Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin(AYM) Can Atalay hakkında verdiği kararı uygulamaması kamuoyunda tepki çekip tartışma yarattı. AYM Gezi Parkı Davası’nda mahkum olduktan sonra 14 Mayıs’ta yapılan genel seçimde milletvekili seçilen Can Atalay hakkında hak ihlali kararı vermişti. İstanbul 13. Ceza Mahkemesi’nin AYM kararını uygulayarak Atalay’ı serbest bırakması beklenirken yerel mahkeme karar verme yetkisinin Yargıtay’da olduğunu belirterek dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 8 Kasım’da Can Atalay’ın mahkumiyet kararını onayan bir önceki kararın doğru olduğunu belirterek AYM’nin ihlal kararına uymayı reddetti. AYM’nin “Anayasa’yı ihlal ettiğini ve yetkisini aştığını” kaydeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti.
Anayasa’nın 153. maddesinde “Anayasa Mahkemesi’nin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz” deniyor. Aynı maddede, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” ifadesi de yer alıyor. Bununla birlikte Yargıtay kararın ardından bir de basın açıklaması yaptı. Açıklamada Anayasa Mahkemesi’nin “istinaf ve temyiz mercii olmadığı” vurgulandı ve “Bireysel başvurunun mecrasından çıkması yargı sistemini zayıflatan sistemsel bir sorun haline gelmiştir” dendi.
Yargıtay’ın basın açıklamasına karşı Can Atalay’ın avukatları da basın açıklaması yayınlayarak karara itiraz edeceklerini açıkladı. İtirazı Yargıtay 4. Ceza Dairesi değerlendirecek.
Erdoğan’ın hakemlik sözlerine itiraz
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yargı krizinde “hakemlik” rolü üstlenmesine itiraz edilen açıklamada “Yargının sorunu ve çözümü yargı organlarına aittir. Hiç kimse yargı krizinin çözümünde hakem olamaz. Sorun yargının kendisi tarafından çözülür. Mahkemeler bunun için vardır” dendi.
Yargıtay’ın basın açıklamasında Anayasa’nın 153’üncü maddesinin dikkate alınmadığı ve bilerek atlandığı belirtilerek “Sorunun özü Anayasa madde 153’tür. Yüksek dereceli yargı organları arasında üstünlük sıralaması yoktur. En üstün olan sadece Anayasadır” vurgusu yapıldı.
Açıklamada Yargıtay’ın hiçbir kararı kendilerine tebliğ etmediğini söyleyen avukatlar “Anayasa ve yasa değişikliği için yargı krizi yaratmak kişilerin hukuki güvenliğini ortadan kaldırmaktır. Temel hak ve özgürlüklerin korunması herkesin görevidir. Hak arama yolu olan bireysel başvuru hakkı politik çıkarlara feda edilmeyecek kadar kıymetlidir” dedi.
Yargıtay’ın kendi kararı hakkında basın açıklaması yapmak zorunda kaldığı belirtilen açıklamada şöyle dendi: “Sorun insan hakları, hukuk devleti ve demokrasi sorunudur. Seçme ve seçilme hakkıdır. Siyasaldır ve yargıya olan güveni sağlamak için basın açıklaması yapmak zorunda kalan Yargıtay verdiği kararla hak ihlali yaratmış, kararı kriz doğurmuş ve kamuoyu vicdanını rahatsız etmiştir. Anayasa Mahkemesi kararları uygulanmak için verilir; kriz yaratmak için karar verilmez.”
Avukatlar Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, AYM ve Yargıtay Ceza Genel Kurul kararlarına aykırı davrandığını ve Şerafettin Can Atalay’ın temel insan haklarının ihlal edildiğini söyledi.
‘İtirazımızdan umutlu değiliz’
Açıklamanın devamında şöyle dendi:
“Hukuka olan inancımızla avukat olarak kanunlarda ve Anayasada yazılı olan haklarımızı kullanmakla yükümlü olduğumuzdan dolayı ‘itiraz’ hakkımızı kullanıyoruz.
Belki 26.10.2022 tarihli Yargıtay Ceza Genel Kurulunun (Esas No: 2020/16-462, Karar No: 2022/671) kararında Anayasa Madde 83 ve Madde 14. Madde hakkında Anayasa Mahkemesi kararlarına referans verilerek bir milletvekili hakkında ortaya çıkan benzer sorunun çözümü için verilen kararı dikkate alan “yüksek dereceli” yargıçlar çıkabilir!
Belki, 26.10.2023 ve 27.10.2023 tarihli başvurularımızı dikkate alınan mahkeme olabilir!
Belki yüksek dereceli yargı organlarından birisi, verdiği kararı avukatlara tebliğ edebilir!
Umutlu değiliz. İtirazımızdan sonuç çıkar mı bilmiyoruz. Beklemiyoruz!
Yargı krizinin çözümünü etkiler mi, bilmiyoruz.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinden bir beklentimiz yoktur. Belki yine bir kişi bile olsa ilk itiraz incelemesinde karşı oy yazan bir ‘yargıç’ olabilir. Eğer karar verecek heyete alınırsa tabii!
İtirazımız; suya yazılan yazı gibi karşılansa bile,
Hukuka, adalete ve hukuk devletine olan inancımızı bütün yapılanlara rağmen yitirmediğimizden,
Hayatın muhalefet şerhi olan biz aşağıda imzası bulunan avukatlar olarak;
Anayasa Mahkemesinin 25.10.2023 tarihli Genel Kurul kararını uygulamak üzere karar verebilecek yüksek dereceli veya sadece bir mahkeme arıyoruz…
Kamuoyuna duyurulur. Saygılarımızla.”
İstanbul Barosu’ndan Çağlayan’da protesto
Öte yandan İstanbul Barosu Çağlayan’da adliye önünde basın açıklaması yaptı. Çok sayıda avukatın cübbeleriyle katıldığı eylem adliyenin içinden başladı. Avukatlar alkış ve sloganlarla adliye önüne yürüdü.
Can Atalay'ın avukatları Yargıtay'ın kararına itiraz edeceğini açıkladı! 'AYM kararını uygulayacak mahkeme arıyoruz'https://t.co/q8DTDDgh2u pic.twitter.com/tYeZp3m9dP
— Gerçek Gündem (@gercekgundem) November 14, 2023
İstanbul Barosu Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkan ve üyelerinin yargıya duyulması gereken güveni zedeleyen ve suç oluşturan eylemleri dolayısıyla gerekli cezai soruşturmanın yapılması için Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’na suç duyurusunda bulundu.