Gazeteci Barış Pehlivan hakkında 2020 yılında açılan ve 3 yıl 9 ay hapis cezası verilen dava kapsamında beşinci kez cezaevine girmişti. Son duruşmada hakim savunmayı okumayıp davayı ertelediği için yeniden cezaevine dönmek zorunda kalmıştı. Denetimli serbestlik yasasından yararlanmasına izin verilmeyen Pehlivan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a açık mektup yazdı.
Açık mektubu sosyal medya üzerinden yayımlayan Pehlivan “Şimdi 6 gün sonra yeniden duruşmam var. Savcının onca lehimde delile rağmen hapsimi istediği bu davada hâkimin de adil bir karar vereceğini maalesef düşünmüyorum” diye yazdı.
Pehlivan, Tunç’a “Bir gram suçun dahi olmadığı bir dava yüzünden özgürlüğümden mahrum bırakılan ben, hangi çeteye üye olup ne kadar para biriktirmem lazım?” sorusunu yöneltti.
Pehlivan’ın mektubu şöyle:
“Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç,
Bu size ikinci mektubum. Daha önce cezaevinden yazmıştım, şimdi cezaevi çantamı hazırlarken kaleme alıyorum. Birazdan Maltepe Açık Cezaevi’ne doğru yola koyulacağım.
Biliyor musunuz, benim küçük kızım İtalya’da yaşıyor ve onun sayesinde Avrupa’da oturma iznim var. Ben şu an Avrupa’daki dilediğim ülkeye gidebilecekken, bu topraklarda gazetecilik yapabilmek için cezaevine girmeyi tercih ediyorum. Enayilik gelebilir size, ama n’apayım tabiatım böyle!
Sayın Bakan,
UYAP’ı bilirsiniz, sizin sisteminiz… Hakkımda açılan onlarca davayı takip edebilmek için ben de kullanıyorum ve çok faydasını görüyorum. Lakin, dünkü davamda öğrendim ki, bu sistemi kullanmayan savcılar ve hakimler var.
Lütfen ‘bağımsız yargı’ diyerek sözümü kesmeyin, siz Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun da başkanısınız. Yani mesele bizzat sizi de ilgilendiriyor. Açıkçası, değişen tweet’leriyle çok daha güzel etkileşim alan muhalefet partisi temsilcilerine de yazabilirdim bu satırları, ama anladığım kadarıyla çok yoğunlar. Sağlık olsun, sosyal medyayı etkin kullanıyorlar, onlar da okumuş olurlar… Neyse, konuyu dağıtmayayım.
Şimdi Sayın Bakan…
Yargı mensupları, UYAP vs. diyordum… Dün bir duruşmam vardı. Hani, hakkımda hüküm verilmemesine rağmen denetimli serbestlik hakkımı yaktıran ve beni cezaevine attıran “hakaret” davasının duruşması…
Hayır, duruşmanın 3 saat geç başlamasını mesele etmeyeceğim. Standardım maalesef artık o kadar yüksek değil. Meselem başka. Zira savunmalar alındı, savcı duruşmada esas hakkında mütalaasını verdi (gerekçe bile sunmadan cezalandırılmamı istedi tabii ki), son sözler söylendi… Ama ne oldu biliyor musunuz?
Hâkim Bey, 8 aydır dava dosyasında yani UYAP’ta olan belgeleri (24 Şubat 2023 tarihli ifademle birlikte sunmuştuk) okumadığı için hükmünü açıklamadı!
Evet, yanlış okumadınız, dava dosyasını okumadığını iddia ettiği için… Haliyle, bu garip durum benim yeniden cezaevi çantamı hazırlamama neden oldu.
Hayır, hâkim beyin ‘ben anlamadım bu davanın hapiste olmakla ne ilgisi var’ sorusundaki ilginçliğe girmeyeceğim.
Avukatlarımın aylar önce “şu duruşma tarihini erkene alırsanız, Barış Pehlivan’ın yeniden özgürlüğüne kavuşma ihtimali daha çabuk olabilir” dilekçesini reddetmesini de hatırlatmayacağım. Hayır, geçen yaz Meclis’ten çıkan ve tecavüzcülerin bile denetimli serbestlik hakkını yükselttiğiniz, onları hemencecik özgürlüğüne kavuşturduğunuz yasayı da (Faydalanma hakkım olmasına rağmen benden esirgediğiniz geçici 10. maddenin 2. fıkrasını kastediyorum, oradan hatırlayabilirsiniz) anımsatmayacağım.
Önceki mektubumda da sormuştum, tekrarlayacağım:
Bir gram suçun dahi olmadığı bir dava yüzünden özgürlüğümden mahrum bırakılan ben, hangi çeteye üye olup ne kadar para biriktirmem lazım? Kusura bakmayın, hâkimin dava dosyasını aylardır okumadığı için ben bugün yeniden cezaevine giriyorsam, bu soruyu sormak zorundayım. Şimdi 6 gün sonra yeniden duruşmam var. Savcının onca lehimde delile rağmen hapsimi istediği bu davada hâkimin de adil bir karar vereceğini maalesef düşünmüyorum.
Neyse, çok uzattım. Ben gideyim de cezaevindeki ağır suçluları 6 yıllığına denetimli serbestliğe uğurlayayım…
Bu da geçer!”