Gaziantep-Nizip otoyolunda geçen yıl bir otomobil bariyerleri aşarak dere yatağına devrildi. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda ekip sevk edilirken bu sırada Şanlıurfa’ya giden İhlas Haber Ajansı (İHA) ekibi de yardım için bölgede durdu. HA muhabirleri Muhammed Abdulkadir Esen ile Umut Yakup Tanrıöver’in de aralarında olduğu kişilerin kurtarma çalışmaları sırasında, İstanbul’dan Diyarbakır’a giden Abdülkadir Memiş yönetimindeki bir yolcu otobüsü zikzaklar çizerek devrildikten sonra yan yatıp, kaymaya başladı.
Metrelerce kayan otobüs, emniyet şeridindeki itfaiye aracı ile ambulans ve kurtarma çalışmalarına katılanlara çarptı. Kazada, sağlık personelleri Tuba Uzdilli, Abdullah Kütük, Halil Özden, itfaiye erleri Ahmet Polat, Mehmet Polat, Mehmet Bozkurt, İHA muhabirleri Muhammed Abdulkadir Esen ve Umut Yakup Tanrıöver ile Aziz Birdal, Yusuf Birdal, Muhammet Ertek, Umut Ertek, Nuran Tanrıkulu, Melih Kaya, Ali İhsan Tınar ve Hacı Mehmet Özsoy yaşamını yitirdi, 30 kişi de yaralandı.
Hızı 130 kilometre olarak tespit edilen ve kaza yerinde 307 metre fren izine rastlanılan otobüsün gözaltına alınan şoförü Abdülkadir Memiş, jandarmadaki işlemlerinin ardından tutuklandı. Soruşturma kapsamında Abdülkadir Memiş hakkında ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek’ suçundan 22,5 yıla kadar hapis cezası istemi ile dava açıldı. Otobüs şoförü Memiş’in yargılanmasına, 1’inci Nizip Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Bugün görülen duruşmaya kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ile sanık Abdulkadir Memiş katıldı.
Duruşmada, mağdur avukatları otobüs şoförünün üst sınırdan olası kasıttan cezalandırılmasını istedi. Tutuklu otobüs şoförü sanık Abdülkadir Memiş’in avukatı ise kazada görevli polis memurlarının kusurlu olduğunu ve yolda gerekli tedbirlerinin alınmadığını öne sürerek tahliye talebinde bulundu. Duruşmada savunma yapan Abdülkadir Memiş ise kazanın karayolları ve trafik ekiplerinin ihmali sonucu meydana geldiğini öne sürdü.
‘Burada cani ve azılı bir katil gibi duruyorum’
Gerekli önlemlerin alınmadığı için kazanın meydana geldiği iddiasını yineleyerek, suçlamaları reddedip, cani veya katil olmadığını ifade eden Abdülkadir Memiş, şöyle konuştu:
“Ben suçlamaları kabul etmiyorum. Ben bilerek ve isteyerek bir eylemde bulunmadım. Zaten orada deliller bellidir ve mevcuttur. Ben kimseyi öldürmedim. Burada cani ve azılı bir katil gibi tutuluyorum. Benim 3 tane küçük çocuğum var. Onların yaşam hakları alındı. Bu nasıl bilinçli bir şey olabilir. Ben de o arabanın içerisindeydim. Ölen şahısların hiçbirisini tanımıyorum, ekmeğimin peşinde olan bir çalışanım. Şimdi karayolları ve trafik ekiplerinin güvenliği sağlamaması nedeniyle böyle elim bir kaza meydana gelmiştir. Yol güvenliği tamamen sağlanmış olsaydı bu kaza meydana gelmeyebilirdi. Benim kesinlikle bir suçum yok. Üzerime atılan hiçbir suçu kabul etmiyorum. Ben ilk ifademde pişman olduğumu söylemiştim. Vicdanı olan insan nasıl rahatsızlık duymaz. Ben pişmanım. Ben bu arabaya ilk defa o gün bindim. Benim bu arabanın durumu ile ilgili bir fikrim yok. Arızaları bilirkişi raporunda okurken öğrendim. Benim önceki kazadan haberim yoktu. Normal seyir halinde gidiyordum. Ben daha önce bir kazada ben de ağabeyimi kaybettim. Ben herkesi anlıyorum, aynı acıyı ben de yaşadım. Bazıları benim gibi baba ve evlattı ben çok iyi anlıyorum herkesi. Ben bu yaşıma kadar bir karıncayı dahi bilerek incitmedim.”
Mahkeme heyeti, yargılama sonunda tutuklu sanık Abdulkadir Memiş’in ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek’ suçundan 20 yıl hapis cezası verilmesine karar verildi. Heyet, sanığın sabıkasız oluşu, yargılama sürecindeki davranışları ve cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurarak, oy çocukluğu ile indirim uygulayıp, bu cezayı 16 yıl 8 aya düşürdü. Mahkeme başkanı, indirim kararına şerh düştü.
Aileler karara tepkili
Gaziantep’te 16 kişinin hayatını kaybettiği, 30 kişinin de yaralandığı kazaya ilişkin açılan davada otobüs şoförü Abdülkadir Memiş’e, iyi hal indirimi uygulanarak 16 yıl 8 ay hapis cezası verilmesine aileler tepki gösterdi. Ölenlerin aileleri, sanığın en üst sınırdan ceza almasını isteyerek, gerekli itirazları yapacaklarını söyledi.
Kazada yaşamını yitiren sağlık personeli Tuğba Uzdilli’nin eşi Tuncay Uzdilli, kararın tüm aileleri üzdüğünü belirtti. Sanığa verilen cezadan memnun kalmadıklarını kaydeden Uzdilli, kişi başı 1 yıl hapis cezası gibi bir uygulamaya maruz kaldıklarını belirterek şöyle konuştu:
“Karar hepimizi üzüntüye boğdu. Nedeni ise 16 kişinin hayatını kaybettiği bir olay. Maalesef ki 16 yıl veriyor. Kişi başı birer yıldan bahsediliyor. Bu ceza kanunun bir an önce değişmesi lazım. Hayatını kaybeden ailelerinin yakınlarını çok kötü etkiledi ve bizlerin de ailelerimizin, çocuklarımızın da psikolojisi tamamen bozuldu. Yaşayan bir ölü haline geldiğimizi mahkemede de belirttik. Mahkeme heyetine de söyledik. Yani sadece 16 kişi hayatını kaybetmedi. Yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Yaşayan ölüden farkımız yoktur. Buradan Adalet Bakanına sesleniyorum. 16 kişi hayatını kaybetti. Hepsi pırıl pırıl insanlardı. Hepsi görevinin başındaydı. Sağlık personelleri, itfaiyeci arkadaşlar, oradaki sivil vatandaşlar, yaralıya müdahale etmek için bulunan vatandaşlarımız olmak üzere hepsi insanlık namına orada görevi başındaydı. Fakat bir kişi hızını düşürmeden geldi hepsini katletti. Ve maalesef ki verilen ceza bizleri, hepimizi derinden üzmüştür.’