Bursa’nın Nilüfer ilçesi Görükle Sakarya Mahallesi’ndeki bir apartmanda çöp eve dönen dairede 2022 Temmuz’da belediye ekiplerinin baygın bulduğu ve teyzesi Kamuran Pınar A.’nın bir yıl alıkoyduğu iddia edilen Cem Muhammet A. Antalya’ya gönderilmiş, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekiplerinin korumasıyla Akdeniz Üniversitesi’nde tedavi gören Cem Muhammet A. Antalya Çocuk Evleri Sitesi’ne yerleştirilmişti. Cem Muhammet fiziki ve psikolojik tedavisinden sonra annesine teslim edilip Antalya’da yeni bir yaşam kurmuştu.
Yeniden devlet korumasına alındı
Olayla ilgili açılan davada Bursa 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘İhmali davranışla kasten öldürmeye teşebbüs’ suçlamasıyla yargılanan Kamuran Pınar A. altıncı duruşmada atılı suçun vasfının değişmesi ihtimaliyle adli kontrol şartıyla tahliye edilmiş, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tahliye kararına itiraz etmişti.
Bakanlık avukatları Kamuran Pınar A.’nın adli kontrol şartına rağmen yurt dışına kaçma ihtimali olduğu, çocuğun can güvenliği olmadığı ve kaçırılma riski bulunduğu gerekçesiyle sanığın yeniden tutuklanmasını istedi.
İtiraz dilekçesi üst mahkeme olan Bursa 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilirken Antalya’da annesiyle yaşayan Cem Muhammet de tedbir amacıyla yeniden devlet korumasına alındı. Yasemin A. kendi avukatının da karara itiraz ettiğini, oğlunun yeniden devlet korumasına alındığını söyleyerek “Muhtemelen kişi cezaevine girene kadar orada kalacaktır. Normal görüşmelerimiz devam ediyor. Ailelerin üç haftada bir çocukları yasal olarak görme hakkı var. Ancak şu an böyle bir tedbir gerekti” dedi.
‘Kan dondurucu işkenceler’
Tahliye kararını duyan oğlunun öfke nöbetine girdiğini söyleyen Yasemin A. “Kuruma teslim etmeden bir gün önce uygun şekilde söyledim. O akşam boks torbasını aldı, sürekli tekme attı. Çocuk bir şeylerden öfkesini çıkartmak istiyor, bunu doğru bulmuyor. ‘Nasıl olur?’ diyor. ‘Düzeltileceğine inanıyorum. Mutlaka cezasını çekecek’ dedim. Söz verdim” diye konuştu.
Yasemin A. Cem Muhammet’in çöp evdeki 1 yılda yaşadıklarını pedagog desteğiyle anlattığını söyleyerek şöyle konuştu:
“Ben sadece aç ve susuz bırakma olayı olarak biliyordum. Oğlumla irtibat kurdukça ve travmaları iyileşip anlatmaya başladıkça daha yeni, son altı aydır bu bilgileri veriyor çocuk. Kan dondurucu işkenceler var. Oğlum bu travmaları unutmak için iki yıldır psikolojik destek alıyor. Beni en çok etkileyen şey şu oldu; hava kararınca önce çocuğun ağzını koli bandıyla bantlıyor. Şu an 18 yaşında olan kızı da iple ellerini arkadan bağlıyor. Balkonda sandalyeye oturtuyorlar. Kafasına da beş litre pet şişe suyu döküyorlar. Bu kış günü, Bursa soğuğunda oluyor. Hastalanmasının hızlanması için yapıyorlar. Kafasına çekiçle de vurmuş bir gün. Kafası patlıyor, elbisesi kan içinde kalıyor. Bunu yapan kadının kızı. O kanlanan saçlar da aylar sonra topaklanmış, üstü başı kan içinde, kız gelmiş, parmaklarını dolayıp saçlarını çeke çeke koparmış. Canları sıkılınca çocuğu uyandırıp dövüyorlar, hakaret ediyorlar, tekmeliyorlar. Kafasında soda şişesi kırıyorlar. Bu anne ve kız kendilerini çizip kollarını, yüzlerini kanatmışlar. Sonra oğlumu da balkona çıkartmışlar, ‘İmdat bu çocuk bizi kesiyor’ diye bağırmaya başlamışlar. Kimse ilgilenmeyince odaya geri götürüp dövmüşler. Haftada bir gün su, yemek vermişler. Başka su istediği zaman da bardakla getiriyorlarmış yanına kadar, tam alacakken geri çekip bardaktaki suyu üstüne fırlatıyorlarmış. ‘Al sana su, hadi iç’ diyorlarmış. Oğlumun üstüne kaynar su dökmüşler, idrar şişesini fırlatmışlar. Bu çocuğun aklını kaçırmaması bir mucize. Bunu yapan 18 yaşına girmek üzere olan yeğenim. Oğlum onun dışarıda olduğunu duyunca çok kızdı. ‘Anne onu niye şikayet etmedin’ dedi. ‘O kız daha çocuk diye şikayetimi geri aldım’ dedim. ‘Hayır anne, esas annesini azmettiren oydu. Birlikte yapıyorlardı. Hatta o daha ağır şeyler yapıyordu. Saçlarım yatmaktan topak topak oluyordu. Tutup tutup zevk için saçımı yoluyorlardı’ dedi.”
Odadaki çöplerden
Haftada bir gün yemek verdikleri çocuğun acıkınca odadaki çöplerden yemek artığı yediğini ve zehirlenip ölümden döndüğünü söyleyen Yasemin A. oğlunun anlattıklarına dayanarak çocuğun kız kardeşi ve yeğeni tarafından organ mafyasına satılmak istendiğini öne sürdü. Yasemin A. oğlunun balkondan atlamayı da düşündüğünü ancak gördüğü örümcekten korktuğu için atlamadığını belirtti. Yasemin A. 2020’de de götürüldüğü hastanede doktorların da Cem Muhammet’in kaçırıldığından şüphelenip ihbar ettiğini ama Sosyal Hizmetler yetkilileri gelene kadar çocuğun teyzesi tarafından kaçırıldığını söyledi.
Cem Muhammet’in teyzesini öz annesi, annesini de teyzesi sandığını söyleyen Yasemin A. oğluyla anne-çocuk ilişkisini de sonradan kurduklarını anlatarak “Hastaneye ilk gittiğinde ona sordum, dedim ki ‘Oğlum bak, savcı seni bana vermezdi Bursa’da. Sen beni ilk görünce ‘Bu kim’ diye sorduklarında ‘Annem’ dedin. Peki onu niye söyledin?’ ‘Çünkü baktım başka şansım yok. Seni teyzemsin diye biliyorum ama bana yemek verirsin, su verirsin diye düşündüm. Gerçek annem olduğunu öğrenince de çok sevindim’ dedi.”
‘Artık her çocuk gibi olmaya başladı’
Oğluyla hayallerinden de bahseden Yasemin A. Sosyal Hizmetler tarafından da takibinin yapıldığına dikkat çekerek “Her üç haftadaki görüşmelerimizde 1,5- 2 yıl boyunca sürekli video verdik. Fotoğraf çekildi, video çekildi. Anne-çocuk uyumuna bakıldı. Biz oğlumla çok iyi arkadaşız. Her şeyi beraber yapıyoruz. Geziyoruz, eğleniyoruz, beraber yemek yapıyoruz. Bahçemiz var, bahçeden portakal, limon, ayva topluyoruz. İki kedisi, bir köpeği var. Çiçeklerle, doğayla mutlu. Arkadaşları var. Artık her çocuk gibi olmaya başladı. Futbolu çok seviyor. Otobüs şoförü olmak istiyor. Bazen hukuk okumak istediğini söylüyor. Avukat olmak istiyor. Böyle adaletsizlikleri görünce ‘Anne hangisi daha üstte, hakim mi savcı mı? Ben ne olayım?’ diyor. Çok güçlü, çok akıllı bir çocuk. Çok güzel bir hayatı olacağına inanıyorum ve bunun için elimden gelen her şeyi yapacağım” dedi.
‘Çok büyük ayrımlarla büyüdük’
Annesinin hayatını kaybetmesinden de kız kardeşi Kamuran Pınar A.’yı sorumlu tutan ve kardeşinin ayrıcalıklı büyüdüğünü anlatan Yasemin A. “Ailem ona çok destek verdi. Beni tam tersine çok itti anne-baba. Ben sürekli ayaklarımın üstünde durmak zorunda kaldım. O her düştüğünde kaldırdılar. Çok şımarttılar. Psikolojik rahatsızlığı bulunduğuna inanmıyorum. Zaten evde annemle yaşamıyordu. Daha sonra boşandı geldi. Ben o geldikten sonra oğlumu çeker alırdım ama kaçırılmadan önce pandeminin patlaması, şehir kapılarının kapanması, sokağa çıkma yasakları, eski eşinden kaçarken sürekli adres gizliliği yapması nedeniyle böyle oldu” diye anlattı.