İstanbul Barosu 53. Olağan Genel Kurulu, Haliç Kongre Merkezi’nde başladı. 19 ve 20 Ekim’de yapılacak seçimlerde mevcut İstanbul Barosu Başkanı Filiz Saraç, Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu adına aday oldu. Aynı gruptan Baro Başkan Yardımcısı Ali Gürbüz de adaylar arasında.
Değişim İçin Avukatlar Grubu adına İbrahim Kaboğlu, Avukatın Yükselişi Hareketi Grubu adına Hasan Kılıç, Değişim İçin Güçlü Baro Grubu adına Mert Er Karagülle, Avukat Hakları Grubu adına Turgay Bilge, Genç Hukuk Hareketi Grubu adına Türkan Kara, İstanbul Avukatlar Birliği adına Metin Uraçin, Bağımsız Avukatlar Grubu adına Abdülhalim Yılmaz, İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu adına Hakan Çatak ve bağımsız adaylar Savaş İşleyen ve Yasin Şen de baro seçimlerinde adaylığını açıklayan isimler arasında yer aldı.
“İstanbul Barosu Cemiyeti” adıyla Türkiye’nin ilk barosu olma özelliğini taşıyan İstanbul Barosu’nun Olağan Genel Kurulu’nda Divan Başkanı olarak Bahri Bayram Belen seçildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Baro Başkanı Filiz Saraç açılış konuşmasını yaptı. Filiz Saraç, İstanbul Barosu’nun 144 yıllık tarihinde, Cumhuriyet’in 100. Yılına girerken İstanbul Barosu’nun ‘İlk Kadın Başkanı’ seçilmişti. Saraç yaklaşık 600 oy farkla kazanmıştı.
Filiz Saraç konuşmasında şunları söyledi:
“Adalet sarayları yapıldı ama içinde adil yargılamalar olmadı. Mahkemeler, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımadı. Tekrar söylüyoruz ki tüm Anayasa Mahkemesi kararı derhal uygulanarak meslektaşımız Hatay’ın seçilmiş milletvekili avukat Şerafettin Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uyulmaması adil yargılanmanın olmaması, yargıyı hak ve özgürlüklerin teminatı olma işleminden hızla uzaklaştırmaktadır. Yargı bağımsızlığının en önemli göstergesi ve hukuka duyulan güvenin teminatı ise hukuki öngörülebilirliktir. En önemli hedefimiz ülkemizde yargı bağımsızlığı ile tarafsızlığının sağlanması, savunmanın güçlendirilmesi ve hukukun üstünlüğünün içtenleştirilmesi yollarıdır.
Uzayan yargılamalar, yürütmenin ve siyasetin yargı organlarının üzerindeki etkisi, liyakatsiz atamalar, ilgisizlik ya da tecrübesizlik sebebiyle yargılama sürecinde oluşan hatalar sağlıklı bir rasyonel bir irdelemenin yürütülmesini ortaya koyacak gerekçeli kararların eksikliği gibi hususta hukuk güvenliği kavramını daha da yok etmektedir. Geçen dönemlerde olduğu gibi bu dönemde de ifade özgürlüğü büyük darbeler almıştır. Sosyal medya platformları gerekçesi açıklanmadan erişime kapatılarak yurttaşların ifade ve haberleşme özgürlüğü engellendiği gibi karar gerekçeleri açıklanmayarak hem gerekçeli karar hakkı hem de yargısal denetimlerinde engellenmesi gündeme gelmiştir.
Tutuklama günümüzde iktidar tarafından kendisine yönelik yapılan eleştirilerin önünü kesebilmek maksadıyla gözdağı politikasına dönüştürülmüş. Tutuklama tedbiri bir cezalandırma aracı değildir. Hukuk devletine daha fazla gölge düşmemesi ve adalete olan güveni sarsılmaması için orantısız, kanunsuz ve hukuksuz tutuklamalara son verilmelidir. Yargılama harç ve teminat giderlerine yapılan zamlar hak arama özgürlüğünü kısıtlamakta ve yurttaşlarımızın adalete erişim hakkını ihlal etmektedir…
5199 sayılı kanunda hayvanların katlini ön gören maddeleri baroların, STK’ların, bütün yurttaşların haykırmasına rağmen bugün bu katlin gerçekleştiğini gördüğümüz yasalar bu meclisten geçebilmiştir. Ne acıdır ki canlara değer vermeyen anlayışlar bugün ülke yönetmektedir. Barolar avukatların mesleki örgütüdür, gücüdür. Haklarımızın ve avukatın ve bağımsızlığının teminatıdır. Hukuk devletini korumak ve insan haklarını işlevliğini kazandırmak, baroların görevidir. Bağımsız Cumhuriyetimiz, Atatürk ilke ve devrimleri, çağdaş ve demokratik Türkiye İstanbul Barosu’nun kırmızı çizgileridir. Avukatlara ve mesleğe yönelik çalışmalar ile birlikte cumhuriyetin temel niteliklerini korumak ve savunmak demokratik ve hukuk devletine üniter devlete sahip çıkmak, görevimiz süresince de İstanbul Barosu’nun çizgisine de uygun olarak bizim de sahip çıktığımız çizgi olmuştur.”
Filiz Saraç’ın konuşmasının ardından İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu ile Divan Başkanı Bahri Bayram Belen arasında İstiklal Marşı’nın okunmasıyla ilgili gerginlik yaşandı. İstiklal Marşı’nın tekrar okunmasına yönelik önerge verildi ve önergenin kabul edilmesiyle İstiklal Marşı tekrar okundu.
Adaylar kim, vaatleri ne?
Bu yıl baro başkanlığı için tam 10 isim yarışıyor.
Adayların tam listesi şu şekilde:
Abdulhalim Yılmaz, Ali Gürbüz, Filiz Saraç, Hakan Çatak, Hasan Kılıç, İbrahim Kaboğlu, Mert- Er Karagülle, Metin Uracin, Turgay Bilge ve Türkan Kara.
Baronun şu an ki başkanı Filiz Saraç. 22 yıldır baroyu yönetmekte olan Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun üyesi. Ancak grubunun 29 Haziran’da yaptığı ön seçimi kabul etmedi ve ön seçime girmedi. Ali Gürbüz grubun adayı olarak açıklandı. İkiye bölünen grup 14 Eylül’de ikinci bir ön seçim yaptı ve tek adayın katıldığı seçimde Saraç yeniden aday olduğunu açıkladı.
Adaylar arasında hukuk camiasında tanınan isimlerden biri Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da var. Aynı zamanda eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili olan Kaboğlu’nun aday olması için ‘Değişim İçin Avukatlar Grubu’ 24 saat içinde 1200 imza topladı ve aday olma çağrısı yaptı. Bu çağrıya olumlu yanıt veren Kaboğlu ağustos ayında resmi olarak Baro başkan adaylığını açıkladı.
“Ben değil biz” sloganını benimseyen Kaboğlu İstanbul Barosu avukatlarına seslendi ve “Hukuk ortak paydasında buluşan İstanbul Barosu avukatları siyasi görüş ve grupların üstünde ve ötesinde ‘Anayasa’ya saygı çerçevesinde siyaset’ ve ‘hukuk yoluyla demokrasi’ mücadelesinin öncüsü olabilir, olmalıdır ve olacaktır” dedi.
2002’den beri İstanbul Barosu’nu yöneten Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu’nun (Önce İlke) üyesi olan Gürbüz 29 Haziran’da düzenlenen ön seçimde grup adına İstanbul Barosu Başkan Adayı olarak seçildi.
“Bölünerek değil birleşerek kazanacağız” sloganıyla yola çıkan Av. Ali Gürbüz şu anda İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyor.
10 Haber’den Ece Altıkulaç’a konuşan Avukat Hakları grubunun adayı ve geçen yıl düzenlenen Baro Başkanlığı seçimlerinde ikinci olan Turgay Bilge aday olmasının temel nedeninin İstanbul Barosu’nun son dönemlerde meslektaşların sorunlarına yeterince çözüm üretememesi ve baronun etkili bir liderlik göstermemiş olması olduğunu söyledi.
Bilge özellikle genç avukatların sorunlarına kalıcı çözümler sunulmadığını söyledi. Bilge Adayı olduğu Avukat Hakları Grubu’nun şeffaf yönetimi benimseyen ve meslektaşlar arası dayanışmayı arttırmayı önceleyen bir anlayışla çalışacağını belirtti.
“Değişim İçin Güçlü Baro”nun adayı Mert-Er Karagülle 2022’deki seçimlerden sonra bir kez daha aday. 1996-2000 yılları arasında İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Sekreteri olan Mert-Er Karagülle daha önce üç kez başkanlığa aday oldu.
“Baronun özellikle de İstanbul Barosu’nun savunma hakkı ve hukuk devleti için önemini yaşayarak öğrendim” diyen Karagülle, Yücel Sayman dönemindeki yönetim kurulu üyeliği tecrübesinin baronun bugünkü durumu karşısında rahatsızlık duymasındaki en önemli etken olduğunu söyledi.
Abdulhalim Yılmaz, Bağımsız Avukatlar Grubu tarafından aday gösterildi. Yılmaz, Baro başkanlığına ilk defa aday olsa da grup daha önce 2022 seçimlerinde Gülden Sönmez ile bin 56 oy almıştı.
Bağımsız Avukatlar Grubu’nun (BAK) baro seçimlerine katılma amacının genel anlamda baronun varlığını hem mensuplarına hem de ülkenin adalet sistemine hatırlatma ve yeniden var etme isteği olduğunu belirtti.
Uzun yıllar İstanbul Barosu Dış İlişkiler Merkezi Başkanlığı yapan Metin Uracin, kurduğu İstanbul Avukatlar Birliği (İAB) ile ikinci kez seçime girmeye hazırlanıyor. “Biz vaatlerde bulunmuyoruz, yıllar öncesinde başlatmış olduğumuz ve yarım kalan çalışmalarımız geliştirerek ve büyüterek devam ettirmeyi hedefliyoruz” diyen Uracin ve grubunun ‘mottosu’, “kapıları sonuna kadar açacağız”.
Çalışmalara katılımı çok önemsediğini söyleyen Uracin “Avukatların meslek örgütleri olan Baro’da” tecrübe, birikmiş bilgi ve ilgi alanlarında çalışmalara katılmalarını hedeflediklerini söyledi.