burada mikrofon bile olmaması. Dokuz yıldır ailelerin adalet talebi görülmemiştir. Ben yoldaşlarımı yitirdim. Bu sistem, bu düzen, bu ceberrut iktidar onları aramızdan aldı. Bu katliamı yapanlar ellerini kollarını sallaya sallaya Suriye’den Türkiye’ye, Türkiye’den Suriye’ye gitti geldi. Onlara her türlü maddi ve lojistik destek sağlandı. Sadece o bombayı patlatanlar mı, o gün iktidarda olanların hepsi açık bir şekilde bu katliamdan, insanlık suçundan sorumludur. Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakan, emniyet müdür hepsi sorumludur. Onlar sanık sandalyesine oturmadan adaletin yerine gelmesi mümkün değil. Eğer bu ülkede katliamlar olmadan yaşamak istiyorsak tüm katliamların sorumlularının yargılanması gerekir. Bugüne kadar mahkemenizden gerçek anlamda adalet çıkmadı, umuyoruz ki bundan sonra gerçek anlamda adalet olsun. Bu dava biz bitmedi demeden bitmeyecek.”

HDP Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak “Barışa ve demokrasiye karşı yapılan bir saldırıydı. 10 Ekim IŞİD için Kobani’nin intikamıydı. Evet bu katliamda katiller IŞİD’lilerdi, ama yalnız onlar mı, ona bakmak gerek. IŞİD bu katliamı tek başına yapmadı. Siz ya gece rahat uyuyacaksınız verdiğiniz kararla ya da koltuklarınızı koruyacaksınız” dedi. Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk de “Siz bugün burada alacağınız kararla insanlığa karşı bir suç olarak bunu kabul etmezseniz tarihin çöplüğünde yerinizi almaya karar vermiş olacaksınız. Bizlerse bu mücadeleyi değil on yıl değil yüzlerce yıl geçse de mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz ve katillerden hesabını soracağız” diye konuştu.

“Adalete olan inancın yeniden yeşertilmesini istiyoruz”

KESK adına konuşan Eş Genel Başkan Ayfer Koçak ise 27 KESK üyesini katliamda kaybettiklerini belirterek söze başladı ve “10 Ekim’e giderken Şengal’de kadınların saçlarını taşlara bağlayarak uçuruma atladıkları bir dönemden bahsediyoruz. IŞİD üyelerinin köyleri basıp silahsız insanları katlettikleri bir dönemden bahsediyoruz. Savaşa karşı barış sesini yükselteceğimiz bir eylemde katledildik. Eğer orada bir mitingin güvenliği alınmadıysa alınmak istenmediğindendir. Bu ülkede artık kimse adalete güvenmiyor. Umutların tükenmiş olduğu bir yerden size sesleniyoruz, biz adalete olan inancın yeniden yeşertilmesini istiyoruz” dedi.

Katılanlardan CHP Milletvekili Osman Sarıbal “Yargı üzerinde iktidarını sürdürmeye çalışanların olduğu dönemdeyiz. Biz Maraş Katliamı’nın, Madımak’ın hesabını sorsaydık 10 Ekim olmayacaktı. Mahkemelerin ağır suçluları beraat ile ödüllendirdiği ve günün sorunda da yeni katliamlara yol açmanın açık bir kararlılığını sürdürdüğünü görüyoruz. Uzunca bir süredir bir çete düzeni ve organize bir kötülükle karşı karşıyayız. Bu bir siyasi dava. Aynı zamanda hukuki bir dava ama bunun hukuki olup olmaması sizi ilgilendiriyor. Siz siyasi erkin baskısından kurtulabilirseniz bu ülkede bir şey olacak. 10 Ekim’de hayatını kaybettiklerimizin cenazesine katılanları takip eden polisler katliam günü neredeydi? Bir cesaret, bu yanlış gidişe bir dur, bu suça ortak olmayın” dedi.

“10 Ekim mitinginde farklı bir kurgu yürütülmüş olduğunu fark ediyoruz”

TMMOB adına konuşan Dersim Gül “Ankara Valiliği bize eylem için izin verdi ancak saatini ve güzergahını farklı yazdığını fark ettik. Biz bu konuyu bildirdik. Güvenlik Şube’nin Valilik tarafından belirtilen saat aralığından haberdar olmadıklarını belirttiler yapılan toplantıda. Geriye dönüp baktığımızda 10 Ekim mitinginde farklı bir kurgu yürütülmüş olduğunu fark ediyoruz. Saatlerin düzenlendiğini, kamu görevlilerinin böylece sorumluluklarından kurtulacağına yönelik ayarlama yapılmış. Toplantı, Güvenlik Şube kayıtlarında yer alıyor. Bizim nazarımızda insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak tarihe geçen bu katliam hukuk nezdinde de kayıtlara geçer. Kamu görevlilerinin ve ilgili sorumluların nereye uzanıyorsa yargılanmasını diliyoruz” şeklinde konuştu.

Özgür Hukukçular Derneği (ÖHD) adına konuşan Nuray Özdoğan da “Bu davada sorumlular hesabını verene kadar mücadele edeceğiz, kanları yerde kalmayacak” dedi. Duruşmaya saat 14.30’a kadar ara verildi.

“İnsanlığa karşı suç işlenmiştir”

Mahkemenin verdiği aranın ardından konuşan 10 Ekim Derneği Eş Başkanı İhsan Kocabıyık “Dokuz senedir hiçbir talebimizi kabul etmedi. Geldiler, bir canlı bomba organizasyonuyla katliam yaptılar. İnsan olduğumuz için katledildik. Hiç mi merak etmediniz siyasilerin ne dediklerini. Bildiklerini sakladıklarını nasıl bilmezsiniz. Herkes bildiğini söylemek zorunda. Biz adalet ediyoruz. İnsanlığa karşı bir suç işlenmiştir” dedi.

İHD Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban da şunları söyledi: “Yaşamın her alanına yayılan cezasızlık kültürüne son verilmesi gerekiyor. Böyle katliamların bir daha yaşanmaması için etkili bir soruşturma yapılması gerekmektedir. Bu dava insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Türkiye tarihinde onlarca benzer suçlar işlenmiş ancak gerçek failler yargılanmamıştır. Heyetinizden talebimiz katliam mağdurlarının acılarını dindirecek şekilde bu davanın insanlığa karşı suç olarak değerlendirilmesidir.”

10 Ekim Ankara Katliamı’nda ölen Dicle Deli’nin babası Faik Deli “Miting günü hiçbir güvenlik tedbiri alınmadı. Hak hukuk adalet derken, aynı zamanda halay çekenleri izliyorduk. Bir anda iki canlı bomba yaşam sevincimizi yok eden bu katliam yaşandı. Bir devlet iki canlı bombayı görmeyecek, duymayacak öyle mi? Çeşitli kurumların raporları sizlere ulaştırıldı. Onlarca kanıt belgeler avukatlar aracılığı ile size uluşturuldu. Ama sizlerin mahkeme heyeti olarak hakikati ortaya çıkarmak için kaç tane belge topladığını bilmiyoruz. İŞİD devletten aldığı güçle bir yere geldi. Bu ülkenin cumhurbaşkanı bu teröristlerle mücadele eden insanlara ‘Kobane düştü düşüyor’ dedi. Onlar da aynı düşünüyor. Gelinen aşamada bu davanın bu mütalaa ile bitmeyeceğini de sizlerin de kabul etmesi gerekiyor. Firarileri gerçekten devlet getirtemiyor mu, bir gücünüz yok mu? Bunların ifadelerine başvurmamışken bu dosya nasıl tamamlanabilir. Burada kağıt üzerinde kapatabilirsiniz ama kamuoyu vicdanında kapatamazsınız” diye konuştu.

Dava 1 Temmuz’a ertelendi

Sanıklardan Erman Ekici’nin avukatının rapor olmasından kaynaklı ve diğer sanıkların avukatlarının mahkemede hazır bulunmamasından nedeniyle duruşma 1 Temmuz 09.30’a ertelendi. Aynı gün Sinan Ateş cinayeti davasının ilk duruşması görülecek.

Sanık sandalyelerinin boş olduğu dava: 10 Ekim Katliamı’nın sekizinci yılı

Anayasa Mahkemesi 10 Ekim Gar katliamında ihlal görmedi