DEM Parti Milletvekili Saliha Aydeniz’in danışmanı ve gazeteci Dilan Karaman’ın şüpheli ölümüne ilişkin sorular yanıt bekliyor. Karaman’ın ölümüne dair oluşturulan komisyonda yer alan TJA ve ÖHD Diyarbakır Şube üyesi Gulan Çağın Kaleli, soruşturmanın geldiği aşama hakkında bilgi verdi. Kaleli’nin verdiği bilgilere göre, deliller ve talepler neticesinde Karaman’ın önceden birlikte olduğu Mazlum Toprak dosyada ‘şüpheli’ sıfatıyla yer aldı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi milletvekili Saliha Aydeniz’in danışmanı Dilan Tahraman’ın 16 gün boyunca tedavi gördüğü hastanede 28 Kasım’da şüpheli şekilde ölümüyle ilgili yeni bir gelişme var.
Karaman’ın ölümüyle ilgili kamuoyunda oluşan yanıtsız soruları gündemdeki yerini korurken Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Şubesi Kadın Komisyonu, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Özgür Kadın Hareketi (TJA), Rosa Kadın Derneği tarafından kurulan inceleme komisyonu kuruldu.
Komisyon üyesi TJA ve ÖHD Diyarbakır Şube üyesi Gulan Çağın Kaleli soruşturmanın geldiği aşama hakkında bilgi verdi.
11 Kasım’da hastaneye kaldırılan Dilan Karaman’ın kayıtlara “adli vaka” olarak geçtiğini dile getiren Gulan Çağın Kaleli, Dilan Karaman’ın yoğun bakıma kaldırıldığı ilk gün benzer olaylardaki gibi “Şüpheli durum var mı?” sorgulamasına girdiklerini belirtti.
Dilan Karaman’ın hastaneye kaldırıldığı ilk gün konuştuğu, görüştüğü, aktardığı bilgilere sahip olan 2 tanığın beyanlarda bulunduğunu belirten Kaleli, kaybolmaması gereken delilleri de eşzamanlı olarak emniyete sunduklarını aktardı.
Gulan Çağın Kaleli, Dilan Karaman’ın X hesabından yapmış olduğu paylaşımları ve hastaneye kaldırıldığı günün sabahı uğradığı şiddeti paylaştığı arkadaşlarının beyanlarını dosyaya sunduklarını ifade etti.
Alınan tanıkların ifadelerinde Dilan Karaman’ın arkadaşlarına önceden birlikte olduğu erkek Mazlum Toprak’tan şiddet gördüğünü, şiddetin hemen ardından kendisini koruyabilmek açısından bir şekilde oradan uzaklaştığını ve ciddi bir şekilde baskıya maruz kaldığını belirttiğini aktardı. İlk gün 2 tanığın dinlendiğini ve bu haftanın başında da yine Karaman’ın yakın arkadaşlarından birinin benzer beyanlarda bulunduğunu belirten Gulan Çağın Kaleli, ifadelerin bir biriyle örtüştüğünü söyledi.
Bunun yanı sıra olayın gerçekleştiği yer konusunda ciddi soru işaretlerinin olduğunu belirten Gulan Çağın Kaleli, olay yerinin Dilan Karaman’ın yeni kiraladığı ev olduğuna dikkat çekti. Gulan Çağın Kaleli “Bunun bizim açımızdan önemi şuydu; intihar girişiminde bulunan bir kadının ev tutması, yaşama devam etme iradesinde olması ve nihai olarak bu eylemi gerçekleştirmesi üzerine şüpheler daha da arttı. Dolayısıyla kira kontratını da dosyaya sunduk” diye belirtti.
Yine Dilan Karaman’ın telefonunu ve el yazısının bulunduğu bir dekontu dosyaya sunduklarını aktaran Gulan Çağın Kaleli, “Bunun sebebi de şuydu: Mazlum Toprak tarafından Dilan’ın kendisine mektup verdiği ifade ediliyor. Bu mektup Mazlum Toprak tarafından dosyaya sunuldu. Aynı şekilde kendisinin telefon ve dijital materyalleri de dosyaya alındı. Bunlar önemli deliller. İlk elden toplanması gereken en önemli deliller bunlardı. Bunlar şu anda dosya içerisinde muhafaza altında ve dijital materyaller incelemeye gönderildi. Bunu bekliyoruz. Onun dışında olay yeri inceleme tutanağı hazırlandı. Ancak Dilan’ın kiralamış olduğu evi açıklıkla gören mobese kayıtlarının dosyada olmadığını gördüm ve bunu talep etmek durumunda kaldım. Onun dışında bir taksi aracılığıyla hastaneye kaldırılmasından dolayı da bazı durumları netleştirmek gerekiyordu. Neden taksiyle gitmek durumunda kaldı? Neden ilk müdahale yapılmadı? İlk müdahaleyi kendisi mi istemedi? Yoksa ilk müdahale gibi bir çabaya girilmedi mi? Bunlar da bizim açımızdan soru işareti. Dolayısıyla 112 kayıtları bu aşamada çok önemli. Bunlarda talep edildi” aktarımlarında bulundu.
Gulan Çağın Kaleli, Mazlum Toprak’ın Dilan Karaman’ın hastaneye kaldırıldığı gün bilgisine başvurulan sıfatıyla ifadesinin alındığını, fakat daha sonra dosyaya kazandırdıkları deliller ve talepleri neticesinde dosyada ‘şüpheli’ sıfatını aldığını belirtti. Dilan Karaman’ın intiharı gerçekleştirmesinin ardından bir saat aralığında bilincinin açık olduğunu belirten Gulan Çağın Kaleli, Toprak’ın ifadelerine dikkat çekerek “Mazlum kendisinin 112’yi aradığını ancak 112’nin müdahalesini kabul etmediğini, akabinde polisi aradığını ve polisin de, ‘Ben Dilan’ı hiçbir şekilde teslim alamam. Eğer bir şey olursa sorumlusu ben olabilirim’ gibi bir yaklaşımının olduğunu iddia ediyor. Şayet bu iddialar doğruysa aynı zamanda sorumluluk zincirinden 112 çalışanlarının ve gelen polis ekibinin de sorumlu olduğunu söyleyebilmek mümkün olacak” şeklinde konuştu.
Gulan Çağın Kaleli, dosyanın hala karakolda olduğunu ve savcılığa henüz intikal etmediğini kaydetti. Gulan Çağın Kaleli, önümüzdeki hafta itibariyle bütün taleplerin ve yazılan müzekkerelerin de tamamlanmasıyla birlikte dosyanın savcılığa intikal etmesi beklentisinde olduklarını belirtti.
Toplanması ve dosyaya kazandırılması gereken delillerin çoğunu dosyaya kazandırdıklarını dile getiren Gulan Çağın Kaleli “Mevcut durumun bunu şüpheli bir ölüm olarak tanımlıyoruz. Şüpheli ölümü tanımladıktan hemen sonra ceza hukuku bağlamında da ‘İntihara sürükleme’ suçundan bir soruşturmanın yürütüldüğünü söylemek mümkün. Bu aşamadan sonra gelecek olan raporlarla birlikte olası bir incelemede çıkacak yeni bir şüpheli durumda elbette delilleri tartışmaya ve yeni delilleri kazandırma noktasında bir çabamız olacak. Bizim açımızdan bu mektuptaki el yazısının mukayesesi de önemli. Dilan’a ait bir el yazısını da karakola teslim ettim ve bu mukayeseden sonra hazırlanacak olan rapor bizim açımızdan şu an için önemli bir delil. Şimdiye kadar toplanan deliller bunlar. Bundan sonraki aşama içerisinde de an ve an dosyayı takip ederek gelen evraklar neticesinde bir eksiklik ya da çelişki hissettiğimiz anda elbette hukuki olarak müdahalelere devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Gulan Çağın Kaleli, konuşmasına şöyle devam etti:
“Ama Dilan’ın ölümünü bireysel ele almak ya da tekil bir meseleymiş gibi düşünmek mümkün değil. Dolayısıyla her kadın intiharının politik bir tarafının olduğunu söyleyebilmek mümkün. Bu kadar politik bir meseleye karşılık elbette yürütülen süreç ya da çıkış yolunun kendisi toplumsal olmak zorunda. Yani bu süreç hepimiz açısından ciddi sarsıcı olmakla birlikte birçok soruyu da beraberinde getirdi. Bizzat gerçekliğin kendisine temas etmek ve o gerçeklikle boğuşurken; sanal medyada yaratılan bir dünyada Dilan üzerinden kurumlara ciddi bir saldırı gerçekleştirerek toplumsal bir refleks ya da toplumsal bir sonuç çıkarabilmek mümkün değil. Bizi her şekilde gerçeğe karşı ahlaki ve politik olarak sorumlu kılan bir pozisyonda olmamız gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla sahici, anlamlı ve birbirine güvenen bir temelde dayanışma ağı kurarak, Dilan’ı bu duruma getiren bütün parametreleri de göz önünde bulundurarak sürecin işletilmesi gerekiyor.
Onun dışında her ne kadar hukuki süreç işlese de bundan sonraki süreci de daha kolektif bir şekilde nasıl örebiliriz, kurumlar bazında daha nasıl beraberce çalışabiliriz, hukuki süreci nasıl daha aktif kılabiliriz tartışmaları elbette yapılıyor, yapılacak da. Aslında birbirimizin yaşamından ne kadar sorumluysak, ölümünden de o kadar sorumluyuz. Dolayısıyla ahlaki politik olarak bu sorumluluğu da göz önünde bulundurduğumuzda hakikatin ortaya çıkabilmesi için bir çaba içerisindeyiz.”
