Antalya’nın Kumluca ilçesindeki Taşlık Burnu’nda, 1936 yılından bu yana denizcilere ışık tutan Gelidonya Feneri’nin bakımını üstlenen Demir ailesinin üçüncü kuşak temsilcisi Mustafa Demir, emekli olmasına rağmen çocukluğunun geçtiği bu özel mekana sık sık giderek anılarını tazeliyor.
Türkiye kıyılarının en yüksek fenerlerinden biri olma özelliğini taşıyan ve 1936’da faaliyete geçen Gelidonya Feneri, Kumluca’nın Taşlık Burnu’nda tarihi Likya Yolu’nda bulunuyor.
Akdeniz’in kılavuz fenerlerinden Gelidonya’nın bakımı 1944’ten 2023’e kadar Demir ailesine emanetti. Fenerin bakımını yapan ailenin 3’üncü kuşak temsilcisi Mustafa Demir de 2023’te fenerin son kez “ışığını yakıp” emekliye ayrıldı.
Şimdi 49 yaşında olan Mustafa Demir, fenerin sorumluluğunu elden bıraksa da eski görev yerinin etrafındaki doğaya ve geçmişine olan sevgisi onu fenere sıkça geri getiriyor.
Ailesiyle anılarının geçtiği, 25 yıl görev yaptığı fenerin çevresinde vakit geçiren Demir, buraya gelen ziyaretçilere de Gelidonya’nın tarihinden bahsediyor. “Son fenerci” olarak anılan Demir, çocukluğunun geçtiği bu eşsiz mekanı ve anılarını tazelediği toprakları ömrünün yettiği sürece ziyaret etmek istiyor.
“Deniz feneri sorumluluğu bizde babadan oğula geçti”
Mustafa Demir, AA muhabirine, fenerin sorumluluğuna 1944’te dedesinin talip olduğunu, bu görevi babasının, ardından da 22 yaşındayken kendisinin devraldığını söyledi.
Deniz fenerinin sorumluluğunun ailesinde babadan oğula geçen bir gelenek olduğunu ifade eden Demir, “Burada annem, babam ve beş kardeş yaşadık. En küçükleri benim. Babam yıllarca ‘Herkes işini bir şekilde kurdu, burayı Mustafa’ya bırakacağım’ derdi. Bende de bir umut doğdu. Çünkü burada doğdum, burada büyüdüm. Sakin, dingin ve temiz bir hayatımız vardı. Şehir hayatını çok aramadım ama sadece bisiklete binmeyi çok istiyordum. Dağlık olduğu için binemedim.” diye konuştu.
Babasının görev teklifini severek kabul ettiğini belirten Demir, fenerde geçirdiği zamanları şöyle anlattı:
“Buraya en yakın köy 10 kilometre mesafede. Ulaşım olmadığı için annem ve babam aylık erzak almaya gittiği zaman mecburen bizi abilerimle burada bırakırlardı. Çok iyi hatırlıyorum 9 yaşındayken annem ve babam erzak almaya giderdi, tek başıma burada kalırdım. Biraz ürperirdim, bazen korkardım ama alışık olduğum yer, sonuçta evim.”
“Her toprağında anımız var”
Demir, emekli olduktan sonra turizmle ilgilenmeye başladığını, denizi çok sevdiği için hemen her gün balığa çıktığını ve serbest dalış yaptığını dile getirdi.
Fenere de uğramayı ihmal etmediğini anlatan Demir, şöyle konuştu:
“Elimden geldiğince buraya geliyorum. Şu an annem 87 yaşında. Eğer gelebilse bugün gelecek. Ama yürüme şansı olmadığı için gelemiyor. Bazen motorla çıkıyorum fenere. Çocukluğum burada geçti, bütün anılarımız burada. 80 yıla yakın burayı Demir ailesi işletiyor. Dedem, babaannem, babam, annem, kardeşlerim ve ben yani hayatımız burada geçti. Onun için her toprağında, her yerinde bir anımız var. Akşamüstü dışarıda çay içerdik. Keçilerimiz, oğlaklarımız, ağılımız vardı. Vaktimiz çok güzel geçerdi burada. O günleri unutamıyorum. Emekli olurken anahtarımı teslim ettim. Görevli arkadaşlarımız 3 ayda bir kontrole geliyor. Geldiklerinde arıyorlar. Ben de anılarımı tazelemek için fenere geliyorum, onlarla tekrar kuleye çıkıyorum. Arkadaşlarımla da geliyorum. Burada anılarımı tazelemiş oluyorum. Ömrüm yettiği sürece, gelebildiğim sürece buraya geleceğim.”
Denizcilere hizmet için var olan Gelidonya Feneri’ni yerli ve yabancı çok sayıda turistin ziyaret ettiğine dikkati çeken Demir, fenere yazı yazmamalarını rica ettiği ziyaretçilerden bölgenin çevre temizliği ve hijyeni konusunda da hassas olmalarını istedi.
