Neslihan Köse 2001 yılında genç bir üniversite öğrencisiydi. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü ikinci sınıf öğrencisiyken yılbaşı için Bursa’ya ailesinin yanına gelmişti. Evde duş almak için banyoya girip kapıyı kapattı. İşte bugün aradan onca zaman geçtikten sonra hatırladığı son şey de bu.
Radyoloji uzmanı anne Hale Kabacaoğlu bir süre çıkmayan kızını merak etti, içeri girdi. Ve kızını yerde hareketsiz buldu. Kalp masajıyla hayata döndürüp kızını hastaneye kaldırdı: O sırada 19 yaşında olan genç kadın karbon monoksit zehirlenmesi nedeniyle komaya girmişti. Önce Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne, oradan da İstanbul’da, o dönem ismi GATA olan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi.
Neslihan hastanede iki ay tedavi gördü ve annesi kızının Ankara Bilkent TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi’ne yatırılmasını istedi. Buradaki MR’ında tıpta ‘atrofi’ diye tanımlanan beyin hücrelerinin tamamına yakınının ölü olduğu görüldü. Anne Hale Kabacaoğlu’na doktorlar bu tablo karşısında “Gerekirse organ bağışı yapar mısınız?” teklifi yaptı ama anne kabul etmedi. Eşinden boşanıp mesleğine de ara veren anne adeta kızını yeniden doğurdu. Beyninde, doktorların aileye ‘organ nakli’ teklif etmesine neden olacak kadar büyük hasar olan çocuğuna Mozart’ın müziklerini dinletip kitap okudu, hikayeler anlattı. Neslihan’ın gece boyunca elleri bağlıydı çünkü yataktan düşme riski vardı.
Annenin bu çabaları aylar sonra sonuç verdi, Neslihan uyandı ama gözlerini açtığında hafızası silinmişti. Neslihan taburcu olduktan sonra annesi üç yıl boyunca altını bezledi, yemek yeme ve tuvaletini giderme gibi temel eğitimler verdi. Fitoterapi, apiterapi, hirudoterapi, bioenerji, iki kez kök hücre nakli yaptırdı.
Dahası anne Hale Kabacaoğlu kızını Brezilya, Avusturya, Güney Kore’ye de götürdü, evde eğitimlere devam etti. 23 yıl boyunca sürecek bir hatırlatma çabası da böyle sürdü.
“İlk doğurduğum çocuk normal bir çocuktu. 19 yaşına kadar normaldi. Kıyametten sonra, ben her şeyi yeni doğmuş gibi öğretirim diye düşünürken işin o kadar kolay olmadığını anladım. Çünkü normal bir insan beynine bazı şeyler öğretmek çok kolay ama bütün hatları kopmuş, kesilmiş, nöronları olmayan bir beyine bazı şeyleri öğretmek çok çok zor” diyerek anlatıyor Hale Kabacaoğlu kızıyla yaşadığı süreci. Sağlıklı bir insanın yaptığı her şeyi artık Neslihan’ın da yapabileceğini belirten Hale Kabacaoğlu, artık kızıyla muhabbet edebildiğini söylüyor.
‘Şarkının bellekte yeri yokmuş’
Neslihan’ın şarkı söylemeyi çok sevdiğini ve şarkıları unutmadığını belirten Hale Kabacaoğlu Amerika’da öğrendiklerini şöyle anlatıyor:
“Amerika’ya gidip oradaki tıp ve bilim adamlarıyla görüştüğümde bana bir Koreli çocuktan bahsetmişlerdi, dünyada yaşayan ilk vaka o diye. Egzoz gazından zehirlenmiş. O da şarkıcı olmuş. Kore’ye götürdüğümde de bana öyle dediler. Şarkının beyinde belli bir yeri yokmuş. Yani hafızada, bellekte yeri yokmuş. Dolayısıyla onu kronolojik sırayla geri çağıracak yer olmadığı için, şarkılar ölmüyormuş. Eski şarkıları da hatırlıyor, yeni kayıt da yapıyor. Şarkı hafızası böyleymiş.”
‘Hayalimiz de öldü’
En büyük endişesinin hayatını kaybetmesi durumunda Neslihan’ın tek başına kalacak olması olduğunu söyleyen Hale Kabacaoğlu kızının hayallerinden de bahsetti:
“Neslihan mühendis olacaktı. Hatta ona bir fabrika arsası almıştık. Onu yapacaktık. Yani iş kadını olacaktı. Malzeme bilgisi mühendisi olacaktı. Tabii o hayalimiz de öldü. O iş kadını olacaktı, hep hayalim oydu. Topuklu pabuçlarla yürüyecekti. Ben de torunlarıma bakacaktım. Onun çocuklarına bakacaktım. Öyle bir hayat düşlüyordum ben. Ama olmadı. Şimdi olabildiğince mutlu etmeye çalışıyorum çocuğumu.”
‘Japonya’nın yemeklerini merak ediyorum’
Hayattaki vazgeçilmezleri annesi, kahve içmek ve şarkı söylemek olan Neslihan haftada beş gün üç farklı rehabilitasyon merkezine gidiyor, el becerilerinin gelişmesi için eğitim alıyor. Sosyal hayata hazırlık için de kognitif terapi gören Neslihan’ın en büyük keyiflerinden biri yurt dışı seyahatleri. Şu ana kadar gittiği ülkeler arasında en sevdiğinin Brezilya olduğunu söyleyen Neslihan, nisan ayında Sakura Festivali için Japonya’ya gitmeye hazırlanıyor. 11 Nisan’daki doğum gününü Japonya’da kutlayacak olan Neslihan “Japonya’ya gideceğiz. Heyecanlıyım, çok güzel bir gezi olacak. Daha yeni Berlin’den geldik. Güzel geçti. Japonya’nın yemeklerini merak ediyorum” diyerek gezi hayali kuruyor heyecanla.
Annesi sayesinde hayata yeniden dönme şansı yakaladığını söyleyen Neslihan “Hayata yeniden başladım. İkinci bir Neslihan yetiştiriyoruz çünkü. Bu Neslihan güzel, şirin, tatlı. Tatlı bela. Kendimi severim. Hayattaki vazgeçilmezim annem, annemden başka kimse olamaz ki” diyor.
Neslihan’ın en büyük hayali Tarkan’la buluşmak: “Tarkan’ı çok seviyorum. Onunla beraber şarkı söylemek istiyorum.”