İstanbul’da dün polisle LGBTİ+ bireylerin örgütleri arasında komik sayılabilecek bir köşe kapmaca oynandı. Dünya çapında LGBTİ+ bireylerin kutladığı Onur Haftası için dün bir de ‘Onur Yürüyüşü’ yapılacaktı.
AK Parti ve MHP başta olmak üzere kimi siyasi partilerce özellikle seçim dönemlerinde sert söylemlere maruz kalan LGBTİ+ bireylerin 22. Onur Yürüyüşü’nü Taksim’de düzenlemesi bekleniyordu. İstanbul Valiliği 2015 yılından beri olduğu gibi bu sene de meydanı kapattı. En yakın iki metro istasyonunda seferler durdu.
İstanbul Valisi Davut Gül geçen sene kişisel X (eski adıyla Twitter) hesabında yaptığı paylaşımda yönetimde oldukları sürece yürüyüşe asla izin vermeyecekleri söylemişti.
LGBTİ+’lerin ‘milletin ve devletin teminatı olan aile kurumunu tehdit ettiğini’ ileri süren Gül “İzinsiz gösteri yapan gruplara asla müsaade edilmeyecektir” demişti.
LGBTİ+ler kendi aralarındaki mesajlaşma gruplarında ilginç bir oyun oynadı. Yürüyüş için Taksim adresi verildi, saat paylaşıldı. Polis de bu yüzden bu ‘istihbarat’a dayanarak Taksim ve çevresini geçilmez kıldı.
Ama LGBTİ+’lar aslında Taksim’de değil Anadolu yakasındaki Bağdat Caddesinde toplanıyordu. Polisin haberinin epey geç olduğu buy toplantı yapıldı, kısa bir basın açıklaması, hatta kısa bir yürüyüş de yapılabildi. Derken polis geldi. LGBTİ+’ler polis baskısının artmasıyla ara sokaklara dağıldı.
Henüz resmi bir duyuru gelmese de eyleme katılan 15 kişinin gözaltına alındığı söyleniyor.
‘Her yerdeyiz’
İktidar partisine “Her yerdeyiz” diye seslenilen basın açıklaması ise şöyle:
“Birlikte binlerce olduğumuz yürüyüşleri, kaybettiğimiz lubunya yol arkadaşlarımızı, Gezi Direnişi’nde kaybettiğimiz yoldaşlarımızı, Roboski’yi, Filistin ve Rojava’daki savaş suçlarını, kayyım ile gasp edilen belediyelerimizi, tutsak edilen vekillerimizi, Berkin Elvan’ı, Ceylan Önkol’u, deprem bölgelerinde ihmal nedeniyle hayatını kaybeden binlerce insanı, KHK ile işinden ederek açlığa terk ettiğiniz milyonları, “başıboş” diye yaftaladığınız sokak köpeklerini unutmadık.
‘Trans cinayetleri politiktir’
Seçim zaferinin ilk konuşmasında bizi hedef haline getiren 12. Cumhurbaşkanı bilsin ki örgütlediğiniz büyük aile buluşmaları da, kutuplaştırıcı siyasetiniz de işe yaramayacak. Biz LGBTİ+’lar ne sokakları ne siyaseti ne hayatlarımızı sizlere bırakacağız. Tüm bu yoksulluğu biz LGBTİ+’ları, Kürtleri, mültecileri hedef haline getirerek üstünden atmaya kalkan iktidar savaş politikalarıyla, toplumu kutuplaştırırken bütün Türkiye halklarını yoksulluğa mahkum ediyor, politikacılar ise servetlerine servet katıyor. Bizi rezil bir geleceğe köle sanıyorlar. Bu düzeni elbet değiştireceğiz.
Bizi bin bir yasakla baskıyla bu atmosfere sürüklemeye çalışanlar bilsin, bu atmosferde bizlerin birbirimizden başka dermanımızın olmadığını biliyoruz, yan yanayız. Seçilmişlere kayyım atayanın da, vekillerimizi kumpas davalarıyla tutsak edenlerin de, Cumartesi Annelerine/İnsanlarına meydanları yasaklayanın da, işçilerin canını değersiz görenin de sokak hayvanlarının yaşamlarına savaş açanların da aynı devlet olduğunu biliyor, eşit ve özgür hayattan yana olan tüm insanları birleşik mücadeleye, bu Onur mücadelesinde LGBTİ+’ların sesini yükseltmeye çağırıyoruz.
Bizi ‘sözde’ illegal ilan edenler duysun:
Evde, sokakta, işte, okulda, çarkta, her yerdeyiz. Ne yalnızız, ne yanlış. Bir gün değil her gün içinizdeyiz. Binlerce polisiniz, helikopterleriniz, yasaklarınız bizi durduramaz. Şehrin tüm sokakları bizimdir.
Yaşasın lubunya dayanışmamız.”