Türkiye’de Covid-19 salgını sebebiyle 23 Mart 2020 tarihi itibariyle bütün kademelerdeki okullar tatil edilmişti. 2020-2021 eğitim öğretim yılının tamamı uzaktan eğitim yöntemiyle tamamlandı. Özel okul öğrencileri ücretini ödedikleri okullardan sadece uzaktan eğitim yöntemiyle faydalandı. Pandeminin hız kesmesiyle birlikte yüz yüze eğitime hızla dönülse de okullardan fiziken uzak kalmak bazıları için alışkanlığa dönüştü.
Milli Eğitim Bakanlığı Açık Öğretim Ortaokulu Yönetmeliği çerçevesinde ortaokul kısmında 13 yaşın üstündeki çocuklar okuyabiliyor. Lisedeyse böyle bir şart yok. O nedenle de son yıllarda 11 ve 12’nci sınıftaki öğrencilerin sırf üniversiteye daha iyi hazırlanmak için kayıtlarını açık öğretime aldırdıkları görülüyor.
MEB’in istatistikleri incelendiğinde, açık öğretimdeki öğrenci sayısında yaşanan artış dikkat çekiyor. Buna göre 2006-2007’de açık öğretimde 566 bin 967 öğrenci okuyordu. 2021-2022’de ise sayı 1 milyon 738 bin 198’e yükseldi.
Girmek için yarışılan okullardan bile geçişler var
Konuyla ilgili Milliyet’ten Aysel Bozan Yılmaz’a konuşan Nazmi Arıkan Fen Bilimleri Eğitim Kurumları Rehberlik Koordinatörü Cihan Yeşilyurt, “Girmek için yarışılan okullardan bile geçişler var” diyerek, bazı okul müdürlerinin öğrencileri açık liseye teşvik ettiğini söyledi.
Çocuk işçi sayısında artış
Öğrencilerin açık öğretime gitmesinin nedenlerinden biri de çalışmak zorunda kalmaları. Üstelik çoğunun sigortası, güvencesi de yok. İçlerinde çalışırken yaşamlarını yitirenler oluyor. SGK verilerine göre 2011-2021 yılları arasında 18 yaş altı 120 çocuk, ölümlü iş kazalarında yaşamını yitirdi. Ayrıca 968 çocuk iş kazası geçirirken, 22 çocuk da meslek hastalığına yakalandı. TÜİK çocuk işçi sayısını 520 bin olarak açıkladı.
Açık öğretime kaçış hızla devam ederken eğitimden kopanların sayısı ise korkutucu boyutlarda. MEB’in Şubat 2023 verilerine göre örgün öğretimde(okul çatısı altında yapılan düzenli eğitim) kayıtlı 17 milyon 417 bin öğrenciden 232 bin 152’si örgün öğretimi terk etti. İlkokul, ortaokul, lise yaşındaki 280 bin çocuk ise okullara hiç kayıt olmadı. Toplam 512 bin 152 öğrenci eğitimden koptu.
‘Zorunlu eğitim çağında açık öğretim olmaz’
10Haber’e konuşan Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nden Prof. Dr. Rıfat Okçabol, açık öğretim yönteminin zorunlu eğitim çağındakiler için uygulanmaması gerektiğini, öğrencilerin hem sosyal hem de eğitim yönünden eksik kalacaklarını söyledi.
Okçabol, “Açık lisede eğitim yapılmıyor. Üniversiteye giriş sınavı ne kadar ezbere dayalı olsa da öğrencilerin örgün eğitimde başarılı olma şansları daha fazla. Dört yıl boyunca aldıkları eğitimi içselleştirme fırsatı bulabiliyorlar. Açık öğretim zaten zorunlu eğitim çağında olanlar için olmaması gereken bir yöntem. Okullar sadece sınavlara hazırlanma yeri değil. Açık lise genel olarak yoksulların gittiği bir yer ya da okula gönderilmeyen kız çocuklarının gittiği okullar. Bazı tarikat niteliğinde kuruluşların öğrencileri açık liseye kaydedip yüz yüze eğitim verdikleri de ortaya çıkmıştı. Eğitimin niteliğinden bağımsız olarak lisede yüz yüze eğitim almayan öğrencilerin sınavda da başarılı olmaları zor” değerlendirmesinde bulundu.
‘Sosyal hayata hazırlanamazlar’ uyarısı
Yüz yüze eğitimin sosyal gelişim için gerekli olduğunun altını çizen Okçabol, “Sosyal hayata hazırlanmak insanların kendi kendilerine yapabilecekleri bir şey değil. Aynı yaştaki çocukların birlikte olması, birlikte etkinlik yapması, kavga etmesi, arkadaşlık yapması… Bunlar yaşamın parçası ve sosyalleşmenin gereği. Bu imkanlar açık öğretimde yok. Hocaya kızmak yok, hocanın anlattıklarından hoşlanmak yok, anlatılan bir detaydan yeni bir alana merak salmak yok. Dolayısıyla açık öğretim zorunlu eğitim çağındaki çocukların önünü kesen bir sistem” diye konuştu.
Okçabol, 2012 yılında çıkan 4+4+4 olarak bilinen yasayla 12 yıllık eğitimin zorunlu hale geldiğini belirtti ve bu çağda açık öğretim olmaması gerektiğini yineledi. Okçabol, “Açık öğretim çocuğun sosyal gelişimine imkan vermiyor, yüz yüze eğitimdeki eğitim edinimlerini kazanmaya imkan vermiyor” dedi.
‘Liselerin içi boşaltıldı’
Üniversiteye hazırlanan öğrencilerin açık öğretime kaçışının bir sebebinin de liselerin içinin boşaltılması olduğunu vurgulayan Okçabol, “2014 yılında çıkan yasayla proje okulları uygulaması başlatıldı. Proje okulları ile Kabataş Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Kadıköy Anadolu Lisesi gibi toplumun göz bebeği olan liselere bir gecede iktidara yakın kişiler atandı. O liseler niteliğini kaybetti. Liseler niteliğini kaybedince çocuklar farklı yollar arıyorlar. Liseye girişi sınavında öğrenciler 40 sorudan ortalama 10 tanesini doğru yanıtlamıyor. Bu var olan sistemde seçme sınavına girenlerin başarısız olduğunu, eğitimin kalitesinin düştüğünü gösteriyor” dedi.