Liselere Geçiş Sistemi (LGS) 4 Haziran’da gerçekleşmiş ve 1 milyon 14 bin 675 öğrenci yeni okulları için ter döktü. Dün öğrencilerin yaptıkları tercihlerin sonuçları belli oldu. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) öğrencilerin yüzde 95’inin tercihlerine yerleştiğini belirtti ve en liselerindeki 40 bin 380 ve sosyal bilimler liselerindeki 10 bin 740 kontenjanın tamamının dolduğunu açıkladı.
Açıklamaya göre; Anadolu liselerinde bulunan 71 bin 90 kontenjana 70 bin 944 öğrenci yerleşti ve Anadolu liselerinin kontenjan doluluk oranı yüzde 99,79 oldu. Anadolu imam hatip liselerinde bulunan 42 bin 76 kontenjana 40 bin 430 öğrenci yerleşti ve bu okul türünün kontenjanlarındaki doluluk oranı yüzde 96,09 oldu. Mesleki ve teknik Anadolu liselerinde bulunan 40 bin 526 kontenjana 37 bin 816 öğrenci yerleşerek doluluk oranı yüzde 93,31 olarak gerçekleşti.
Öte yandan Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya, Osmaniye illeri ile Gaziantep ilinin İslahiye ve Nurdağı ilçelerinde 5 Şubat 2023 tarihi itibarıyla kayıtlı bulunan depremzede öğrenciler için Türkiye genelinde 13 bin 795 kontenjan açılmıştı. Bu kontenjanlar için tercihte bulunan bütün öğrenciler yerleştirildi.
10Haber’e konuşan Eğitim İş Genel Başkanı Kadem Özbay ise MEB’in açıklamasına tepkili. Çünkü bakanlıktan yapılan açıklamada tüm öğrencilerin istediği okullara yerleştirilmiş gibi algı yaratıldığını söylüyor. Bunun çarpıtma olduğunu savunan Özbay, “Yerleştirme için tercih yapan 1 milyon 14 bin 675 öğrenci var ancak sınavla alan okullara yerleşebilen öğrenci sayısı sadece 200 bin 310. Yani neredeyse tüm öğrencilerin girdiği sınavda her 5 öğrenciden 1’i istediği okula yerleşebilmiş ve üstelik bu 200 bin öğrencinin bir kısmının ilk tercihine yerleşemediği düşünülürse bu oranın daha da düşük olduğu görülecek” diyor.
“Sayıları mantar gibi türetilen, siyasi şov amaçlı olarak teşviklerle donatılan Anadolu imam hatiplerin tercih edilmediğini, buradaki kontenjanın yaklaşık 2 bininin boş kaldığını görüyoruz” diyen Özbay, adrese dayalı yerleştirme sistemini de hatırlatıyor ve bunun dayatma olduğunu ifade ediyor. Bu verilerle birlikte 40 bin öğrencinin büyük çoğunluğunun aslında mecbur bırakıldığını söylüyor.
“Yani Bakanlığın iddia ettiği gibi yine bir ‘tercih’ yok, mecburi istikamet var. Türkiye’de sosyal bilimler lisesi olmayıp birden fazla imam hatip lisesine sahip olan ilçeler var. Öğrenciye tercih hakkı verip seçenek vermezseniz bunun adı seçim olmaz” diyen Özbay, bu sonuçları geçmişi hatırlayarak değerlendirmek gerektiğini de vurguluyor.
TEOG’un yerine getirilen LGS’nin daha zor olduğunu belirten Özbay, bunun getiriliş amacının daha az sınava dayalı bir sistem olarak aktarıldığını anımsattı: “Kendi okullarını nitelikli ve niteliksiz diye ayıran anlayış, bu sınavın öğrencilerin sadece yüzde 10’u ilgilendireceğini söylemiş, kısa bir süre sonra ise kendisini tekzip edercesine sınavlı okul kontenjanlarını artırarak bu oranı yüzde 20 olarak güncellemişti. Geldiğimiz noktada tüm öğrencilerin sınava girmek durumunda kaldığını, istediği okula yerleşme oranının 5’te 1’den bile az olduğunu, öğrencilerin adrese dayalı kayıt adı altında istemediği okullara doluşturulduğunu görüyoruz. Yani Bakanlığın iddia ettiği gibi tercihler ve sonuçları yok; dayatma ve ağır bir fatura var.”
Eğitim-İş olarak sınavın tek değerlendirme ölçütü olmadığını savunduklarını belirten Özbay, öğrencilerin yetenek ve eğilimlerinin dikkate alınması, okulların hepsinin niteliklerinin artırılmasına yönelik milli eğitim sisteminin Tükiye için şart olduğunu vurguluyor. Özbay, “Milli Eğitim Bakanlığı’na propaganda için harcadığı emeği bu yönde kullanması çağrısında bulunuyoruz” diyor.