Tarım ve Orman Bakanlığı bir süreden beri sağlıksız ve sahte ürünleri piyasaya süren firmaları isim isim açıklıyor. 1 Ekimden itibaren herkese açık bir şekilde paylaşılmaya başlanan listedeki işletmelerin sayısı artıyor. Listeleri her gün kontrol eden vatandaşlar da sosyal medyadan tepki yağdırıyor.
Bazı firmalar ise ‘taarruz’a geçti. Bir internet sitesinin ‘Çaya boya katan firmalar açıklandı” başlıklı haberi şirketin isteği üzerine ‘kişilik hakları ihlali’ gerekçesiyle erişime engellendi. Konuyla ilgili ayrıntılı haberimiz için tıklayın.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yaptığı denetimlerden birinde de, Türkiye’nin en büyük köfte/döner zincirlerinden biri olan Köfteci Yusuf’un da köfte ve döner etlerinin içine domuz eti karıştırdığı ortaya çıktı.
Gündemden düşmeyen olayla ilgili Köfteci Yusuf’tan günler sonra açıklama geldi ve “Bu karanlık kumpası açığa çıkartmak için çabalıyoruz” dendi. Tarım ve Orman Bakanlığı ise bu açıklamadan birkaç saat sonra Köfteci Yusuf’la ilgili resmi duyuruyu sitesine koydu. Bakanlığa göre firma sadece iki şubesinde değil, üretim yerinde de domuz eti kullanmış. Diğer yandan şirketin diğer ürünleriyle ilgili analizler de siteye konuldu. Buna göre salça içinde boya tespit edildi. Ayrıca zeytinyağı yerine tohum yağı, kekik yerine yabancı maddelerin satıldığı ortaya çıktı.
Tartışmalar sürerken Köfteci Yusuf’un sahibi Akkaş iki gün önce Sözcü TV’den Saygı Öztürk’e şöyle demişti: “Ben garip bir kuşum… Bize haksızlık yapıldı, bir kumpas kuruldu.”
Dün ise şirketin YouTube hesabından videoyla bir açıklama daha yaptı. Akkaş, “Birileri bizi çok güçlü gibi anlatıyor. Benim öyle bir gücüm olsa buradan numune de alınmazdı. Siyasi ilişkilerim olsa dokunmazlardı” dedi. Köfteci Yusuf patronu olayın bir tuzak olduğunu söyledi.
Akkaş şunları söyledi: ”Bu ülkede sadece işinle uğraşıp kendin kalabilmek veya bir şey ima etmemek bile o kadar zorlaşmış ki, selam vermemizde kullanacağımız cümlede bile düşünmek zorunda kalıyoruz. Günün sonunda aslında bütün duygularımızı anlayabiliriz. Aslında insanların iyi niyetini gözüne baksanız bile anlayabilirsiniz. Yüzüne baksanız anlarsınız. Biz kendi özümüzden ve insani değerlerimizden uzaklaşıyoruz. İnsanlardan ricam yaşanan bu olaya sonradan yüklenmiş, bir tarafa çekilmiş halinden ayrı olarak sadece vicdanlarıyla ve mantıklarıyla baksınlar.
‘Yabancı firmayla ortaklığım olsa, siyasi ilişkilerim olsa…’
Bu ülkede kimlere dokunulmaz diye düşündüm. Bu ülkede yabancı firmalarla ortaklığım olsa yabancı firma olsam bana dokunulmazdı. İki siyasi ilişkilerim olsa ve oralarda besleniyor olsam o zaman da dokunamazlardı. Birileri bizi çok güçlü gibi anlatıyor. Benim öyle bir gücüm olsa buradan numune de alınmazdı, böyle sonuçlar da çıkmazdı. Birileri diyor ya hani nerede?
‘Yüzümde bir kara var mı?’
Ben 28 yıldır buradayım. Şu 45 gündür de azıcık vicdan ya bu adam nerededir? Ara fabrikadan birini ben evet fabrikadayım. Her gün fabrikadayım. Her gün işimdeyim. Nasıl nerede olabilirim ki? Yüzümde bir kara mı var, bir yerlere kaçacağım ben? 12 bin kişilik emekçimin emeklerini bırakıp gidebilecek bir insana benziyor muyum?”
‘Herhalde kinleri buradan geliyor’
Akkaş, Denizli şubesinde meydana gelen bir olayı şöyle anlattı: “25 zabıta şubemizi basıyor. ‘Emir büyük yerden’ diyorlar. Bu Denizli şubemizde oldu. Daha sonra neden diye düşündüm. Seçim dönemi markamıza başka bir siyasi partinin afişi bizim haberimiz olmadan asılmış. Herhalde kinleri buradan geliyor. Bu ülkede siyaset insanlarını niye kötü yapmak için var?”