Sosyal medya hayatın içinde olmaktan çıkıp hayatın kendisi haline geldi birçok insan için. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun şubat ayında açıkladığı rapora göre sosyal medya kullanım süresi dünyada 2 saat 23 dakika iken Türkiye’de 2 saat 44 dakika oldu. Bu oldukça yüksek sosyal medya kullanımı toplumun hemen hemen her kesimine yayılmış durumda ama elbette en çok gençler arasında yaygın. Sosyal medya kullanımı bakımından dikkat çekici bir grup ise öğretmenler. Hatta içlerinde ‘fenomen’ boyutunda çok takipçisi olanlar da var. Çok takipçisi olan öğretmenlerin çektiği videolar da kimi zaman milyonlarca izleniyor. Peki bunun öğrenciye yansıması nasıl oluyor?
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi ve Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tuncay Dilci bu durumun riskli olduğunu, çünkü öğrencilerin öğretmenlerini taklit ettiğini ve kendi özel hayatlarını paylaşmayı öğrenebileceklerine işaret ediyor. Ayrıca eğitimde de otoritenin bozulacağını savunan Prof. Dr. Dilci fenomen öğretmenliğin getirdiği diğer riskleri şöyle sıralıyor:
“Kolay para kazanma, bedenini teşhir etme birtakım taciz ve suistimallerin de önünü açacaktır. Her ne kadar öğretmenle öğrenci arasında böyle bir ilişki olmasa da rol model olmuş öğretmen davranışları ve fenomenleşen ilişkiler bu bağlamda davranış doğurguları (olası sonuçları) olarak çocuklar üzerinde yeni öğrenme alanlarını kimileri fırsat gibi görürken kimi çocukların hayal dünyasında yeni imler ve imgeler oluşturarak bu çocukların gerçek dünyadan kopmasına da sebebiyet verebilir.
Bu sanal dünyada ayrı bir yaşam alanı oluşturma ve bu sanal dünyanın içerik veya sunumlarını fırsata dönüştürme gibi eğilimlere yönelirken çocuklarımız burada suistimaller, tacizler, siber zorbalıklar ve şantajlara maruz kalabilir.”