Bir süredir sağlıkta şiddet, çalışma şartları, yetersiz ücretler gibi nedenlerle başka ülkelere göç eden doktorların sağlık sisteminde bıraktığı boşluğu tartışan Türkiye, şimdi beyin göçünün sarsıntılarının arifesinde.
Doktorlardan sonra akademisyenler de yaşadıkları ekonomik sorunlardan dolayı yurt dışına gitmeye başladı. Akademik Dayanışma Platformu (ADAP) Üyesi ve Öğretim Görevlisi Zeynep Ardıç, akademisyenlerin yaşadığı sorunları anlattı.
Zeynep Ardıç, “Akademisyenler gerçekten geçinemiyor. Yaşamsal faaliyetlerini bile karşılamakta zorlanıyorlar. 12 bin civarında akademisyenin yurt dışına gittiğini gösteren bir çalışma var. Doktorlar gibi akademisyenler de yurt dışına gidiyorlar. Bazı yeni araştırma görevlisi olan arkadaşlarımızın ev kiralayamadığı için öğrenci yurdunda kaldığını duyuyoruz. Bu gerçekten çok acı bir durum. Özellikle büyük şehirlerde aldığımız maaşla biz bir ev bile tutmaktan aciz durumdayız. Yurt dışındaki akademik etkinliklere hiç katılamıyoruz zaten. Örnek vereyim; ekim ayında ben Almanya’ya davet edildim. Gidemeyeceğimi söyledim. Çünkü gerçekten karşılayamıyorum. Bir ülkenin kalkınması gelişmesi isteniyorsa bilime ve akademiye gereken önemin verilmesi gerekiyor. ADAP olarak en düşün akademisyen maaşlarının yoksulluk sınırının iki katı olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Akademisyenlerin yaşadığı ekonomik buhran
Ardıç şöyle konuştu:
“İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Genel Kamu Hukuku ana bilim dalında öğretim görevlisi olarak çalışmaktayım. Türkiye’deki akademisyenlerin durumlarından bahsetmek istiyorum. Akademi ve bilim bir ülkenin kalkınması için çok önemlidir. Türkiye için de gerçekten refah seviyesine ulaşabilmek ve arttırabilmek için akademisyenlerin üretken olması, sosyal bilimler alanında Türkiye’nin problemlerine çözüm bulabilmesi için akademinin verimli olması gerçekten önemli ama Türkiye’deki durum pek iç açıcı değil maalesef. Çünkü Türkiye’de 200 civarında üniversite var ama verimliliğe baktığınızda gelişmiş ülkelerle rekabet edemeyecek durumdayız. Dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasında Türkiye’den sadece üç üniversite var. İlk bin üniversite arasında Türkiye’den sadece 15 üniversite var. Akademinin pek çok sorunu var. Liyakat, mobbing var ama şu son geldiğimiz noktada ekonomik sorunlar o kadar ciddi bir boyuta ulaştı ki biz artık diğer sorunları ikinci plana atmak durumunda kaldık. Akademisyenler gerçekten geçinemiyor. Yaşamsal faaliyetlerini bile karşılamakta zorlanıyorlar.”
‘Bazı bölümlerde akademisyen bulunamaz halde’
Artık bazı bölümlerde akademisyen bulunamadığını belirten Ardıç, akademideki bu ‘yokluk’ tablosunu birkaç örnek üzerinden anlattı:
“Örneğin bir araştırma görevlisi 2015’te asgari ücretin dört katına yakın maaş alıyorken şu an ikilere düşmüş durumda. Alım gücümüz ciddi anlamda düştü. Akademik faaliyetler doğaları gereği bir motivasyon, odaklanma ve berrak bir zihin gerektirir. Ama maalesef Türkiye’de akademisyenlerin zihinleri geçim sıkıntısıyla, gelecek kaygısıyla, ayın sonunu nasıl getireceğim, kiramı nasıl ödeyeceğim, evden çıkarılırsam ne olacak sorularıyla o kadar meşgul ki biz artık gerçekten akademik faaliyetlere odaklanamıyoruz. Çevremdeki bütün akademisyenlerin tek konuştuğu şey; ekonomik sıkıntılar. Çok üzücü ama şunu da konuşuyoruz; yurt dışına mı gitsek, özel sektöre mi gitsek… Doktorların yurt dışına gitmesiyle bu Türkiye’nin de gündemine oturdu bir anlamda beyin göçü. Doktorların gittiğini çok çabuk anlayabiliyoruz çünkü hastaneye gidip randevu alamadığınızda anlıyorsunuz ama akademisyenlerin göçünü biraz geç fark edecek Türkiye. Halihazırda zaten 12 bin civarında akademisyenin yurtdışına gittiğini gösteren bir çalışma da var. Akademisyenler de gidiyorlar. Türkiye’nin zaten eğitim alanında çok problemleri var. Bunu arttıracak. Türkiye kalkınmayı, gelişmeyi bir kenara bırakın gerilemeye başlayan bir ülke olacak. Eskiden akademi çok popülerdi ve bütün başarılı öğrenciler akademiye yönlenirdi. Şu an böyle bir durum yok. Hatta bazı bölümlerde akademisyen bulamıyorlar.”
Barınma ihtiyacı en büyük sorun
Akademisyenlerin büyükşehirlerden kaçmasının en büyük nedeninin fahiş fiyatlara ulaşan kira fiyatları olduğunu belirten Ardıç, “Bazı yeni araştırma görevlisi olan arkadaşlarımızın ev kiralayamadığı için öğrenci yurdunda kaldığını duyuyoruz. Bu gerçekten çok acı bir durum. Özellikle büyük şehirlerde aldığımız maaşla biz bir ev bile tutmaktan aciz durumdayız. Bu yeni nitelikli insanların akademisyen olmasına engel olduğu gibi hali hazırda üretken, kaliteli işler çıkaran akademisyenlerin de ya özel sektöre yönelmesine ya da yurt dışına gitmesine sebep olacak. Üniversiteler giriş sınavı yapılıyor, aileler heyecanlanıyor çocuklarımız üniversiteye gidecek diye. Çocuklarınızı gönderdiğiniz üniversitelerin adının olması önemli değil. İçinde kaliteli, verimli, üretken akademisyenler yoksa eğitim kalitesi de iyi olmayacak” diye konuştu.