Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 1993 yılında Sivas’ta şenlik düzenlemek istedi ve bu şenliğe sanatçılar, yazarlar, aydınlar davetliydi. Kente gelen davetliler, düzenlenen etkinlere katılıyor ve Madımak Oteli’nde konaklıyordu. Ancak takvim 2 Temmuz’u gösterdiğinde Türkiye, bir daha unutamayacağı bir dehşete tanık oldu. Madımak Oteli’ni önünde toplanan kalabalık otelde kalanların dışarı çıkmasını saatler boyu engelledi ve en sonunda binayı ateşe verdi. Yangında 33 ozan, düşünür, sanatçı ile çocuk ve 2 otel çalışanı yaşamını yitirdi.
Katliamdan bir gün sonra 33 kişi gözaltına alınırken ilerleyen günlerde bu sayı 190’a yükseldi. Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) yapılan yargılamalarda 33 kişi hakkında idam cezası verdi ancak bu ceza daha sonra 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildi. Bu cezayı alanlardan biri ise Yunis Karataş’tı ve yangını başlatan kişi olmakla suçlanmıştı.
Yunis Karataş, 22 Haziran 2021’de koşullu salıverilme hükümleri uygulanmadan müddetname düzenlenmesi nedeniyle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. 1 Ocak 2023’te konuya ilişkin karar veren AYM, Yunis Karataş’ın ‘terör suçlusu olduğu’ gerekçesiyle koşullu salıverme hükümlerinden yararlandırılmamasını, ‘suçta ve cezada kanunilik’ ilkesinin ihlali saydı. Kararda Sivas Katliamı’nda ortada bir terör örgütü olmadığı ve terör örgütü olmadan terör suçlusu olunamayacağı ifade edildi. Bu kararla birlikte Yunis Karataş’a şartlı tahliye yolu da açılmış oldu.
‘AYM adeta cezayı tartışmış’
Madımak Katliamı davasını en başından bu yana takip eden Şenal Sarıhan, AYM’nin bu kararını 10haber’e değerlendirdi ve yargılamanın DGM’nin verdiği kararla ilgili olmadığını sadece infazın uygulanmasıyla alakalı olduğunu söyledi. İdam cezası alan sanıkların yasanın değiştirilmesiyle birlikte ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarına çarptırıldıklarını hatırlatan Avukat Sarıhan, bu durumda ömür boyu tutuklu kalmalarının söz konusu olduğunu bu nedenle de şartlı tahliyeden de yararlanamayacaklarını belirtti.
AYM’nin bu kararı verirken adeta cezayı tartışmış olduğunu söyleyen Avukat Sarıhan, “Yani ‘Bu eylem terör eylemi mi değil mi? Terör eylemidir ama sanık terör suçlusu değildir’ gibi son derece mantıkla çelişecek olan bir açıklamada bulunulmuş” diyerek bunu kabul etmenin mümkün olmadığını ifade etti.
‘Cezasızlığa kapı açabilecek bir karar’
“Özelikle bu tür gerici eylemlerle ilgili genel olarak bu tür biz cezasızlık söz konusu. Buna kapı açabilecek bir karar diye düşünüyorum bu kararı da ama hukuka uygun olmadığı inancındayım” diyen Avukat Sarıhan, kararın tepki toplayacağı inancında olduğunu belirtti. Ortada bir terör eylemi olduğunu ifade eden Avukat Sarıhan, zaten terör suçu olduğu için yargılamanın DGM’de yapıldığını belirtti ve “Bu ne vicdanın kabul edebileceği bir karardır ne de kamuoyunun kabul edebileceği bir karardır. 35 insan katledilmiştir. 35 insanın yanarak ölmesine neden olan en önemli sanıklar arasındadır. Eylem nasıl terör eylemi olmasın? Bundan daha ağır terör eylemi olur mu? Korkutma, sindirme eylemi olduğu açıktır. Yıllardır Türk kamuoyu tepki vermektedir” dedi.
‘Hukuki yollara başvuracağız’
2 Temmuz’un 30. yılına yaklaşırken verilmiş bir karar olduğunu anımsatan Avukat Sarıhan, her türlü hukuk yoluna başvuracaklarını da aktardı ve AYM’nin bu kararı gözden geçirmesi gerektiği düşüncesinde olduklarını söyledi.
“AYM, terör örgütü adına örgütten söz edilmediğini söylüyor” diyen Avukat Sarıhan sözlerini şöyle noktaladı:
“‘Terör örgütü olmadığı için terör suçu değildir’ diyor. Yasada açık düzenlemeler var. Herhangi bir terör örgütü adına işlenmiş olması veya eylemin terör eylemi olması onu zaten kendi başına terör eylemi niteliği kazandırır. Ve infaz yasası yönünden de bağışlanması mümkün olmayan, aklanması mümkün olmayan bir düzenlemedir. Hukuk mantığıyla çelişen bir değerlendirme olduğu inancındayım.”