İlk günkü gibi değil, öyle değil mi? İtiraf edelim, insanız, unutmaya teşneyiz o yüzden ve ilk birkaç günün acısı, öfkesi o kadar yakıcı değil, o kadar yok şimdi. İlk günkü gibi taşınamayacak kadar büyük bir acı çünkü. Korkunç bir şey yaşandı 42 gün önce, ama zaman geçti, acı seyreldi. Bellekler de.
Öyleyse hatırlayalım yeniden ki o acının asıl sahipleri de bunu hissetsin. Isınsınlar dayanışmanın sıcaklığıyla o dondurucu soğukta…
13 şubatta, yani bundan 42 gün önce Erzincan’ın İliç ilçesindeki Çöpler altın madeninde bir anda 10 milyon metreküpten fazla siyanürlü toprak kaydı ve dokuz işçi o toprağın altında kaldı. Erzincan’da aktif fay hattının üstünde ve Fırat Nehri’ne kuş uçuşu 300 metre mesafede ABD merkezli Anagold’la yerli ortağı Çalık Holding’in işlettiği maden için uzmanlar senelerdir uyarıyordu ‘O madende her an bir çevre felaketi olabilir’ diye.
Oldu o felaket. Çevre felaketinden fazlası oldu üstelik. Dokuz işçi o gün bugündür toprağın, kayan liç dağının altında. Ve bu 42 gün içinde onlardan geriye işçilerden birkaçına mezar olan, akan siyanürlü toprağın altında yamyassı olmuş bir kamyonet kaldı. Kamyonetin içi boş zaten, içindekileri toprak sürükleyip götürmüş, onlar ve heyelanın başka kim bilir neresinde toprak altında kalmış işçiler aranıyor hâlâ.
Ailelerse o günden bu yana yakınlarının toprak altından çıkarılmasını bekliyor. 35 yaşındaki kamyon şoförü Uğur Yıldız’ın ailesi, akrabaları gibi. Erzincan merkezde yaşıyordu Uğur, bir buçuk yıllık evliydi. Gününü doldurup tazminatını hak etmeyi, sonra işten ayrılmayı bekliyordu Uğur Yıldız. Ama o gününü dolduramadan yaşandı facia ve Uğur şimdi toprağın altında; ailesi üstünde onu, ondan gelecek haberi bekliyor.
Uğur Yıldız’ın ‘kardeşim’ dediği kuzeni Doğukan Yıldız 42 gündür İliç’te maden alanında. Doğukan Yıldız “Buranın gündemden düşmesini istemiyoruz, bekleyeceğiz” diyor. Maden alanındaki gözlemlerini “Çalışma devam ediyor, toprak alımı devam ediyor. Tarama cihazları sonucunda çıkan verilere göre hareket ediliyor. Aynı şekilde ufak tefek, araca ait parçalar çıkıyor. Hava şartları müsait oldukça çalışılıyor… Yağmur yağdığı zaman çalışmalara ara veriliyor” diye açıklıyor.
İliç’in unutulmasından korktuklarını anlatıyor Doğukan Yıldız ve yalvarıyor: “Lütfen burayı unutmayın. Hala toprak altındalar. Burası gündemden düşsün istemiyoruz.”
Uğur Yıldız’ın eşi ile anne babasının da İliç’te beklediğini söyleyen Doğukan Yıldız “Biz bir ümit arama alanına geliyoruz, otele döndüğümüzde anne babası ‘Herhangi bir sonuç var mı’ diye gözümüzün içine bakıyor. Umarım ki her kim sebep olduysa buna, her kimin, parmağı ya da ihmalkarlığı varsa fazlasıyla cezasını alır. Bizim canımız gitti, bizim için bir şey fark eder mi? Ama en azından biraz daha adalet sağlandığını görmek içimizi soğutur. Hala buradayız, bir umut bekleyeceğiz. Buranın gündemden düşmesini istemiyoruz. Bir şeylerin unutulup bir şeylerin üstünün kapatılmasını istemiyoruz” diyor.
Toprak kaymasından sonra 17 Şubat’ta şirket yetkililerinin de aralarında olduğu altı kişi ‘sorumlu’ oldukları gerekçesiyle tutuklanmıştı. Şirketin Türkiye müdürüyse gözaltına alınıp serbest bırakılmıştı. 3 Mart’ta da maden ocağını işleten şirkette idareci pozisyonunda çalışan mühendisler İ.T. ve K.M.A. tutuklanmıştı.
20 Mart’ta bir kişi daha tutuklandı. Maden ocağında sismik radar sisteminden sorumlu jeoteknik mühendis A.R.K. ifade için çağrıldığı savcılıkta sorgusunun ardından çıkarıldığı tutuklanınca tutuklu sayısı dokuza çıktı. Tutuklu zanlılar mühendis, yönetici ve idareci pozisyonunda çalışanlardan oluşuyor.