Hazar Dost – Malatya
Malatya, özellikle 6 Şubat öğlen saatlerinde yaşanan ikinci depremi en fazla hisseden şehirlerden oldu. İlk depremin hasar verdiği birçok yapı, ikinci depremde yıkılırken kentte en az 1,600 kişi hayatını kaybetti. Resmi rakamlara göre 32 bin yapı ya yıkıldı ya da acil şekilde yıkılması gerekiyor. Malatya Valiliği’nin verilerine göre kaldırılan yıkılan bina sayısı ise 473.
Kaldırılan molozların deprem bölgesinde döküldüğü yer ise şehrin dışında, Battalgazi ilçesine bağlı Beydağı, Furuncu, Üzümlü, Halmuz, Balıkdere, Yapraklıpınar, Pesenler, Aşağısöğüt, Yukarısöğüt, Elmalı, Tilkideresi, Cevizpınarı, Beypınarı, Yenice, Çiftlik köylerinin tam ortasında.
Bu köylerden moloz alanına en uzağı bir kilometre, en yakını ise 200 metre uzaklıkta.
Malatya’yı saran Beydağı’nın eteklerinde bulunan bu köylerde ayrıca yüzlerce kayısı ağacı bulunuyor.
Beydağı Köyü’nde oturanlar, molozların yerleşim yerlerine bu kadar yakın alana dökülmesine karşı. Köylüler, moloz taşıyan kamyonların önünü kesip, tepkilerini göstermişler fakat sorun çözülmemiş.
Yetkililer, molozların ayrıştırılıp kaldırılacağını belirtiyor ama Beydağı sakinleri “Getirip döktüler kardeş. Daha da kaldırmazlar. İçinde zehir var” diyor.
Moloz döküm alanının 200 metre ilerisinde oturan çiftçi Ekrem Övmen, bölgenin tarım alanı olduğunu, hayvanlarının o bölgede otladığını söylüyor.
“Artık olan oldu. 4-5 ay burada kalacak” diyen Ekrem Övmen, rüzgar estiği zaman toz ve ceset kokularının evlerine geldiğini belirtiyor.
Yetkililerin “Daha getirmeyeceğiz” dediğini aktaran Övmen, haber yapılmasının etkili olmayacağını, baştan buraya getirilmemesi gerektiğini düşünüyor. Molozlardaki kimyasalların kaldırılana kadar toprağa karışacak olması, bölgedeki tarım faaliyetlerini de etkileyecek.
Kayısı, Malatyalılar için sadece bir geçim kaynağı olmasının dışında hem bir sembol hem de köyde yaşamaları için bir neden. Çoğu Malatyalı, bahçesini bırakmak istemediği için kenti terketmiyor.
Beydağı Köyü’ne doğru ilerlediğimizde, molozlardan uçuşan parçaların kayısı ağaçlarının dallarına takıldığını görüyoruz . Bu, sadece rüzgarla gelen görünen izler. Köylüler, molozlardaki tozların, kayısı toplama mevsimine kadar daha büyük etkisi olacağı düşüncesinde.
“Kimse razı değil” diyen Beydağlı Bayram Bakır, durumun çözümsüz olduğunun farkında. Molozların vereceği zararın zamanla görüleceğini söyleyen başka bir Beydağlı Murat Bakış “Görünen köy kılavuz istemez” diyerek beklenen tehlikeye dikkat çekiyor.
Öte yandan Beydağı çevresine dökülen molozlar ‘adli moloz’ olarak geçiyor. Bu, enkazlarda hala cansız bedenler olduğu anlamına geliyor. Depremin ilk haftalarında birçok kişi, yakınlarını aramak için bu alana geldi. Dökülen molozlara verilen numaralara göre apartmanına ulaştı, yakınına dair bir şeyler bulmak istedi.
Moloz alanında en küçüğü yaklaşık dört, en büyüğü 10 metre yüksekliğinde. Beydağı Köyü yolunda enkaz yığını yaklaşık 900 metre boyunca uzuyor.
Girişinde bekleyen güvenlik güçleri, moloz alanına savcılık ya da valilik izniyle içeriye girilmesine izin veriyor. Bunun nedeni olarak ise molozlarda hala kıymetli eşyalar, cansız bedenler olmasını gösteriyorlar.