İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz Yargıtay'a, yerine de Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek atandı. Yılmaz hakkında rüşvet ve baskıyla dosya kapattırdığı iddiası varken Gürlek 'AYM'yi tanımayan hakim, Yeni Zekeriya Öz' olarak biliniyor.

Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 1. Dairesi kararnamesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek atandı. Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz da Yargıtay üyesi oldu.

Çağlayan’a başsavcı olarak dönen Akın Gürlek İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde mahkeme başkanı olarak görev yapmış, birçok siyasi davada tepki çeken kararlar almıştı. Yargı kulislerinde Yargıtay’a gönderilen Şaban Yılmaz’ın da ilerleyen günlerde HSK Başkanvekili olarak görevlendirileceği konuşuluyor.

Peki Şaban Yılmaz ve Akın Gürlek’in isimleri gündeme nasıl gelmişti?

1970 yılında Rize’de doğan Şaban Yılmaz 1993’te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra Cumhuriyet Savcısı ve Cumhuriyet Başsavcısı olarak çeşitli il ve ilçelerde görev yaptı.

Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü görevlerinde bulunan Şaban Yılmaz 2019 yılında Adalet Bakan Yardımcılığına atandı. Yılmaz 2020 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda göreve başladı.

HSK’ya gönderilen metin: Şaban Yılmaz FETÖ dosyalarını zorla kapattırdı

Şaban Yılmaz’ın dört yıllık İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı görevi sırasında hakkında bazı FETÖ dosyalarını savcılara baskıyla kapattırdığı ve rüşvet aldığı iddia edilmişti.

Dilan Polat ve şike soruşturmalarıyla bilinen İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcısı Gökalp Kökçü Çağlayan Adliyesi’nde görev yaptığı yıllarda Şaban Yılmaz’ı HSK’ya şikayet etmişti.

Gökalp Kökçü hakkında açılan soruşturmada 8 Mart 2022 tarihinde HSK’ya gönderdiği savunmada Şaban Yılmaz’ı FETÖ dosyalarını baskıyla kapatmakla suçlamıştı.

Kökçü yürüttüğü bazı önemli FETÖ soruşturmalarında dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz ve Başsavcı Vekili Mehmet Yılmaz’ın baskısını gördüğünü, dosyaların üstüne gitmesinin engellendiğini, sonra da terör bürosundan alındığını iddia etmişti.

Gökalp Kökçü daha sonra kumpasa uğradığını söyleyen Mohammed Alçelebi hakkında FETÖ soruşturması açtığını, “Başsavcı Vekilinin kendisini odasına çağırdığını ve Alçelebi hakkında gözaltı emri gibi tedbire başvurmamasını, aleyhe hiçbir işlem yapmamasını, Başsavcının bunu istediğini kendisine söylediğini” öne sürmüştü.

Başsavcı ve vekilinin sık sık kendisini dahili hattan arayarak uyardığını anlatan Kökçü soruşturmada Alçelebi hakkında FETÖ’nün tepe yöneticilerinden Mustafa Özcan ve FETÖ’nün ABD’deki kuruluşu Herkul Vakfı’na 10 bin doların altında yüzlerce para havalesi yapıldığını tespit ettiğini belirtmişti. MASAK raporunda da söz konusu tespitlerin yapılması üzerine bulguların Alçelebi dosyasına eklendiğini söyleyen Kökçü başsavcı ve vekilinin yeniden baskı yaptığını, ardından dosyanın elinden alındığını ifade etmişti.

Gökalp Kökçü HSK’ya gönderdiği savunmada AK Parti kurucusu ve Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden Mehmet İhsan Arslan’ın kızı Ayşe Arslan Çınar hakkındaki “FETÖ” dosyasının kapatılmasında da Şaban Yılmaz’ı suçlamıştı.

Kökçü, Fethullah Gülen’in onursal başkanı olduğu Niagara Vakfı’nı yöneten Ayşe Arslan Çınar hakkında FETÖ soruşturması yürüttüğünü, Şaban Yılmaz ve Mehmet Yılmaz’ın dosyayı kapatması için kendisine baskı yaptığını öne sürdü.

Çınar hakkında MASAK raporuyla yapılmış çok sayıda aleyhte tespit olduğunu, bu sebeple dosyayı kapatmayacağını Başsavcı Vekiline ilettiğini belirten Kökçü başsavcı vekilinin tekrar kendisiyle görüşüp Ankara’da da Ayşe Çınar hakkında bir başka ‘FETÖ’ soruşturması olduğunu söyleyerek dosyanın ‘yetkisizlik’ ile Ankara’ya gönderildiğini anlattı.

Kökçü Ankara’daki FETÖ soruşturmasının aynı isimli başka bir Ayşe Çınar hakkında olduğunu söyledi. Kökçü o dosyada çok önceden kovuşturmaya yer yok kararı verildiğini, elinden alınan Çınar dosyasının da bu sebeple Ankara tarafından kapatıldığını belirtti.

HSK’ya gönderilen metinde Çağlayan Adliyesi’nde görev yaptığı süre boyunca hatırı sayılı kişilerle ilgili FETÖ soruşturmalarının Şaban Yılmaz hakkında kapatıldığı iddia edildi.

Şaban Yılmaz hakkındaki rüşvet iddiası: Sedat Şahin nasıl tahliye edildi?

Şaban Yılmaz hakkında da rüşvet iddiaları vardı. İddia Şahinler ve Sarallar grupları arasındaki 20 yıllık silahlı çatışmaların konu edildiği Barış Saral’ın tutuklu, Sedat Şahin’in tutuksuz yargılandığı davada dile getirilmişti.

Saralların yöneticisi olarak cezalandırılması talep edilen Barış Saral, Şaban Yılmaz’ın başsavcısı olduğu Çağlayan Adliyesi’nde bulunan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde rüşvet iddialarından bahsetmişti.

Barış Saral 29 Kasım 2023’teki duruşmada “Ben heyeti ve savcı beyi tenzih ediyorum, siz rüşvetçisiniz, bana dava açın ki bunların hepsini ispatlayacağım” demişti. Saral İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz’ın da aralarında olduğu yargı mensuplarını rüşvetle suçlamıştı.

Barış Saral’ın rüşvet iddialarının sebebi Şahinler suç örgütünün lideri Sedat Şahin’in tahliyesinde yaşananlardı. “Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme”, “Yol Kesmek Suretiyle Silahla Birden Fazla Kişi İle Yağma” ve “Kasten Öldürme” suçlarından tutuklu olan Sedat Şahin’in tahliyesinden önce İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde heyet değiştirilmişti. Sedat Şahin’in tutukluluğuna 12 Temmuz’da yapılan itiraz reddedilmişti. Adli tatilin başlayacağı 20 Temmuz’dan bir gün önce Şahin’in avukatları tutukluluğa devam kararına itiraz etti. Adli tatilin başlaması üzerine İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı ve üyeleri izne çıkarken itiraz kararını değerlendirmek üzere mahkeme başkanı olarak Hakan Türkön atanmıştı. Dosyayla daha önceden ilgili olmayan hakim Türkön itirazı kabul edip Şahin’i tahliye etmişti.

Tahliyeden sonra hakim karşısına çıkan Barış Saral, Sedat Şahin’in serbest bırakılmasının arkasında Şaban Yılmaz’ın olduğunu öne sürmüştü. Barış Saral tıpkı Gökalp Kökçü’nün öne sürdüğü gibi Sedat Şahin’in tahliyesinin talimatla yapıldığını iddia etmişti.

Bu süreçte ne Gökalp Kökçü’nün ne de Barış Saral’ın ifadeleri üzerine Şaban Yılmaz hakkında işlem başlatıldı. Şaban Yılmaz’ın Yargıtay üyeliğinin ardından HSK Başkanvekilliği görevine getirileceği de iddia ediliyor.

Akın Gürlek: ‘AYM’yi tanımayan hakim, yeni Zekeriya Öz’

Şaban Yılmaz’ın yerine gelen eski Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek hakkında da birçok suçlama vardı.

2005 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olan Akın Gürlek hakim olarak çeşitli yerlerde görev yaptı. Akın Gürlek’i haberlere konu yapan Çağlayan Adliyesi’nde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak baktığı davalardı.

Akın Gürlek İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı süresince siyasi davalarda verdiği kararlarla gündeme geldi. 2022 yılında ise Adalet Bakan Yardımcısı olarak atandı.

Akın Gürlek 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başında olduğu yıllarda eski CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na sosyal medya paylaşımları nedeniyle 9 yıl 8 ay, HDP’nin eski eş başkanı Selahattin Demirtaş’a örgüt propagandası suçundan 4 yıl 8 ay, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’ya 2,5 yıl hapis cezası vermişti.

Gürlek, Sözcü gazetesi yazarlarını “örgüte yardım” suçundan mahkûm eden hakimdi. Polis tarafından atılan gaz kapsülünün öldürdüğü Berkin Elvan’ın cenazesine katılmaktan tutuklu sosyoloji öğrencisi Berkay Ustabaş’ın bir yıl boyunca tahliye edilmemesinde de onun imzası vardı.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Halkın Hukuk Bürosu (HHB) üyesi altısı tutuklu 20 avukatın “Terör örgütü yöneticiliği” ve “Terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılandığı davada toplam 159 yıl hapis cezası veren isimlerden biri de yine Gürlek’ti.

ÇHD davasının geçmişinde gizli tanıkların mimarı FETÖ sanığı yargı mensupları da vardı. 13 Temmuz 2013’te ÇHD davasının iddianamesini yazan savcı Adem Özcan firariydi. ÇHD davasının temelinde terörden tutuklanan gizli tanık, terörden firari bir savcı vardı.

Akın Gürlek de tıpkı Şaban Yılmaz gibi HSK’ya gönderilen dilekçeyle şikayet edilen bir yargı mensubuydu.

Suikastle öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink davasında görev yapan Akın Gürlek, Ali İhsan Horasan, Canel Rüzgar gibi mahkeme başkanları ve heyet üyelerinin de olduğu 35 hâkim HSK’ya şikâyet edilmişti. HSK’ya şikâyet edilme gerekçesi “görevde kayıtsızlık ve düzensizlik göstermek, ısrarla ve sürekli olarak mahkemeye erişim hakkını engelleyerek adil yargılanma hakkını ortadan kaldırma” iddiasıydı.

Hrant Dink davasında görev yapan aralarında Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek’in de olduğu 35 yargı mensubu hakkında yapılan şikayet HSK Birinci Ceza Dairesi tarafından işleme konmamıştı. O sırada HSK Birinci Ceza Dairesi’nin üyeleri arasında Akın Gürlek de vardı. Yani Akın Gürlek kendisiyle ilgili şikayeti reddetmişti.

Akın Gürlek “Anayasa Mahkemesi kararını tanımayan hâkim” olarak tanınıyordu. Sebebi de CHP’li Enis Berberoğlu hakkındaki kararıydı.

Akın Gürlek’in başında olduğu İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi AYM’nin 17 Eylül 2020’de Enis Berberoğlu hakkında verdiği hak ihlali ve tahliye kararına uymamıştı. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu karar nedeniyle mahkeme başkanın Akın Gürlek’i “Yeni Zekeriya Öz” olarak tanımlamıştı.

Kim nereye atandı?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Ali Rıza San, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 19’uncu Hukuk Daire Başkanı Daire Başkanı Osman Kiper, İstanbul BAM Başkanı Murat Boylu, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı Ferhat Kapıcı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Murat Çağlak, HSK Genel Sekreter Yardımcısı Murat Pala ve İstanbul Anadolu 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Cengiz Doğan, Yargıtay üyeliğine seçildi.

Kurul ayrıca, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Ahmet Cüneyt Yılmaz, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10’uncu İdari Dava Dairesi Başkanı Cengiz Aydemir, Danıştay Genel Sekreter Yardımcısı Burakhan Melikoğlu da Danıştay üyeliğine seçti.

HSK soruşturması, rüşvet iddiaları, ‘çocuğun rızası var’ kararı: Oktar davasında Yargıtay noktayı koydu