Kayseri’de 16 Haziran saat 11.30 sıralarında Kocasinan ilçesi Cumhuriyet Meydanı’nda 59 yaşındaki Yaşar Kılıçkaya ile 31 yaşındaki Zeynep Abdullah balta ile Atatürk Anıtı’na vurmaya başladı. Meydanda görev yapan polis ekipleri saldırganlara müdahale etti. Dayı-yeğen oldukları belirlenen iki kişi gözaltına alınırken anıtta 13 balta darbesi tespit edildi. Yaşar Kılıçkaya ile Zeynep Abdullah işlemleri sonrası tutuklandı.
Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlanarak dayı-yeğen hakkında ‘Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret’ suçundan bir yıldan üçer yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sanıklar ilk kez temmuz ayında Kayseri 14’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı.
Yaşar Kılıçkaya ilk duruşmadaki savunmasında iddianamede yer alan ‘Bugün putları yıkma bayramı’ ve ‘Bu demirden adama neden tapıyorsunuz’ şeklindeki sözleri kullanmadığını iddia ederek “Atatürk’ün şahsına yönelik hakaret kullanmadım. O da bizim gibi bir insan. Onun işi Allah’a kalmış. Benim onunla bir derdim yok. ‘Kula tapmayın’ dedim. Herhangi bir örgütten talimat almadık. İçimden böyle bir şey yapmak geliyordu. Zeynep de ‘Dayı, ben de gelmek istiyorum’ dedi. ‘Yapma senin çocuğun küçük, kaldıramazsın’ dedim. Allah’tan başka ardına düşülen her şeye karşı çıkıyorum. Allah’tan başkasını ilahlaştırmayın. Sadece Allah’a iman edin” dedi.
Herhangi psikolojik bir tedavi görmediğini de anlatan Kılıçkaya “Allah’ın huzuruna çıkıp onunla konuştum. Bu nedenle kendimi ‘mesih’ olarak görüyorum. Bu eylem önceden düşündüğümüz bir şeydi. ‘Bu demirden adama neden tapıyorsunuz’ demedim. İnsanların bunları bu kadar çarpıtacağını bilemedim. Amacım bu eylemle insanlara doğru yolu göstermekti. Allah’tan başkasını ulu olarak görmemelerini sağlamaktı. Anlamayacaklarını bilseydim bu eylemi yapmazdım. Amacım sadece insanları doğru yola sevk etmekti” diye konuştu.
Dayısının ‘mesih’ olduğuna inandığını söyleyen Zeynep Abdullah da “Hiçbir şekilde bir cisme ya da kişiye hakaret etmedik. İbrahim Aleyhisselam’ı örnek alarak putlara vurduk. Bütün peygamberlere inanıp iman ettiğim gibi dayımın da ‘mesih’ olduğuna inanıyorum. Yalnızca Allah’tan başka ulu olmadığını, Allah’ın sıfatlarının başkalarına yüklenemeyeceğini beyan ettik. Allah’a şükür herhangi bir psikolojik tedavi görmedim. Kutsal kitapları okuduğum için dayımın eylemine katılmak istedim. ‘Allah’ın sıfatlarını kullarına takmayın’ ve ‘Allah’tan başka büyük yoktur’ şeklinde sözler söyledik” dedi.
Savunmaların ardından mahkeme hakimi cezai ehliyetlerinin yerinde olup olmadığının tespiti için sanıkların Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edilmesine karar verdi. Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’ne gönderilen sanıklar hakkında inceleme ve muayene süreci sonrası rapor hazırlandı. Beklenen rapor mahkemeye ulaştı. Raporda ‘Sanıkların bulunduğu suçlara karşı cezai sorumluluğu tamdır’ dendi.
Üçüncü duruşma 10 eylülde (yarın).