Türkiye dün internet, ifade özgürlüğü ve yasaklamalar konusunda oldukça tuhaf bir gün yaşadı. Önce Instagram yasaklandı, ardından Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanlığı İletişi Başkanlığı’nın dezenformasyon merkezi kurmasına imkan veren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin ilgili bölümlerini iptal ettiğine ilişkin gerekçeli kararını X üzerinden duyuran mesajı ortadan kayboldu. Derken neredeyse gün boyu Anayasa Mahkemesi’nin web sitesine erişilemedi.
Güne, Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun idari bir kararla Instagram adlı sosyal medya sitesini Türkiye’de tamamen erişime kapatmasıyla başladık. Instagram bu sabah itibarıyla hala erişime kapalı.
Peki neden kapandı? Yaygın iddia, Instagram’ın algoritmasının, Türkiye’den yapılan İsmail Haniye taziye mesajlarının bazılarını ‘Saldırgan’ ve ‘Anti-semitik’ yani Yahudi düşmanı bulup otomatik olarak engellemesi sebebiyle bu engelleme kararının alındığı. Böyle taziye mesajı engellenen isimlerden biri de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’du ve Altun bu engellemeyi kınayan bir açıklama yapmıştı. BTK’nın Instagram’ı tamamen erişime kapatmasının Fahrettin Altun’un kınamasından sonra gelmesi, herkesi ‘Sansüre karşı sansür’ diye düşündürdü.
Gerekçe ‘Katalog suçlar’ mı, sansür mü?
Dün öğleden sonra saatlerinde Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu tamamen farklı bir gerekçe sundu, Instagram’ın ‘Türkiye’nin kanunlarına uymadığını’ öne sürdü. Uraloğlu’nun tam ne anlama geldiği anlaşılmayan açıklaması şöyleydi:
“Uyarılarımıza rağmen dikkate almadıkları katalog suçları dediğimiz çerçevemiz var. Uyardık ancak gerekli karşılığı alamadığımız için erişim engeli getirdik. Gereklilikleri yerine getirdiklerinde biz de yasağı kaldırmış olacağız. Biz hukuk ülkesiyiz. Mutlaka bunu takip ediyoruz. Birçok söylediğimizi yerine getirdiklerini söyleyebilirim ama bazen olmadığı oluyor. Gerekli müdahaleleri yapmak zorunda kalıyoruz. Net bir şekilde hassasiyetlerimiz belli, eksiklikler belli. Eksiklikler giderildiğinde engeli kaldırmış olacağız. Burası kanunları olan bir ülke, herkesin buna uymasını istiyoruz net olarak.”
Bakan Uraloğlu, ‘katalog suçlar’ deyince, Instragram’da terör veya uyuşturucu propagandası yapıldığı ve sosyal medya kuruluşunun bu propagandayı gelen taleplere rağmen engellemediği anlaşılıyor. Ama Ak Parti milletvekili ve TBMM Dijital Mecralar Komisyon Başkanı Hüseyin Yayman biraz daha farklı konuşuyor.
Yayman, Instagram’ın ve Facebook’un sahibi olan Meta şirketini Türkiye’nin hukukuna uymaya, ifade özgürlüğünü desteklemeye ve topluma mal olmuş kişilerle ilgili yapılan paylaşımları sansürlemeye değil paylaşımları desteklemeye davet etti. Yani Yayman’ın açıklamasını esas alırsak, Instagram’a gelen engellemenin esas sebebi, İsmail Haniye için yapılan taziyelerin engellenmesi.
BTK’nın kararı bir idari karar, henüz bir mahkeme bu kararı onaylamadı. Ama Türkiye’de çok sayıda kişi ve dernek, BTK’nın kararının iptali için mahkemeye başvuracağını açıkladı.
Instagram, Türkiye’de en yaygın kullanılan sosyal medya. Bu yaygınlığın temel sebebi ise türlü çeşitli araştırmalara göre bu sosyal medyanın ‘apolitik’ olması. İnsanlar burada daha çok siyasi mesajlar değil gündelik hayatlarından manzaralar paylaşıyor.
Instagram’ın kapatılmasına yönelik dün sosyal medyadan eleştiri yağdı. En yaygın eleştiri, bu sosyal medyanın yokluğunun Türkiye’ye turizmde ciddi gelir kaybı yaşatacağıydı. Sadece turizm de değil; Instagram üzerinde ciddi bir ekonomi de dönüyor, pek çok e-ticaret sitesi bu sosyal medya üzerinden de satış yapıyor. Tabii bu kapatma Instagram’a ve onun ana şirketi Meta’ya da ciddi gelir kaybı yaratacağı kesin.
Instagram’ın kapatılmasına yoğun tepkiler yaşanırken ansızın Anayasa Mahkemesi’nin resmi web sitesi anayasa.gov.tr‘nin de ‘Erişime engellendiği’ söylentileri başladı. Çünkü siteye girilemiyordu.
Bunun ardı biraz deşilince ortaya çok ilginç bir başka hikaye çıktı. Anayasa Mahkemesi’nin geçen yıl Aralık ayında aldığı bir kararın gerekçesinin yazımı tamamlanmış ve bu gerekçe dün sabah Resmi Gazete’de yayınlanmıştı.
Kararlar Resmi Gazetede yayınlandığında Anayasa Mahkemesi’nin X adlı sosyal medya hesabı her zaman bu kararları, kararın özünü de anlatan bir cümleyi de görselleştirerek paylaşıyor. Dün sabah da aynısı yapılmış, AYM’nin X hesabı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın kendi içinde bir ‘Dezenformasyon merkezi’ kurmasına olanak veren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ilgili bölümlerinin Anayasaya aykırı bulunup iptal edilmesini “İletişim Başkanlığının Basın Özgürlüğü ve İfade Özgürlüğüne Müdahale Etmesine İmkan Tanıyabilecek Kuralların İptali” başlığıyla duyurmuştu.
Ancak bu duyurunun ardından tuhaf biçimde Anayasa Mahkemesi’nin web sitesine erişilemez olmuştu. Bu arada X’deki duyuru da ansızın ortadan kayboluvermişti.
Saatler sonra AYM bir açıklama yaparak web sitelerine erişilememesini ‘Sitedeki yoğunluğa’ bağladı. Ancak çoğu uzmana göre AYM’nin sitesi örgütlü bir korsan saldırısına uğradı. Bilgisayar terminolojisinde ‘ddos saldırısı’ olarak bilinen ve en yaygın kullanılan saldırı türlerinden biri olan bu yöntemde, aynı anda çok sayıda bilgisayar bir siteyi açmak istiyor. Saniyede onbinleri, bazen yüzbinleri bulan bu siteye girme talepleri siteyi yöneten sunucuların çökmesine neden oluyor. AYM’nin sitesinin başına gelen de bu.
Bu yöntemle ‘çökertilen’ sitelerin yeniden kendine gelmesi ve açılıp servis vermeye başlaması hayli zaman alabiliyor. Nitekim AYM’nin sitesi dün akşam saatlerinde yeniden ayağa kalktı. Siteye yönelik saldırının İletişim Başkanlığı’na ilişkin Aralık 2023 tarihli kararın gerekçesinin yayınlanmasıyla bir ilgisi var mı yok mu bilinmez ama AYM bu kararla ilgili X paylaşımını önce sildi, sonra ‘düzelterek’ yeniden yayınladı. Kim bilir, belki bu X paylaşımı bir tartışmaya neden oldu.
Aslında AYM’nin kararı önemliydi. Mahkeme, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve 136 CHP milletvekilinin başvurusu üzerine İletişim Başkanlığı bünyesinde “manipülasyon ve dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılan düzenlemeyi iptal etti. Kararın 2’ye karşı 13 oyla alındığı görüldü. Karara, mahkeme üyeleri İrfan Fidan ve Muhterem İnce’nin muhalefet ettiği görüldü.
İletişim Başkanlığı yetkisinde olan ve AYM tarafından iptal edilen yetkiler ise “Türkiye Cumhuriyetine yönelik iç ve dış tehdit unsurlarını analiz ederek stratejik iletişim ve kriz yönetimi açısından gerekli tedbirleri uygulamak” ve “Türkiye Cumhuriyetine karşı yürütülen psikolojik harekât, propaganda ve algı operasyonu faaliyetlerini belirleyerek her tür manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmak”tı.
AYM’nin kararının bir yerinde şöyle deniyor:
“Anayasa’nın 104. maddesinde Anayasa’nın İkinci Kısmı’nın Birinci ve İkinci Bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle Dördüncü Bölümü’nde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin CBK’larla düzenlenemeyeceği belirtilmiştir.
Dava konusu kurallarla, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yürütülen algı operasyonu faaliyetleri neticesinde oluşan krizin stratejik iletişimle yönetilmesine ilişkin tedbirler alınması ve her tür manipülasyon ile dezenformasyona karşı faaliyette bulunulması amaçlanmaktadır. Kurallar uyarınca alınacak tedbirler ve yapılacak faaliyetlerin Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile 28. maddesinde yer alan basın hürriyetine müdahale teşkil edeceği açıktır. Bu bağlamda kuralların, kapsamları itibarıyla Anayasa’nın İkinci Kısım İkinci Bölümü’nde yer alan kişi hakları ve ödevleri ile ilgili düzenlemeler içerdiği görülmüştür. Sonuç olarak kuralların CBK ile düzenlenemeyecek yasak alana ilişkin düzenlemeler içerdiği anlaşılmıştır.”
Gün boyu tepki yağdı
Gerek Instagram’ın topyekûn engellenmesine ve gerekse AYM’nin sitesinin saldırıya uğramasına dün gün boyu tepkiler geldi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, engelli Instagram üzerinden bir canlı yayın açıp yasağı eleştirdi.
CHP lideri Özgür Özel ise partisinin Giresun’da düzenlediği fındık mitinginin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Instagram konusunda bir küresel bir de ulusal saçmalık yaşandığını ifade eden Özel, “Küresel saçmalık, Facebook’un sahibi olan kuruluşun Haniye ile ilgili paylaşımlara kısıtlama getirmesi. Ulusal saçmalık da bunu protesto etmek için Instagram’ın tamamen kapatılması” dedi. Kararların kabul edilebilir tarafının olmadığını ifade eden Özel, “Bu tip hizmet sağlayıcının böyle bir sosyal medya ortamını kendi ülkesinin çıkarlarını ya da kendi ülkesinin eleştirildiği durumda özgürlükleri kısıtlaması kendi bindiği dalı kesmektir” diye konuştu.