Cumhuriyetin ilanından bu yana Türkiye’nin zeytin politikası yabani zeytinlerin aşılanıp üretime katılmasından genç ziraat mühendislerinin İtalya’da eğitim almasına kadar geniş bir yelpazede ilerledi. Osmanlı döneminde daha çok aydınlatma için kullanılan zeytin yağı cumhuriyetle birlikte ihracat ürünü haline geldi. Öyle ki yasada yer bile aldı: Zeytin Kanunu.
26 Ocak 1939’da “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” Türkiye’nin zeytin politikasının ilerlemesini sağladı. Buna göre Tarım Bakanlığı zeytinlik alanları denetliyor ve bakımını da kendi sorumluluğuna alıyordu. 28 Şubat 1995’te yılındaysa bu kanunda bazı değişiklikler yapıldı, 20. maddesi şöyle değiştirildi:
“Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegetatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez…”
Aradan 27 yıl geçti ve 1 Mart 2022’de Resmi Gazete’de 20. maddenin tam tersi niteliğinde Maden Yönetmeliği’nin 115 inci maddesine yeni bir fıkra eklendi. Bu fıkraya göre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı uygun görürse elektrik ihtiyacı için zeytinlik alanlarda madencilik yapılabilecekti.
O fıkra Resmi Gazete’de şu ifadelerle duyuruldu:
“Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir. Zeytin sahasının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilmesi için madencilik faaliyeti yürütecek kişinin madencilik faaliyetleri bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini ve Tarım ve Orman Bakanlığınca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun, faaliyet yürütülecek saha ile eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi tesis edeceğini taahhüt etmesi zorunludur. Bu fıkra kapsamında zeytin sahasının taşınmasına ilişkin tüm masraflardan ve zeytin sahasının taşınmasından kaynaklanan tüm taleplerden madencilik faaliyeti yürütmesi yönünde lehine karar verilen kişi sorumludur. Bu fıkra kapsamında zeytin sahasının taşınmasına ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça, zeytin bahçesi tesis edilmesine ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman Bakanlığınca belirlenir.”
Danıştay iptal etti
Bu kanun büyük tepki topladı, çevre savunucuları harekete geçti. Kanunun iptali için davalar açıldı, son olarak Doğa Derneği dahil dokuz dernek, yedi kooperatif ve 11 kişinin açtığı davada Danıştay 8. Dairesi karar verdi. Yönetmelik değişikliğini iptal eden Danıştay “Düzenlemenin Zeytin Yasası’na aykırı olduğu, yönetmelik değişikliğiyle zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetine idarenin izni ve madencinin taahhütnamesiyle olanak sağlayan düzenlemenin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle değişik iptal edilmiştir” dedi.