Akademisyen Yazar Necip Hablemitoğlu suikastı davasında Hablemitoğlu Ailesi’nin avukatı Ersan Barkın, “Son taleplerimdir.” diyerek AYM Üyesi İrfan Fidan, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Calışkan ile FETÖ’nün eski emniyet imamı Kemalettin Özdemir’in tanık olarak dinlenmesini isterken, merhum Hablemitoğlu’nun katledilmeden iki gün öncesine ait HTS kayıtlarının çıkarılarak kimlerle görüştüğünün belirlenmesini de istedi. Bu arada Savcı Zafer Ergün, Hablemitoğlu’nun Eskişehir’deki konferans görüntülerinin Adli Emanet’te bulunduğunu açıkladı.
Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dünkü son celsesinde sanıklar ve avukatların tanık beyanları, gelen belgelere diyecekleri ve talepleri alındı.
Gazeteci Müyesser Yıldız’ın haberine göre; Tutuklu sanık Nuri Gökhan Bozkır, tutuksuz sanıklar Leven Göktaş, Tarkan Mumcuğlu, Fikret Emek, Mehmet Narin ile Aydın Köstem’in salonda hazır bulunduğu, başka suçtan hükümlü Enver Altaylı’nın ise cezaevinden SEGBİS’le bağlandıği duruşmada ilk sözü alan Hablemitoğlu Ailesi’nin Avukatı Ersan Barkın, Hablemitoğlu’nun daha 1998’de Gülen hareketinin nereye evrileceğini, ölümü halinde varislerinin kim olacağını yazdığını, Türkiye’nin ise bunları 15 Temmuz’da yaşayarak ôgrendiğini vurguladı.
Hablemitoğlu suikastının farklı farklı mecralarda, örneğin Ergenekon’da kullanıldığının, 15 Temmuz’dan sonra ise bambaşka bir hal aldığının altını çizen Av. Barkın şöyle devam etti:
“Biz tarihe tanıklık için buradayız, bizim açımızdan temel konsantrasyon verilecek karar değildir. Bu dava Necip Hablemitoğlu’nun politik ve akademik kimliğine sahip çıkılınca sona erecektir. Kimi ifadelerin geri çekilmesi, işkence iddiaları, mahkemenin ilk heyetinden kimsenin kalmaması, Savcı’nın gidip iddianame savcısının kürsüye çıkması, tüm sanıkların tahliye edilmesi; ki, eğer firari değil burada olsa, herhalde Fetullah Gülen de tahliye edilirdi. Tüm bunları yaşadık.”
Av. Barkın, dinlenmesini istedikleri tanıkların niye dinlenmediğini bilmediğini kaydederken de son kez olarak FETÖ’nün eski emniyet imamı Kemalettin Özdemir, AYM Üyesi İrfan Fidan ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Calışkan’ın dinlenmesini istediğini bildirip, “Kişilerin sıfatları tanıklık hakkından mahrum etmiyor ki.” dedi.
Av. Barkın, dinlenemeyen tanıklardan Halil Şıvgın için de şunları söyledi:
“Sağlık raporunun tetkikini talep edecektim. En kritik tanık, bununla kuyuya indik. Vatan, millet kavramlarını ağzından düşürmeyen birisinin böyle bir davada tanıklıktan imtina etmesi düşünülemez. İnsanlar sedyeyle tanıklığa geliyor.”
Gazeteci Abdurrahman Şimsek’in Ukrayna’da Nuri Gökhan Bozkır’la yaptığı röportajın kameramanının dinlenmesıni isterken, “Sabah gazetesi yargılamalar başladıktan sonra davaya ilgisıni kaybetti. Gecmişteki bazı haberleri o yüzden bulamıyorlar.” diyen Av. Barkın, son olarak gazeteci Yasemın Güneri’nin, “Hablemitoğlu öldürülmeden bir gün önce özel bir görüşmeden geldiğinde ‘MİT Müsteşarı oluyorum.’ dedi.” şeklindeki iddiasının açıklığa kavuşturulması amacıyla Hablemitoğlu’nun 17-18 Aralık tarihlerine ait HTS baz kaydının ve kimlerle görüştüğünün raporlanması talebinde bulundu.
Kayıp görüntüler adli emanetten çıktı
Av. Barkın’ın beyanlarından sonra Savcı Zafer Ergün, mütalaasını vermek için adli emanetten bazı şeylere bakması gerektiği gerekçesiyle duruşmaya ara verilmesini istedi. Verilen aradan sonra Savcı Ergün, Hablemitoğlu’nun Eskişehir’deki konferans görüntülerinin adli emanette bulunduğunu açıkladı.
Savcı Ergün, mütalaasında Tarkan Mumcunğlu ve eşi ile Fikret Emek’in telefonlarına ilişkin kovuşturmayı genişletmeye yönelik taleplerde bulunurken, Av. Barkın’ın istedikleri dahil dinlenmeyen tanıkların dinlenmesi ve Nuri Gökhan Bozkır’ın tutukluluk hali, diğer sanıkların adli kontrolünün devamı yönünde görüş bildirdi.
Sanıklardan Levent Göktaş, Abdurrahman Şimşek’ın iddialarını yalanlayıp olaydan önce Enver Altaylı ve Mustafa Özcan’ı kesinlikle tanımadığını söylerken aksi ispat edilirse tüm suçlamaları kabul edeceğini belirtti. Nuri Gökhan Bozkır Ukrayna’ya giderken onun vekaletli avukatı olduğunu ama bu konuda hiçbir telkinde bulunmadığını kaydeden Göktaş, MİT Müsteşarı olmak için çalıştığı iddiası ıçin de “abesle iştigal” deyip, gerekirse 2002’de kendisine MİT Müsteşarlığı teklif edilip edilmediğinin Cumhurbaşkanlığına sorulmasını istedi.
Enver Altaylı da Abdurrahman Şimşek için, “Ben ve ailemle ilgili yüzlerce yalan haber yaptı. Yalan, yalan, yalan.” ifadelerini kullanırken Fikret Emek, “Savcı’nın benimle ilgili taleplerine ben de katılıyorum. Eskişehir görüntüleri önemlidir, aklanmamızı sağlayacaktır.” dedi.
Tarkan Mumcuoğlu da şunları söyledi:
“Abdurrahman Şimşek ve Zihni Çakır’ın zanna, off-the-record’a dayalı beyanlarının amacı ve kaynağı bellidir. Ben baştan beri heyete off-the-record bilgilerle değil belgeler ve tanıklarla savunma yaptım. Abdurrahman Şimşek’in hakkımda yeniden yaratmaya çalıştığı tüm algıları reddediyorum.”
Sanıklardan Mehmet Narin 2019’dan beri mağdur olduğunu, haksızlığa uğradığını anlatıp adli kontrol uygulamasının kaldırılmasını istedi. Aydın Köstem de şöyle konuştu:
“Bu davada yerim iki kişiyi tanıştırmak olarak yansıdı iddianameye. Bunun da doğru olmadığı ortaya çıktı. Gözaltındayken polislerin telkiniyle ama baskı değil, ‘Evet, Enver Altaylı ile Levent Göktaş’ı tanıştırmış olabilirim.’ dedim. Hatta polisler, ‘Bir kadeh bir şey ikram edelim.’ dediler, kabul etmedim. Ama sonuçta bu iki kişiyi tanıştırmadığım ortaya çıktı.”
‘Bana yapılan Şemdin Sakık’a yapılmadı’
Sözlerine heyetteki kadın üyeler ve salondaki kadınların kadınlar gününü kutlayıp, “İyi ki varsınız, saygılar sunarım.” diye başlayan Nuri Gökhan Bozkır ise MİT’te işkence gördüğü iddiasını tekrarlarken ağlamaklı şekilde şunları söyledi:
“PKK’lı Şemdin Sakık’ı getiren ekipteydim. Devlet ona yapmadığını bana yaptı. Bunun vebalini ödeyemezler.”
Abdurrahman Şimsek’in iddialarının yalan olduğunu ıspatlayacağını, bunun için Ukrayna istihbaratından ses kayıtarını almak içın girişim başlattığını belirten Bozkır, “Keşke Savcı Toygun Atilla gibi Abdurrahman Şimşek’i de benimle görüşmesinden döner dönmez sorguya alsaydı.” dedi.
‘İrfan Fidan’a gizli tanığı ben buldum’
İstanbul TEM’e ifadeye gittiğinde İrfan Fidan ve Mustafa Çalıskan’ın huzuruna çıktığını, MİT Tırları davasında Fidan’a gizli tanık olarak Ahmet Güneş Yasin’i kendisinin bulduğunu öne süren Bozkır, bu davadan kaçmadığını da belirterek tahliyesini istedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sanık avukatlarının beyanları alındı. Av. Lütfü Top, Savcı’nın iddianamede yer verilen hususlarda tekrar tekrar sağa sola yazı yazılmasını istemesinin davayı uzattığını belirterek, “5 yıl soruşturma yaparken bunları araştırmamış mı?” dedi. Av. Top, Abdurrahman Şimşek’in, kendilerini katile götürecek en önemli delil olan boş kovanların bir süre Adli Emanette kaybolduğunu söylediğini hatırlatıp bunun doğru olup olmadığının ve kovanlarda neden parmak izi incelemesi yapılmadığının sorulmasını, ayrıca suikast saatinde devriye görevi yapan iki ABD Büyükelçiliği güvenlik görevlisinin dinlenmesini istedi.
Levent Göktaş’ın avukatı Ali Soykan da şunları söyledi:
“Katılan tarafla ortak noktada buluşuyoruz. Biz de onların talepleriyle aynı şeyi istiyoruz. Bunun sebebi iddianamedeki eksiklikler, yanlışlardır. Eskişehir konferans görüntülerini Adli Emanete 2018’de kaydedildiğini bizzat Savcı söyledi. Yani bizzat kendisi kaydettirmiş. Ama yine kendisi, bu görüntülerin Emniyetten getirtilmesini istedi. Emniyet önce ‘Savcılıktan isteyin.’ dedi, sonra bu görüntülerin 15 Temmuz’da sele kapıldığını bildirdi.”
“2018’de kayıt yapıldığına göre, demek ki 2016’da sele kapılmış olamaz. Demek ki, dosya Emniyette bır klik tarafından manipüle ediliyor. Yalan beyanda bulunan bu görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulsun.”
“Burada 3.5 saat Abdurrahman Şimşek’in hıikaye ve yalanlarını dinledik. Haber kaynaklarını açıklamazken açıkça Savcı Necip Cem İşçimen’in adını verdi. Siz de Savcı da itiraz etmedi. Necip Bey ne yapar, bilemem; ama bu, Şimşek’in beyanlarının kasıtlı olduğunu gösteriyor.”
“Bu iddianamenin muteber tanığı Zihni Çakır ise kıblesi, nereye secde ettiği belli olmayan birisi. Savcı Bey’in Bylock kaydı olduğunu söyledi, ama Savcı değil ben itiraz ettim. Bu konu aydınlansın, HSK’ya sorulsun, Savcı zan altında kalmasın. Zihni Çakır’ın da yalan söyledıği ortaya çıksın.”
Av. Ali Soykan’ın, tanık Av. Hüseyin Buzoğlu’nun Savcı’ya, “Bu iş Recep Tayyip Erdoğan’a kadar giderse siz de gidecek misiniz?” diye sorduğunu, Savcı’nın, “Giderim.” karşılığını verdiğini anlatıp, “Ama gitmedi.” demesi de dikkat çekti.
Tarkan Mumcuoğlu’nun avukatı Eren Turan da Zihni Çakır’ın hedef gösterdiği kişilerin suçluluğunu ispatlamaya yönelik bir soruşturmanın yürütüldüğünü belirterek Savcı Zafer Ergün’ün soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiğini, bunu Zihni Çakır’ın da ikrar ettiğini vurguladı. Av. Turan, “Benzeri bir faaliyeti Abdurrahman Şimşek’in de yürttüğünü, FETÖ döneminde olduğu gibi bu dönemde de bilgilendirildiğini anlıyoruz.” dedi.
Nuri Gökhan Bozkır’ın avukatı Hacer Ural, Zihni Çakır ve Abdurrahman Şimşek için “İddianameleri onlar yazıyor, mahkemeler yargılamaları yapıyor.” dendiğini, bunu da Ergenekon ve bu dosyada gördüklerini söyleyip Abdurrahman Şimşek’in Bozkır’la görüşmek üzere Ukrayna’ya görevli olarak bir delil yaratılmak, bilgi almak amacıyla gönderildiğini öne sürdü.
Av. Ural savunmasını şöyle tamamlandı:
“Bu dosyada Hablemitoğlu Ailesi müdahil gözüküyor. Gerçekte bu dosyada Hablemitoğlu Ailesi, Zihni Çakır ve Abdurrahman Şimşek’le bırlikte üç müdahil var. Ben de tarihe şu notu düşeyim; eğer TSK Sauna kumpasında Bozkır’ın arkasında dursa, onu feda etmese Türkiye’nın kaderi değişecek, başına gelen bu olayların birçoğu yaşanmayacaktı.”
Bozkır’ın diğer avukatı Mehmet Şerif Felekoğlu ise müvekkilini en fazla yönlendiren kişinin Zihni Çakır olduğunu belirtti. Av. Felekoğlu, Bozkır’a işkence yapıldığını, bu nedenle ilk iki ifadesinin hem kendisi hem de diğer sanıklar açısından delil olarak kabul edilmemesi gerektiğini söyledi.
Avukatlarından Emrah Yücel ise Nuri Gökhan Bozkır için, “Pamuklara saralım. Ölürse bu dava bitmez. Ona bir şey olursa vebali bu salondaki hepimizin üzerinde olur” dedi.