Son yıllarda yapılan polisiye operasyonlar, Türkiye’nin Avustralya’dan Karadağ’a, Sırbistan’dan İsveç’e uluslararası mafyanın sığındığı ve işlerini buradan da yönetebildiği bir ülke haline geldiğini gösteriyor.
Uluslararası mafyanın da, yerel mafyanın da Türkiye’yi tercih etmesinin başlıca sebebi ise, burada suçtan elde edilen kazancı, yani kara parayı finansal sisteme sokmanın kolay olması. Başka bir ifadeyle kara para aklamanın kolay olması.
Gri listeden yine çıkamadık
Tam da bu sebeple Türkiye, OECD içinde kendisinin de kurucuları arasında yer aldığı kara parayla mücadele birimi olan FATF’nin gri liste olarak adlandırdığı, kara para mücadelesini yeterince yapmayan ülkeler listesine alındı. Bugün Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Türkiye’yi bu listeden çıkartmaya çalıştıklarını açık açık söylüyorlar, çalışmalarını bu yönde yoğunlaştırmış durumdalar. Ancak Türkiye henüz bu listeden çıkamadı, en son geçen hafta Singapur’da yapılan OECD toplantısından ümitliydi Mehmet Şimşek, bu toplantıya da katıldı ama gri listeden çıkış yine gerçekleşmedi.
OECD’nin gri listesini hazırlayan FATF adlı biriminin Türkiye’deki karşılığı Mali Suçları Araştırma Kurumu veya kısa adıyla MASAK. En sonunda Türkiye bu gri listeden çıkacaksa, mevzuatta yapacağı değişiklikler ve MASAK’ın denetimlerini sıkılaştırmasıyla çıkacak.
362 kişiyle 615 bin ihbar araştırılabilir mi?
Peki ama MASAK bu ağır yükü kaldırabilecek, kendisinden beklenen sıkı denetimleri yapabilecek bir kurum mu? Bu sorunun yanıtı, kurumun kendi 2023 faaliyet raporunda gizli. Bu rapora göre, Türkiye’de kara parayı önleyecek denetimleri yapacak kurumda sadece 362 kişi çalışıyor. Bu 362 kişinin 74’ü büro çalışanı, yani denetim elemanı değil.
Bu kadar dar bir kadroyla bu denli ağır bir iş yükünü kaldırmak kolay değil. Nitekim aynı faaliyet raporu bunu da itiraf ediyor. Rapora göre 2023 yılında MASAK’a bildirilen şüpheli işlem sayısı 615 bin 63 ancak kurum bu ihbarların sadece 16 tanesine inceleme dosyası açabilmiş.
Kara para suçlarının araştırılamaması, Türkiye’de toplam kaç liralık kara para döndüğünü ve aklandığını hesaplamayı da imkansız kılıyor. Bu alan geniş bir spekülasyon alanı. Örneğin vergi uzmanı Ozan Bingöl’ün kara parayla ilgili bir kitabı var, adı ‘Kara Para Aklama ve Yolsuzluk.’ Bu kitapta Bingöl, Türkiye’de dönen kara para için ’25 ila 60 milyar dolar arasında’ diyor. Bu denli geniş bir tahmin aralığının olması bile, kara para hakkında pek de fazla veriye sahip olmadığımızı gösteriyor aslında.
Kara Para aklama yöntemleri arasında düğünler de var
Türkiye’de kara para aklama yöntemleri arasında yapılan şatafatlı düğünlerde var. Ozan Bingöl kitabında bu yönteminde yaygın olarak kullanıldığını belirterek “Sistem şöyle işlemektedir. Ciddi miktarda kara para birikince çocuğunuzu sünnet ettirirsiniz. Erkek çocuğunuz yoksa ve bekarsanız evlenirsiniz. Sünnet töreni veya düğünde eş, dost altın takar. Zarfa para koyar. Bu kapsamda toplanan paralar Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 4. maddesi kapsamında istisna kapsamında değerlendirilir. Bu nedenle düğünde toplanan altının miktarıyla bağımsız olarak yüksek miktarda kara para aklanma yoluna ilerlemeye başlar. Sonra altını işbirliği yaptığınız kuyumcuya götürür satarsınız, sattığınız altın karşılığını da banka hesabınıza ‘Düğünde takılan altınlara ilişkin ödeme’ gibi bir açıklamayla kuyumcunun kendi banka hesabından kendi banka hesabınıza aktarırsınız. Nakit tutarı da ‘Düğünde takılan paralar’ notuyla bankaya yatırırsınız. Böylece kara paraları finansal sisteme komisyonsuz, vergisiz sokmuş olursunuz” dedi.
Bu duruma bir örnek organize suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan’ın oğlunun sünnet düğününde yaşandı. MASAK’ın hazırladığı raporda bu düğünde takılan takıların bedeli olarak bankaya yatırılan 27 milyon 808 bin liranın kara para olabileceği belirtildi.