Kamuoyunda Güllü adıyla bilinen şarkıcı Gül Tut’un oğlu Tuğberk Yağız Gülter, annesi Güllü’nün şüpheli ölümünden ablası Tuğyan Ülkem Gülter’in “kasten yakınını öldürme” suçlamasıyla tutuklandığı soruşturmada şikâyetçi sıfatıyla ifade verdi. Bilgisine başvurulmak üzere adliyeye çağrılan Gülter’in ifadesi yaklaşık 5 saat sürdü.
Yalova’nın Çınarcık ilçesinde 6 katlı binanın teras katındaki evinin penceresinden 26 Eylül’de düşen annesi şarkıcı Güllü’nün (Gül Tut) ölümüyle ilgili bilgi vermek üzere Yalova Cumhuriyet Başsavcılığının daveti üzerine adliyeye gittiği öğrenilen Gülter’in ifadesi yaklaşık 5 saat sürdü.
DHA’da yer alan habere göre olay gecesi İstanbul’da olduğunu belirten Gülter “Gece saatinde beni ablam aradı, çığlık atarak ‘Yağız koş, annem düştü, annem öldü diyorlar, koş.’ dedi. Ben telefonu kapattım. Manevi babam Emrah Erkut’u aradım, beni al dedim. O bana ‘Buraya gel birlikte gidelim, sakin ol, bu haberi kimden aldın’ dedi. Sonra ‘Allah büyüktür’ dedi. Ben yanımda nişanlım Sena ile birlikte manevi babam Emrah Erkut’un evine aracımla gitmeye çalıştım, yolda kayboldum. Daha sonrasında alt katımızda oturan Murat isimli komşumuzu aradım. Olayı sordum. Annemin hayatta olup olmadığını sordum. Murat abi bana ‘Buraya gelmen lazım oğlum’ dedi. Sonra tekrar sorduğumda başın sağ olsun dedi” dedi.
‘Ben evdeki kameraları online izleyebiliyorum’
Evdeki kameraları online izleyebildiğini belirten Gülter şöyle devam etti:
“Ben evdeki kameraları online olarak izleyebiliyordum, hatta yoldayken karakol amiri beni aradı, ben görüntülerden kayıt alabildiğimi söyledim, sonrasında kamera kartlarını nereden almaları gerektiğini söyledim, hastaneye vardığımda telefonumu görevlilere verdim. Yoldayken emniyet amiri beni arayıp evde bulunan kameraların hafıza kartlarının olup olmadığını, bunları nasıl alacağını sordu, ben de kendisine tarif ettim. Hatta hastaneye gittiğim zaman olay anına ilişkin görüntüleri on line izleyip izleyemeyeceğimi sordu. Ben de kendisine telefonumu verdim. Kendisine hafıza kartlarını çıkarmadıysanız telefonumdan istediğiniz kadar geriye dönük izleyebileceklerini söyledim. Oradaki kolluk görevlisi de hafıza kartlarını çıkarmadıklarını söyledi.
Ben de kendisine vermiş olduğum telefondan nasıl izleyebileceklerini gösterip daha sonrasında ablamın yanına gittim. Ben Yalova’ya gelirken Emrah Erkut’un arabasıyla geldim. Nişanlım Sena da kendi şirket arabasıyla Emrah’ın eşiyle birlikte geldi. Emrah ağabeyim bana araba kullandırmak istemedi. Bildiğim kadarıyla evde kayıt yapabilen 5 tane kamera vardı. Ben anneme toplam 10 kamera almıştım. Bundan iki tanesini kendi evime taktım. Annemin evinde 5 tane kamera vardı. 3 tanesi de duruyordu, 1 tanesi kırılmıştı diye hatırlıyorum. 3’ü atıl olarak duruyordu, takılı değildi.”
‘Ablamın yanına gittiğimde baygındı’
Tuğyan Ülkem Gülter’in yanına gittiği sırada baygın olduğunu belirten Yağız Gülter “Ben ablamın yanına gittiğim zaman ablam baygındı, ayıldı. Bana ‘Annem yoğun bakımda dediler, hala orada olduğunu söyle’ dedi. Ben kendisine ‘Başımız sağ olsun’ dedim. Çığlık atar gibi olup tekrar bayıldı. Sonrasında ben hastaneden dışarı çıktım. Annemle Tuğyan arasında sık sık tartışma oluyordu fakat bu tartışmalar hiç fiziksel şiddete dönüşmemişti. Annem her gün alkol alırdı. Hatırladığım kadarıyla market siparişlerinde bildiğim kadarıyla 12 veya 24 tane bira siparişi verirdi. Bunları bitirdikten sonra sohbet devam ederse yine içmeye devam ederdi” dedi.
‘Sultan’ı fiziksel olarak ilk kez olay sonrası gördüm’
Sultan Nur Ulu’yu ilk kez olay günü gördüğünü ve uyuşturucu dosyası nedeniyle annesiyle tartıştığını tartışma sonucu Güllü’nün eski menajer ve asistanı Çiğdem E.’nin kendisini aradığını bu olay sebebiyle annesi Güllü ve eski asistan Çiğdem’in yakınlaştığını belirten Gülter şöyle devam etti:
“Ben annemin vefatından 1,5 ay öncesine kadar Çınarcık’a hiç gitmedim. Sultan’ı hayatımda ilk defa fiziksel olarak olaydan sonra gördüm. Sadece annemle telefonda konuşurken Sultan’ın ismi geçiyordu. Telefonda ne yaptığını sorduğum zaman ‘Ne yapalım Sultan ve ablan birlikte oturuyoruz, kendisi garibandır, annesini kaybetmiştir. Şu anda bizimle kalıyor, bundan sonra bizimle, bize emanet’ şeklinde konuşurdu. Sultan’dan o şekilde bahsederdi. Sultan’ı bu şekilde biliyorum. Çiğdem ablayı ben üniversiteye başladığım yıl olan 2018 yılının ortasından itibaren tanıyorum ya da 2019 yılının başından itibaren tanıyorum. Kendisi bizim komşumuz olur.
Hatta anneanemle Çiğdem abla tanışıyormuş. Çiğdem abla çok eski yıllardan beri bizim apartmanda oturuyormuş ama benim onunla hiç muhabbetim yoktu. Üniversiteden sonra muhabbet gerçekleştirdik. Sebebi de şudur; Ben İstanbul’dayken annem Çınarcık’taydı. Aramızda daha önce benim uyuşturucu dosyamla ilgili zannediyorum tartışma yaşanmıştı. Annem çok üzülmüş. Bu tartışma sonucunda nasıl olduysa Çiğdem abla annemi sakinleştirmeye çalışmış.
Sanırım kendi telefonundan benim numaramı annemden alarak beni aramıştı ve bana ‘Annenle tartışmışsınız, annen çok üzülüyor, anneni üzme, gelecek misin buraya’ gibi sözler söylemişti. O şekilde Çiğdem ablayla muhabbetimiz başlamıştı. Bildiğim kadarıyla Çiğdem abla ile annem benim anlattığım bu olay sonrasında yakınlaşmışlar, yedikleri içtikleri bir aradaymış, hem asistanlığını hem menajerliğini yapmaya başlamıştı, yani çok sıkı bir ilişkileri vardı. Hatta annem Fethiye’de bir dükkân kiralamıştı. Orayı Çiğdem ablayla annem birlikte işletmişlerdi. Ben Çiğdem ablayla annem arasında dostluk dışında bir ilişkinin olduğunu hiç bilmiyorum. Ablam da hiç bahsetmemişti, ben de böyle bir şeye şahit olmamıştım.
“Ablamın çevresini sevmem, herhangi bir konudan bile sık sık tartışırız”
Hatta annemin birlikte yaşadığı İlker Karaman isimli kişiyi de ben 10 yaşlarındayken annem bana ‘Dostum, en yakın arkadaşım. Senin İlker dayın’ gibi sözlerle tanıtırdı. Yani ben annemin özel ilişkileriyle pek ilgilenmezdim. İlker Bey’den önce de annem Erdoğan adında başka bir adamla birlikteydi, o zaman İstanbul’da yaşıyorduk. O zaman daha da küçüktüm ve annem bana Erdoğan’ı baba diye tanıtmıştı. O dönemden hatırladığım annemi dövmesiydi. Annemin herhangi bir lezbiyen ilişkisini duymadım, şahit olmadım. Ben de annemin hiçbir ilişkisini umursamazdım, ablamla da bu tip konuları hiç konuşmazdık, ablamla küçüklüğümden beri pek anlaşamazdık. Ablam bana göre farklıdır, daha kavgacıdır, eğlence anlayışı bile farklıdır, bir yerlere gitmeyi, eğlenmeyi, içmeyi sever, ben sevmem. Ablamın çevresini de sevmem. Herhangi bir konudan bile ablamla sık sık tartışırız.”
‘Annemin intihar ettiği söyleniyormuş, ‘Açıklama yapmalısın’ dediler, yazılı açıklamayı okudum’
Annesinin intihar ettiğine ilişkin iddiaların olduğu ve bu nedenle açıklama yapması gerektiği söylenmesi üzerine açıklama yaptığını aktaran Gülter “Ben Yalova Devlet Hastanesine gittiğimde Sultan ablamın yanındaydı ancak Sultan’ın orada olmasını ablam mı istedi yoksa kendiliğinden mi oraya geldi bilmiyorum ancak Sultan hep oradaydı. Ben sonra annemin morgda olduğunu öğrenince onun yanına geçtim. Sonra benim yanıma birileri geldi. Hatırlamıyorum bu kişileri. Bana ‘Annenin intihar ettiği söyleniyor, senin bir açıklama yapman gerekiyor’ dediler. Ben de ‘siz bir şeyler yazın’ dedim. Onlar da yazdılar, ben de bu yazıyı okudum. Video çekildi” dedi.
‘Anahtarım yoktu, eve camdan girdim, benim donuk olduğum söyleniyor, doğrudur’
Evin anahtarı olmadığını bu nedenle eve camı kırarak girdiğini aktaran Gülter, şunları söyledi:
“Benim donuk olduğum söyleniyor, doğrudur, çünkü annemin öldüğünü kabullenmekte zorlanıyorum. Sonra çevremdekiler bana taziye evi nerede olacak diye sordular. Bana vefat edenin evinde olur dediler. Ben de o yüzden öyle cevap verdim. Çınarcık’taki eve girmemiz lazımdı ama evin anahtarı bende yoktu, ablam da hiçbir şey almadan evden çıkmış. O haliyle hastaneydi. Polisler de olay yeri incelemeden sonra kapıyı çekip gitmişler. Onlarda da anahtar yoktu. Hatta bu şifreli kapıyı yapan firmayı aradım ancak ulaşamayınca Instagram’dan mesaj attım.
Sonuç itibarıyla adamlara ulaşamadığım için ben de eve girebilmek adına komşumuz Seval teyzenin terasından girebileceğimi düşündüm. Çilingire de haber veremedim çünkü bu kapı normal bir kapı değildi, şifreli bir kapıydı, kapıyı komple çıkarmaları gerekiyordu sanırım. Seval teyzenin kapısını çaldım. Hava aydınlıktı, güneş doğmuştu, erken bir saatti. Seval teyzeye durumu anlattım. Terastan bizim evden girmeyi deneyeceğim dedim. O da izin verdi. Benim yanımda çanta vs yoktu sadece üzerimde siyah bir montum vardı. Bizim cam çift camlıydı, ilk yumruğumda birinci katmanı kırıldı. Cam kesikleri olunca montumu çıkarıp montumla vurdum. O da olmayınca Seval teyzenin saksının içinden bir taş alıp o şekilde camı kırdım ve içeri girdim.
“İçeri girer girmez sokak kapısını açtım, kapının önünde Yusuf, Dilek Abla vardı”
İçeri girer girmez sokak kapısını açtım çünkü kapının önünde Yusuf, Dilek abla, Emrah ağabey, hatırlamadığım birileri daha vardı. Onlar ben kapıyı açınca içeri girdiler. Olayın gerçekleştiği Tuğyan’ın odasına baktım ama içeriye tam girmedim. Kapısını kapattım. Sonra mutfağa geçtim. Salonda annemin sehpada şarap bardağı vardı. Yarıya kadar şarap doluydu. Şu an başka bir şey olup olmadığını hatırlamıyorum. Küllük vardı, tepside meze gibi şeyler vardı. Hatta şarap bardağını alıp mutfağa götürdüm. Hatta Sena’ya bu içkileri kaldırın, evde dua okunacak, Karmen’in odasına koyun vs dedim. Annemin odasına da yine kapıdan bakıp kapısını çekmiştim.”
‘Evden ziynet eşyası almadım, çantanın içinde annemin banka hesap cüzdanları, telif haklarına ilişkin evrak vardı’
Evden herhangi bir ziynet eşyası almadığını anlatan Gülter, şöyle devam etti:
“Annemin odasında küçük bir kasa vardır. Fakat bu kasanın kolu ve kilidi bozuk olduğu için annem orada para veya altın gibi şeyler saklamazdı. Zaten aldığı bilezikleri de her zaman kolunda taşırdı. Ben annemin kasasının içindeki yeşil sırt çantasını aldım. Bu çanta hala benim evindedir. Bu çantanın içinde ananemin kesilmiş saçı, annemin banka hesap cüzdanları, kağıtlar, annemin yazdığı şarkı sözleri ve telif haklarına ilişkin evraklar, annemin eski evlilik cüzdanı vardı. Annemin babamın sattırdığı eski arsaların tapusu vardı. Yine annemin oturduğu evle ilgili satış belgesi veya vekaletname gibi kağıtlar vardı. Sırt çantasını alıp evime getirdim, öylece de duruyor. Annemin evinde altın yoktu. Söylediğim gibi hepsini kolunda taşırdı. Söylediğim gibi 250 TL vardı, o da annemin çantasının içindeydi. Onu da almadım. Başka da maddi hiçbir şey almadım.”
“‘Hadi görüşürüz’ cümlesinin net olarak kime ait olduğunu belirtemiyorum, ‘Atacağım camdan’ı Tuğyan söylüyor”
Ev içi güvenlik kamera görüntüsünde olaydan saniyeler önce ‘Hadi görüşürüz’ ifadesi sorulan Gülter, şunları söyledi:
“Annemin Tuğyan’ın odasına girdikten sonraki ses kayıtlarını ben internet üzerinden dinledim. Orada ‘Hadi görüşürüz.’ sözcüğünü söyleyen kişinin annem olduğunu düşünüyorum ama çok da emin değilim. Çünkü ben bunu uzun süre önce bir kere dinlemiştim. Olayın olduğu ilk zamanlardı. Annem deyip geçtim. Son zamanlarda tekrar dinlemedim, uzun uzun muhakeme yapmadım. ‘Herkes tamam mı? O ne lan? Valla şahane bak. Bak, manyaklara bak. Gel, gel. Kız gelsene buraya. Kız gel.’ şeklindeki sözler anneme aittir. Bazı sesleri tam olarak duyamasam da annemin söylediği kelimeler var ama müzik ve oynama sesinden net olarak duyamıyorum.
Sizin ‘Bırak beni’ olarak duyduğunuz ses de anneme ait. Sultan’ın ‘Ben oynamayı bilmiyorum ki’ sesi Sultan’a ait. Videoda dinlediğim ‘Atacağım camdan, atlayacak mısın camdan’ kelimelerini de ablam Tuğyan söylüyor. Yine dinlediğim ses kaydında ‘Gerek var mı?’ ya da ‘Kelebek var mı?’ şeklinde duyduğum sözleri ablam söylüyor. ‘Gel bakalım’ diye anladığım sözü de ablam söylüyor. Videonun sonundaki ‘Hadi görüşürüz’ kelimelerini bir annemin sesine, bir Tuğyan sesine benzetiyorum. O konuda net bir şey söyleyemiyorum. Ben annemin bu ses kaydında dinleyip kesin olarak anneme ait olduğunu düşündüğüm sesleri söyledim. Ama en sondaki ‘hadi görüşürüz’ cümlesinin net olarak kime ait olduğunu belirtemiyorum.”
‘Malkata müziğini açıp birkaç figür yaptırırdık’
Annesi sahnedeyken kendini kaybedecek gibi olduğunda malkata müziğini açarak birkaç figür yaptırdıklarını belirten Gülter, “Annem pazara çıkacaksa, sinemaya gidecekse içmez, sahnede içer. Hatta bir seferinde sahneden inerken merdivene takılıp kolunu çatlatmıştı. Bazen annem sahneden inerken kendini kaybedecek gibi olur. O zaman biz malkata müziğini açıp anneme birkaç figür yaptıktan sonra ben omuzuma alıp, ‘hadi sen sahneden inmeyeceksin, ben indireyim’ deyip annemi sahneden indirdiğim olmuştur. Annem kolunu çatlattığında ben yanında yoktum.
Annem camlardan her zaman korkar, hatta temizlikçi kadına bile ‘Aman dikkat et, ben görmeyeyim, ben çıktıktan sonra sen cama çık’ der. Görmeye dayanamaz, hiç kimseyi cama yaklaştırmaz. Çünkü eskiden annem camın üstüne düşmüş ve kolu kesilmiş, o günden beri camdan ve yüksekten hep korkar. Bir kaza olmasından hep endişe eder. Kendisi de açık camdan ürker. Kolay kolay yaklaşmaz ancak kapatmak ya da perdeyi çekmek için vs zorunlu durumlarda yaklaşır.”
“O gece annem camı kapatmak istemiş olabilir”
Gülter, annesinin o gece cam kenarında olmasının üç sebebi olabileceğini belirterek şöyle konuştu:
“Annemin o gün cam açık olmasına rağmen camın orada bulunmasının ancak 3 sebebi olabilir. Bunlardan birincisi açık olan camı kapatmak için olabilir. Çünkü dediğim gibi açık camdan korkardı, camı kapatmak istemiş olabilir. İkinci sebep belki gerçekten söylediği gibi kelebek gibi bir küçük böcek tarzı bir şey vardı, onu öldürmemek için camdan alıp atmak istemiş olabilir. Üçüncü sebep onu birinin cama bir şekilde götürmüş olmasıdır. Çünkü annem kesinlikle kendisi hiçbir sebep yokken o dar açık camın olduğu yere geçmez, oynamak isterse geniş alana geçmek ister. Benim ablam odada sürekli sigara içer. O yüzden cam sürekli açıktır.
Annem sigara kokusunu sevmediği için genelde de ablama ‘Yine sigara kokutmuşsun odayı, camı aç’ gibi şeyler söylerdi. Tuğyan’ın odasındaki Tuğyan’ın yatağı bir hafta önce aslında cama paralelmiş. Sonra yatağı cama dikey olarak koymuşlar. O olay anında olduğu gibi. Benim tahminim ablam deli yatar diye annem düşünüp yatağın o şekilde değiştirilmesini istemiştir. Annem yatağın o şekilde olmasına izin vermez.”
‘Annem Kervan’dan nefret ederdi’
Ablasının eski nişanlısından annesinin nefret ettiğini belirten Gülter, şöyle devam etti:
“Annem Kervan’dan nefret ederdi. Birkaç sebebi vardır. İlk sebebi Tuğyan’dır. Tuğyan hayatındaki erkek için etrafını siler. Herkesi karşısına alır. Kervan’la annem ilk tanıştıklarında araları iyiydi. Sonrasında bir şey oluyor. Annem bir gün sahnedeyken Kervan’ın amcası annemle tanışmak için en ön masaya gitmiş. Sahne kültüründe şöyle bir şey vardır; en ön masada oturan kişi paraları sayarak yeri attığı zaman o para sanatçı ve saz ekibine verilir. Yine böyle bir sahne esnasında Kervan’ın amcası en önde oturmuş para saçmış. Annem de bu esnada Kervan’ın amcasının yanına gidip ‘Hadi ver bakalım paran bittiyse pos makinası getirin’ demiş. Bu olay nedeniyle Kervan ile ablam Tuğyan ,tartışmış. Hatta sonrasında Tuğyan arabanın içinden Kervan’la konuşurken annem Kervan’ın Tuğyan’a zarar verdiğini düşünerek Kervan’a ve arabasına zarar vermiş, arabanın plakasını bile hatırlıyordu. Sonrasında Kervan, Tuğyan’a ‘Annen seni para karşılığında sattı’ demişti. Ben üçü ile de görüşüp bu durumu düzelttim. Hatta ablam Tuğyan’a çekmiş olduğu mesajlarda mevcuttur.
“Ablam cama çıkıp anneme ‘Sen beni öldürdün, sen beni rezil ettin’ demişti”
Bu olay sonrasında ablam pencereye çıkıp kendisini atmaya çalışmıştı. İntihar meselesi de budur. Ben daha öncesinde tarihini tam hatırlamadığım dönem ablamın Kervan’dan ikiz çocuğa hamile olduğunu annemden duymuştum. Ablam çocukları düşürdü mü yoksa hastanede aldırdı mı bilmiyorum ama hamilelik sürecini annemden bu şekilde duymuştum. Ablam Kervan’ı seviyordu. Ablamın intihar etme olayında ablam cama çıkıp anneme ‘Sen beni öldürdün, sen beni rezil ettin’ dedi.”
“Ablam, Kervan için annemi öldürebilir, ablam mesajları Bircan’a net olarak atmış”
Alasının eski nişanlısı için annesini öldürebileceğini düşündüğünü belirten Gülter, şöyle devam etti:
“Ablam hayatındaki erkek için etrafını siler. Ablam Kervan’ı çok seviyordu. Annem Kervan’ın evli olması ve amcasıyla yaşadığı diyalog nedeniyle araları bozuktu. Tuğyan, Kervan için her şeyi yapabilir. Onun uğruna yapamayacağı şey yoktur. Daha doğrusu yaşadığı tüm ilişkilerde bu modda olur. Karşısındaki erkek için her şeyi yapabilir. Vebal almak istemiyorum ama Kervan için annemi öldürebilir. Çünkü ablam ilişki konusunda zayıf karakterli biridir. Kervan için her şeyi yapabilir. Daha önceki ilişkilerinde de böyleydi. Ablamla Bircan arasındaki ben ilk kez televizyondan öğrendim. Fakat ablamın Bircan’a yazdığı söylenen mesajları okuduğumda bunlar ablamın cümlesidir dedim. Bence net olarak ablam bu mesajları Bircan’a net olarak atmış.”
‘Annemi düşerken görüp görmediğini sorduğumda elbisesini gördüğünü söylemişti’
Ablasına annesinin camdan düşüşünü görüp görmediğini sorduğunu söyleyen Gülter, şunları söyledi:
“Ben Tuğyan’a bu olaydan sonra kendisine annemi düşerken görüp görmediğini sorduğumda, bana annemin camdan düşerken ayağını ya da elbisesinin bir kısmını gördüğünü söylemişti. Bunu bana olayın olmasından sonra ilk haftalarda söylemişti. Ben annemi düşerken görüp görmediğini sordum. O da bana ‘Yağız hatırlamıyorum. Ya elbisesini ya ayağını gördüm’ demişti. Ben Tuğyan’a olayın detaylarını sormadım. Annem camın oraya nasıl geçti, Sultan neredeydi, ya da Tuğyan nerede duruyordu, olay günü neler oldu gibi detaylar sormadım. Sadece annemi düşerken görüp görmediğini sormuştum. Bir de en son çalan şarkı ‘Annemin sahneden iniş şarkısı değil mi?’ diye sordum. O da ‘Evet, malkata’ dedi.
“Malkata açık olduğu için o odaya gitti diye düşünüyorum”
Malkatayı nasıl çaldıklarını, kimin istediğini Tuğyan’a sormamıştım. Ancak 2-3 gün önce ben Çiğdem ablaya ‘Ablam bu malkatayı başka günlerde dinler miydi, olay anında niye Malkatayı açmışlar’ gibi kuşkumu giderecek sorular sormuştum. Çiğdem de bana ablamın da bu şarkıyı ara ara dinlediğini söyledi. Annem Malkatayı çok severdi. Malkata açık olduğu için o odaya gitti diye düşünüyorum. Çünkü Malkata şarkısına dayanamazdı. Annemin Malkatayı sevdiğini, bu şarkıya dayanamadığını herkes bilir. Zaten annem oynama seslerini de duymuş olabilir. Odaya gitme sebebi bu olabilir.”
‘Sultan, annem ölmeden 2-3 gün önce uyuşturucu kullandığını söyledi bana’
Sultan Nur Ulu’nun olaydan 2-3 gün önce uyuşturucu kullandığını kendisine söylediğini belirten Gülter, “Ben Sultan ile olayın olduğu gün, cenaze günü, taziye günü görüşmüştüm ve o zaman Sultan’a da olayla ilgili hiçbir şey sormadım. Sadece daha önce Sultan ile yüz yüze konuşmadığımız için başına gelen kazayı ve annesini sordum. Yine o günlerde uyuşturucu testi için saç verme konuları konuşuldu. Sultan saç vermekten korkuyordu çünkü uyuşturucuyu kullanıyormuş. En son annem ölmeden 2 veya 3 gün önce uyuşturucu kullandığını söyledi bana. Bu sebeple bunun saç testinde çıkıp çıkmayacağından endişeliydi.” dedi.
‘Ablam çok yalan söyleyen biridir’
Ablasının yalan söyleyen biri olduğunu belirten Gülter, “Şunu da söyleyeyim annemden de net olarak biliyorum Tuğyan geçmişinde uyuşturucu kullanmıştır. Annemin de uyuşturucuyu bıraktırmak için çok uğraştığını biliyorum. Tuğyan kendi beyanına göre bu uyuşturucuyu 5-7 sene önce bırakmış, ondan sonra hiç içmediğini söylüyor. Ancak ben şunu da söylemek durumundayım. Ablam çok yalan söyleyen biridir, 10 lafından biri yalandır. Çok yalan söyleyen biridir. Ben Tuğyan’ın Sultan’ı hiç yanından ayırmadığını fark ettim fakat bu ablamın genel huyudur. Yani ablam biriyle arkadaş olunca onu yanından hiç ayırmaz. İlişkilerinde de öyledir” dedi.
‘Ablamın üzüntüsünü görünce aklıma böyle bir şey gelmedi’
Ablasının üzüntüsü üzerine şüphelerinin sık olmadığını aktaran Gülter, şöyle devam etti:
“Aslında benim bu süreçte şüphem oluşmuştur. Benim şüphelerim oluşup kayboluyordu. Ablamın ya da Sultan’ın böyle bir şey yapacağını düşünmedim. Çünkü videoları izlediğimde ablam çok bağırıyordu, ablam olaydan sonra çok üzgündü, sürekli çığlık atıyordu, onun o üzüntüsünü görünce aklıma böyle bir şey yapabileceği gelmedi. Ancak ablamın kişiliği yukarıda belirttiğim gibi yalancılık vardır, menfaati çok sever, ilişkisi için yapamayacağı şey yoktur. Ablam ile ara ara Kervan sebebiyle kavga ederdi. Sinirli, agresif ve kavgacı bir yapısı vardır.
“Yapmışsa da şikâyetçiyim, çıkarlarsa benimle karşılaşacaklar”
Şimdi tüm olayları, Sultan’ın verdiği itiraf ifadesini düşününce aklım almıyor, ablamın böyle bir şey yapacağına inanmak istemiyorum. Bunların gerçek olmadığına inanmak istiyorum. Yapmışsa da şikayetçiyim. Eğer annem bir cinayet sebebiyle vefat etmişse, yapan, düşünen, olaya karışan herkesten şikayetçiyim. Böyle bir şey yoksa kendini inşallah kanıtlar. Böyle bir şey varsa ömürlerinin sonuna kadar yatsınlar. Her şeyden önce çıkarlarsa benimle karşılaşacaklar.”
‘Tutuklandıktan sonra ilk kez göreceğim’
Ablasını tutuklandıktan sonra ilk kez önümüzdeki günlerde göreceğini ve görüşmede kararsız olduğunu aktaran Gülter, “Ben ablamı tutuklandıktan sonra ilk kez bu hafta göreceğim ama hâlâ gidip göreyim mi görmeyeyim mi karar veremedim. Onunla görüşmeye hazır olup olmadığımı bilmiyorum, eğer karar verirsem görüşeceğiz.” dedi.
“Tuğyan’a ‘Bu Gürcistan muhabbetlerine ne, niye kaçmayı planlıyorsun’ diye sordum, ses kayıtlarının kesilip biçildiğini söyledi”
Gerçeklerin ortaya çıkmasını istediğini aktaran Gülter şunları söyledi:
“Gerçek nedir hâlâ da bilemiyorum ancak gerçeğin ortaya çıkmasını istiyorum. Tuğyan olaydan sonra bana annemi ittim diye bir şey söylemedi, zaten böyle bir şey de konuşmadık hatta onu cezaevine perşembe günü gidersem böyle bir soruyu sorup sormayacağımı da bilmiyorum. Vereceği cevaptan korkuyorum, inşallah böyle bir şey yapmamıştır diye ümit ediyorum.
Benim onların kaçma planları ile ilgili bir bilgim yoktur. Hatta kaçmayla ilgili ses kaydı medyaya düşünce ben de Tuğyan’a WhatsApp’tan, ‘Biraz önce öğrendim, bu Gürcistan, Fransa muhabbetleri ne, hayırdır, nereye kaçmayı planlıyorsun, niye?’ diye yazdım. O da bana bir şey yazmadı, sonra ben onu aradım, kızdım, o da bana böyle bir kaçma planının olmadığını, ses kayıtlarının kesilip biçildiğini öyle servis edildiğini söyledi, ben de aslı varsa sen ver dedim. Ben size her konuda gerçeğin ortaya çıkması için yardımcı olmaya hazırım o yüzden benim telefonumu da inceleyebilirsiniz.”
