Türkiye Bilişim Vakfı desteği ile ülkemizin en önemli sorunlarından biri olan beyin göçünün fotoğrafını çeken bir araştırma yapan Chicago Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Ufuk Akçiğit, “Türkiye bir beyin göçü paradoksu yaşıyor, Türkiye kökenli 12 bin akademisyen yurt dışında çalışıyor” dedi.
Türkiye’nin verimlilik merkezli yeni bir başarı hikayesi yazması gerektiğini belirten Prof. Akçiğit’in yapay zeka desteği ile gerçekleştirdiği araştırması, veri bazlı politikalara hızla dönülmesi gerektiğini ve beyin göçü ile yurtdışına giden akademisyenlerin bir ayağının mutlaka Türkiye’de olmasının sağlanmasının önemini ortaya koydu. Rapor “Beyin Göçünden Beyin Gücüne: Yurtdışındaki Türk Bilim İnsanlarının Analizi” başlığıyla hazırlandı.
Prof. Akçiğit, “Türkiye’de kalanlar; araştırma ve konferans fonları veya iş birliği projeleri ile yurt dışındaki Türkiye’den giden araştırmacılarla bağlantı kurmaya teşvik edilmeli” vurgusu yaptı. Prof. Akçiğit’in verdiği bilgiye göre yarının araştırmacıları olacak olan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin ABD’deki araştırma tez konuları bilgisayar mühendisliği, elektrik mühendisliği gibi teknik alanlarda yoğunlaşıyor. Öte yandan Türkiye’de bu alanlar işletme, ziraat, tarih, psikoloji, din gibi alanların arkasında kalmış durumda. Prof. Akçiğit, “Türkiye’nin yüksek gelir grubu ülkelerini yakalamasının en temel koşullarından biri yarının teknolojilerini üretecek araştırmacılar yetiştirmek. Türkiye’nin odağını bu hızla yaygınlaşan teknolojilere vermemesi bir fırsat kaybı” dedi.
Türkiye Bilim Vakfı adına Prof. Akçiğit tarafından hazırlanan ve iki ay içinde tamamı yayınlanacak olan beyin göçüyle ilgili raporun sunumu geçen hafta İstanbul’da bir grup gazeteciye yapıldı. Türkiye’den giden 12 bin akademisyenin bugün yurtdışında bilim ürettiğini belirten Prof. Akçiğit’in araştırması, en verimli akademisyenlerin yurtdışına gittiğini, geri dönenlerin veriminin ise yüzde 10 düştüğünü ortaya koydu. Raporla ilgili en ayrıntılı haberlerden biri burada.
Araştırmadan can acıtıcı detaylar
Araştırmanın detaylarında ortaya konulan “can acıtıcı” bazı veriler şöyle:
-Akademisyenler 5 gruba ayırılıyor. Bunlar içinde en yüksek verimliler yurt dışına gidiyor.
-Verim akademik yayın ve yayının kalitesi ile ölçülüyor.
-“Giden gitsin, geri dönen de çok” deniliyor ancak araştırma da ortaya koyuyor ki en düşük verimli akademisyenler geri geliyor.
-Verimi arttıkça akademisyen Türkiye’ye dönmek istemiyor. Buna da beyin göçü paradoksu deniliyor.
-ABD’de akademisyenlerin başlangıç maaşı Türkiye’nin 10 katı.
-Bir akademisyen yurtdışına taşındığında ortalama verimliliği yüzde 28 artış gösteriyor.
-Yurtdışı ile bağlantılı çalışan akademisyenlerin verimi yaklaşık yüzde 10 artıyor.
-Türkiye’ye dönen akademisyenin verimi yüzde 10 düşüyor.
Kamunun ayırdığı kaynak verimli kullanılamıyor
-Türkiye hem makale hem patent sayısı hem de milli gelir açısından OECD ülkeleri arasında en dip sıralarda.
-Gelir eşitsizliği ile kişi başına düşen AR-GE araştırmacı sayısı arasında ters bir ilişki var. Türkiye OECD ülkeleri arasında yüksek gelir adaletsizliğine (sondan üçüncü) ve düşük araştırmacı oranına (yine sondan üçüncü) sahip grupta.
-OECD verisi incelendiğinde Türkiye kişi başına düşen bilimsel yayınlarda en gerilerde ancak kamunun yükseköğretim harcamasının milli gelirdeki payı açısından önlerde. Yani Türkiye’de yükseköğretime ciddi bir kaynak ayrılmaktadır; ancak bu kaynaklar verimli bir şekilde kullanılamadığından bilimsel çıktıya yol açmıyor.
-Türkiye AR-GE’nin milli gelire oranı konusunda en gerilerde; ancak özel sektör AR-GE’sine kamunun destek oranı açısından en önlerde. Türkiye’de AR-GE için gerekli teşvikler verilmekte ancak yeterince olumlu sonuç alınamıyor.