Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 19 gün arandıktan sonra dere yatağında cansız bedeni çuval içinde bulunan sekiz yaşındaki Narin Güran’la ilgili soruşturmada sona yaklaşılıyor.
Üç gün önce Anadolu Ajansı’nın haberine göre İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun ilk tespitinde çocuk boğazı sıkılarak öldürüldüğü bildirilmişti. CNN Türk Ankara Temsilcisi Dicle Canova da boğulma sırasında Narin’in ağzından çıkan sıvının amca Salim Güran’ın eline, oradan da araç direksiyonu ve koltuğuna bulaştığını söylemişti.
Rapor dün tamamlandı. Adli Tıp 1’inci İhtisas Kurulu, Güran’a ilişkin adli belgeler ile otopsi raporu değerlendirilerek hazırladığı raporu Diyarbakır başsavcılığına gönderdi.
Adli Tıp Kurumu, Narin Güran’ın ‘ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı’ olarak öldüğünü belirledi. Raporda ‘mevcut verilerle Narin Güran’ın cinsel saldırıya maruz kalıp kalmadığı hususunda tıbben değerlendirme yapılamadığı’, çocuğun ölümünün kaybolduğu tarih olan 21 Ağustos’ta meydana geldiği belirtildi. Sol diz altından bacağın kopmasına neden olan travmanın, ölüm sonrası hayvanlar tarafından oluşturulmuş nitelikte olduğu bildirilen raporda “Çocuğun ölümünün ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı meydana gelmiş olduğu, oy birliği ile mütalaa edilmiştir” dendi.
Amca 13 Eylül’de dosyaya giren yeni telefon konuşması için yeniden sorgulanmış
AA’nın dünkü haberine göre 13 Eylül’de dosyaya amca Salim Güran ve tutuklu bulunan işçisi Ramazan A.’nın olay günü Kürtçe yaptıkları konuşma deşifre edilerek eklendi. 2 Eylül’de tutuklanan Salim Güran, 14 Eylül’de cezaevinden getirildiği Diyarbakır Adliyesi’nde soruşturmayı yürüten üç savcı tarafından yeniden sorgulandı. Ramazan A. ile farklı saatlerde yaptığı telefon görüşmeleri sorulan Salim Güran, tarla ile ilgili konular konuşmuş olabileceklerini, konuşmaların içeriğini hatırlamadığını söyledi.
Ramazan A. ile saat 18.37, 18.42, 18.51 ve 18.54’te yaptığı görüşmenin içeriği de sorulan Salim Güran, konuşmaların ‘şüpheli’ olarak değerlendirdikleri beyaz araçla (olay günü kullandığı kardeşi Fuat Güran’a ait araç) ilgili olduğunu iddia etmişti.
AA’ya göre dosyaya eklenen tutanaktaki ses kaydı şöyle:
Ramazan A.: Alo (Alo)
Salim Güran: Ramazan?
Ramazan A.: Haa (Efendim)
Salim Güran: Sona doğru senin bir şeyin düşmüş, sınırın orda, sona doğru.
Ramazan A.: Hııı?
Salim Güran: Sınırın orada, senin bir şeyin.
Ramazan A.: Tamam, hıı.
Salim Güran: Sınırın orada, sınırda, taşların orda.
Ramazan A.: Heeee.
Ramazan A.: Biri yerdedir haaa.
Salim Güran: Tamam, ben şimdi gider alırım.
Ramazan A.: Ee tamam.
Salim Güran: Tamam.
Daha önce DW Türkçe’nin haberinde Ramazan A.’nın Salim’le konuşmasında ”Tamam henüz bende değil, daha ölmemiş” dediği de iddia edilmişti.
Fail kim? Salim Güran’la ilgili iddialar ne?
2 Eylül’de henüz küçük kızı arama çalışmaları sürerken ‘kasten öldürme’ ve ‘kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlamalarıyla tutuklandı.
Şimdiye dek oluşan genel izlenim failin bizzat o olduğu yönünde. Çünkü hem kendisiyle hem de o gün birlikte olduğu kişilerin sözleriyle çelişiyor.
Mesela ilk ifadesinde sabah eşi ve çocuklarıyla Diyarbakır’da olduğunu, onları eve bıraktıktan sonra hiç içeri girmeyip hemen tarlaya döndüğünü ve köye akşam, Narin’in kaybolduğu haberini aldıktan sonra döndüğünü anlattı. Nevzat’ı geç saatlere kadar görmemişti. Her ne kadar Mehmet Selim Atasoy ısrarla reddetse de onun kızları da bu sırada yanındaydı.
Suçlamaları kabul etmedi.
Tam da üstüne savcılık 15:21 ile 15:46 arasında Nevzat’la aynı bölgede olduğunu ve görüştüklerini tespit etti. Salim baz istasyonunu suçladı: “Sinyaller yanlış.”
Bu noktada araya girip eşi Melek’in savcılıkta söylediklerini aktarmakta yarar var.
“Eve döndükten sonra eşim ‘Acıktım, yemek hazırla’ dedi. Eşim yemeğini yiyip evde biraz dinlendikten sonra ‘Tarlaya çıkıyorum’ diyerek evden çıktı. Sonra biz de akşam yemeğini hazırlayıp kapının önüne oturduk. Hava kararınca eve girdik. Sonra Narin’in kaybolduğunu öğrendik. Narin’in annesi Yüksel kapımıza gelmesiyle olaydan haberdar olduk. Alışverişten sonra evden hiç ayrılmadık.
Araçtaki incelemede Narin’e ait DNA profili tespit edilmiş. Narin’in kaybolduğu gün de aracı eşim Salim kullandı. Gün boyu araç Salim’deydi. Narin 8 yaşında olduğundan ve araba süremeyeceğinden dolayı eşim Salim Güran’dan şüphelendim. Zaten eşim bu sebeple tutuklandı.”
Salim’in çelişkileri bunlarla sınırlı değildi. Örneğin ilk ifadesinde “WhatsApp mesajlarını neden sildin?” sorusu üzerine Arif’in ahırında olduğunu ileri sürdüğü 380 mermiden bahsediyordu: “Olaydan 10-15 gün önce telefonuma bir ses kayıt programı indirdim, konuşmaları hatırlamak için. Ancak olay günü yaptığım arama kayıtlarını sildim. Bu kayıtları silmekle yanlış yapmışım.”
Fakat 13 Eylül’de söylemlerini değiştirdi ve daha çelişkili konuştu. Bu sefer mermilere hiç değinmedi. Yazışmaları ‘hayat kadınlarıyla konuştuğu için’ temizlediğini iddia etti.
Ramazan A.
Soruşturmanın en kilit isimlerinden biri. Bu yüzden onunla ilgili bölümü biraz uzun tutacağız.
15 yaşındaki Ramazan ilk dalgada gözaltına alınıp serbest bırakıldı ancak sonrasında edinilen yeni bulgular ışığında ‘kasten öldürme suçuna iştirak etme’ suçlamasıyla tutuklandı.
Salim’in “O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ait bir şey sondaki yamaçta” şeklinde mesaj atarak onu yönlendirdiği, Ramazan’ınsa “Tamam henüz bende değil/tamam daha ölmemiş” diye yanıt verdiği kayıtlar dosyaya girdi. İlk DW Türkçe tarafından paylaşıldığına göre ikili arasındaki konuşma şöyleydi:
– Salim: O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ait bir şey sondaki yamaçta, yamacın köşesi taş.
– Ramazan: Eee
– Salim: Biri yerde
– Ramazan: Tamam henüz bende değil, daha ölmemiş.
Bu yazışma Ramazan’a soruldu ama kendisi ‘hatırlayamadı.’
Ayrıca sorgu sırasında birçok soruya çelişkili yanıtlar verdi. Özellikle Salim’in üstünü değiştirmek dışında 20.00’a kadar yanından hiç ayrılmadığını ve tarlada olduklarını söyledi. 14.00 – 15.00 arası “Ben eve gidip üstümü değiştirip geleceğim” dedikten sonra gittiğini, 5 – 10 dakika sonra tekrar sondajın başına döndüğünü öne sürdü.
Salim’in anlatımıysa farklı. O gün Diyarbakır’daki alışverişten sonra eşi ve çocuklarıyla birlikte eve 14.30 sıralarında geldiğini, yemek yemeden kapıda bırakıp çıktığını anlattı. Yani Ramazan’ın ‘köye gittiğini’ söylediği saatte Salim köyden çıkıyordu.
Savcı ısrarla Salim’in tarladan başka yerlere gittiğine yönelik ifadelerini hatırlatarak “Bu çelişkiye ilişkin beyanınız nedir” diye sorsa da Ramazan ilk etapta “Bu çelişkiye ilişkin söyleyecek bir şeyim yoktur” demekle yetindi. Fakat işler sonrasında değişti.
Bu sefer Salim’e “Daha ölmemiş” ifadesinin Narin’in yaşayıp yaşamadığına ilişkin mi olduğu soruldu. Adam bunu reddederek “Mısır arazisinin sulamasını yaparken kullandığım trafonun elektriğini bazen kaçak yapmak için bir alet kullanıyordum. Olay günü de o aleti, Ramazan A.’yı bırakmış olduğum taş dibinden alması için aradım. Görüşme içeriği tamamen bununla alakalıdır. Narin’in ölümü ile herhangi bir ilgisi yoktur” dedi.
Ramazan’sa Salim’i yalanladı: “Ben daha önce sürekli sulama işiyle uğraşmama rağmen böyle bir cihaz ya da düzenek görmedim. Kesinlikle aramızda böyle bir konuşma hatırlamıyorum. Ben böyle bir kaçak elektrik cihazı hiç görmedim. Hiç duymadım. Aramızda kesinlikle böyle bir konuşma geçmedi.”