İstanbul’un incisi Boğaziçi’nin her noktası güzel ve son derece değerli, o yüzden belli bir yeri için ‘Boğaz’ın en güzel yeri’ demek çok mümkün değil ama böyle bir şey söylenecek olsa herhalde ilk sıralarda Boğaz’ın Anadolu kıyılarındaki minik semt Vaniköy’ün hemen Boğaz’a bakan sırtlarındaki korunun ortasında kalan, ağaçlar arasında neredeyse görünmez haldeki binaları en üst sıralara yazmak gerek.
Bu koru ve aslında buradaki iki bina yakın zamana kadar korkunç bir üne sahipti. Burayı Adnan Hoca adıyla bilinen Adnan Oktar Tarikati kiralamıştı ve burası tarikatin suç merkeziydi. Yani Adnan Oktar ve arkadaşlarının binlerce yıl hapis cezası almasına neden olan suçların en fecileri burada işlenmişti. Yaşı küçük kızlara tecavüzler, tehditler, şantaj amaçlı kamera kayıtları vs.
Adnan Oktar ve tarikatinin diğer suçlarıyla kıyaslanınca küçük kalıyor belki ama burada ciddi imar suçları da işlenmiş, o iki mütevazı bina büyüdükçe büyümüş, ormanlık alan içinde çok sayıda kaçak inşaat yapılmıştı.
Adnan Oktar tarikatine polis baskını da bu binada yapılmıştı. Onların hapse girmesinin ardından binalar öylece kalmış, İstanbul Büyükşehir Belediyesi gelip oradaki kaçak yapıları yıkmıştı. Sonrasında burası bir sessizliğe gömüldü.
Ancak bu sessizlik kısa süre önce sona erdi. Dikkat edenler hemen gördü, önce ormandan ötürü görülmesi zaten çok zor olan bu binaların etrafına tam da ağaçların renginde dev branda çekildi, ardından da brandanın arkasında inşaat başladı.
İddia büyüktü: Bu binaları Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonrası Batılı ülkelerin yaptırım uyguladığı Rusya kökenli zenginler listesinde bir numarada yer alan, Chelsea kulübünün eski sahibi ve savaşta birlikte Londra’dan ayrılıp zamanını Moskova-İstanbul-Tel Aviv arasında geçirmeye başlayan Roman Abramoviç satın almıştı.
Abramoviç’in İstanbul’da kendine ev aradığı bilinmeyen bir şey değil. Daha önce Boğazdaki kimi yalıları kiralamakla ilgilendi ama olmadı. Sonra bu haberler kesildi, yerine Vaniköy sırtlarındaki koru içindeki o binalar hazırlanmaya başladı.
Abramoviç’in yaptırımlardan kaçırılan iki süper yatı Türkiye’de Göcek’te demirli. Rus iş insanının Türkiye’ye servetinin bir bölümünü getirdiği, bir katılım bankasında yüklü bir hesap açtığı da iddialar arasında. Abramoviç çok sıkı korunan bir isim ve son olarak Ankara’da yaşanan dev esir takasında da rol oynadı.
Sık sık İstanbul’a geldiği bilinen Abramoviç’in Vaniköy’deki bu evleri alıp almadığı bilinmiyor ama burasının el değiştirdiği kesin. Gerçekten de tapu kayıtlarına bakınca bu binaların yakın zamanda el değiştirdiği, binaların yeni sahibinin bir Rus şirketi olduğu görülüyor. Şirketin adı Pure Fueloil, kayıtlarda şirketin sahibi olarak da Boris Borisenko isimli bir Rus gözüküyor.
Fakat burada yapılan inşaat son günlerde dikkat çekmeye başladı tabii. Sosyal medyada ve geleneksel medyada bu inşaatla ilgili spekülasyonlar ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Boğaziçi Kanunu tarafından sıkı sıkıya korunan bu bölgede inşaat izni vermiş olması eleştirel bir dille konuşuldu.
Dün bu inşaatla ilgili ilginç bir gelişme yaşandı, İstanbul Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı ekipler Üsküdar Vaniköy’de Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi’ndeki bu inşaatta inceleme başlattı.
Vaniköy’deki inşaat alanına gelen Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü ekipleri şantiyeye alınmadı. Özel mülk olduğu gerekçesiyle demir kapıyla kapatılan yolun açılması için bölgeye polis ekipleri sevk edildi.
Polis ekiplerinin inşaat alanına girmesiyle kapı açıldı. Ardından da il müdürlüğü ekipleri inşaat alanına girerek incelemelerine başladı.
Suç duyurusu yapıldı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise Boğaz’daki inşaatın sosyal medyada gündem olmadan önce 16 Ağustos 2024’te mühürlendiğini, savcılığa suç duyurusu yapıldığını, bakanlığa da bildirildiğini açıkladı.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan İBB şu ifadelere yer verdi:
‘Özel mülkiyete konu Üsküdar ilçesi Vaniköy Mahallesi 928 ada 3 parsel sayılı yerde ikişer katlı dört bağımsız bölümden oluşan iki adet betonarme yapı bulunmaktadır ve bu yapıların tamamı yapı kullanım izin belgesine sahiptir. Ayrıca parsel üzerinde yapı kullanım izin belgesi eki röleve projesinde mevcut havuz yapısı da yer almaktadır. Parsel içerisinde geçmişte mevcut olan kaçak yapılar yıkılmıştır.
Sonrasında yasal yapılarla ilişkili olarak, yapı ilgilileri tarafından tamir ve tadilat izni almak amacıyla kurumumuza başvuruda bulunulmuştur. Yapılan incelemeler sonucunda, mevzuat gereği basit onarım izin belgesi düzenlenmiştir.
Ancak, mahallen yapılan denetimler sonucunda kısmen basit onarım izninin dışında kalan ve güçlendirme ruhsatı kapsamında yapılabilecek çalışmaların kurumumuza güçlendirme ruhsatı talebinde bulunulmadan yapılmakta olduğu, yasal yapılara ilave ahşap ve prefabrik yapılarının inşa edilmekte olduğu tespit edilmiştir. Bu durum üzerine yasal süreç ivedilikle başlatılmış, 16.08.2024 tarih, 2089 sayılı yapı tatil tutanağı düzenlenmiş olup inşaat mühürlenerek faaliyetten men edilmiş ve konu hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Ayrıca, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü de bilgilendirilmiştir.
Kurumumuz, bu süreçte yasal yükümlülüklerini titizlikle yerine getirmekte olup, mevzuat dışı her türlü yapılaşmanın önüne geçmek için kararlı bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir.’
Adnan Oktar’ın kale gibi korunan villasıydı
Adnan Oktar ve suç örgütü üyelerine yönelik 11 Temmuz 2018’de bir operasyon düzenlenmişti. Oktar, kale gibi korunan villasından kaçmış, sonrasında yakalanmıştı.
Adnan Oktar’ın operasyon öncesinde kullandığı villaya ulaşmak için 750 metrelik özel bir yoldan geçiliyor. Yol üzerinde 250’şer metre arayla dört demir kapı vardı.
Yoldaki ağaçların ve tellerin üzerinde 50’ye yakın güvenlik kamerası bulunuyordu. Boğaz’ı panoramik olarak gören evin etrafı tellerle çevriliydi.
Villaya baskın yapan polis ekipleri aramalarda birçok silah, mühimmat, doküman ve dijital materyal ele geçirmişti. Adnan Oktar villada bulunamamış, İnceleme sonucu Adnan Oktar’ın örgütün üst düzey isimleriyle birlikte gizli bir geçitten kaçtığı ortaya çıkmıştı. Yapılan takibin ardından Adnan Oktar ve yanındakiler bir otomobil içinde yakalanmıştı.
Oktar, 8 bin 658 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.