İletişim stratejileri uzmanı Prof. Dr. Ali Atıf Bir, seçim sürecini, Millet ve Cumhur ittifaklarının seçim kampanyalarının sonuçlarını değerlendirdi. Bir'e göre 'soğan' önemliydi ve sevildi ama millet açısından güvenlik sorunu ve Kılıçdaroğlu'na güven sorunu daha büyüktü.

Ali Atıf Bir

Seçim ikinci tura kaldı. Erdoğan %49.50 , 27 milyon 088 bin 3609, Kılıçdaroğlu % 44.89, 24 milyon 568 bin 196  oy aldı.  Aradaki  fark 2 milyon 520 bin 164.

Sinan Ogan % 5.17  2 milyon 829.634 , Muharrem İnce aday olmamasına rağmen 0.44 yani 238 bin 690 oy aldı. Şimdi 27 Mayıs akşamına kadar, 3 milyon 68 bin 324 oyun nereye yöneleceğini tartışacağız.  Tabii ki 28 Mayıs’ta ne kadar oyun geçersiz olacağını, seçime katılım oranının ne olacağını, sandığa gitmeyenlerden ne kadarının gideceğini, gidenlerden de ne kadarının gitmeyeceğini bilemeyeceğiz. Yanılan anket şirketleri kendilerini aklamak için yeni anketler yapacaklar, herkesin gözü yanılmayanlar da olacak. Ancak şunu söyleyeyim iki seçenekli bir tahminde araştırma şirketlerinin yanılma payı daha az olacaktır.

Hatırladığım kadarıyla  Türkiye böyle iki turlu seçim yaşamadı. Kısa süre aralarla tekrarlanan iki seçim hatırlıyorum. Biri 7 Haziran 2015 seçimleri. O seçimlerde  Ak Parti % 40.87  (18 milyon 864 bin 864 ) oy almış, çoğunluk sağlanamayıp, hükümet kurulamayınca 7 Kasım 2015’te tekrarlanan seçimlerde bu kez % 49.49’la ( 23 milyon 673 bin 541) alarak eski iyi günlerine dönmüştü. İkinci seçime 1 milyon 30 bin daha fazla  seçmen katılmıştı. Ak Parti kürt açılımıyla oy kaybettiği, sonra MHP ile ittifak oluşturup titreyip kendine döndüğü dönemdi bu.

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ise İstanbul’da İmamoğlu  % 48.77 (4 milyon 169.765) Yıldırım  % 48.61  (4 milyon 156 bin 036)   oy almış.   AK Parti’nin itirazı üzerine seçimler tekrarlanınca İmamoğlu % 54.21 (4 milyon 742 bin 042), Yıldırım’ın oyları  ise % 45 (3 milyon 936 bin 068)’e düşmüştü. İkinci seçimde 586 bin 006 seçmen sandığa gitmedi. AK Parti seçmeninin dahi  seçimdeki adaletsizliğe verdiği tepkiydi bu.

Şüphe yok ki her iki seçimin de dinamikleri ve seçmen motivasyonları farklı ama özellikle daha önce seçime katılanların ve katılmayanların sonraki seçimdeki   davranışı, sonucu etkiliyor. Buradaki gelişmeleri seçime iki üç gün kala değerlendiririz ama Kılıçdaroğlu’nun ikinci turu alması bana mucizeden de öte bir şey gibi görünüyor şu an itibarıyla..Niye mi?

Millet İttifakı neden kaybetti?

Ben asıl konuma geleyim. Yani ‘Millet İttifakı neden kaybetti? Bu kayıplarda seçim kampanyalarının payı var mıydı?’ sorularının cevabına.. 

Hiç kuşkusuz çıtayı nereye, kime, neye göre koyacağımız önemli. Günün sonunda her seçimi kazanan Cumhur İttifakı adayı  Erdoğan bu kez  ilk turda kazanamadı ve % 49.5 oyla  seçim ikinci tura kaldı. AK Parti’nin de oy oranı düştü. 2018’deki seçimlerde yüzde 42.56 oranında oy alan AK Parti 295 vekil çıkarmıştı. Şimdi ise  AK Parti’nin oy oranı yüzde 35.4, sandalye sayısı ise 266 oldu.Bu açıdan bakarsanız Millet İttifakı başarılı..

Cumhuriyet Halk Partisi ise 2018’de yüzde 22,65 oy oranıyla 146 milletvekili çıkarmıştı. CHP son seçimde ise yüzde 25,37 oy oranıyla 168 sandalye kazandı. Böyle bakarsanız CHP başarılı. Ama Kılıçdaroğlu % 44.89 oyla Erdoğan’ın  oldukça gerisinde kaldı ve Millet İttifakı bu açıdan başarısız. Üstelik 6’lı masa sinerjisinin Kılıçdaroğlu’na hiçbir bir katkısı olmamış. İYİ Parti’ye ise olumsuz katkısı olmuş.  Ama birçok anket yanılsa da İYİ  Parti’nin oy oranı çoğunda % 12’nin üstünde idi. İyi Parti 2018’de yüz 9,96 oy oranıyla 43 milletvekili çıkarmıştı. İyi Parti’nin yüzde 9,84 oya karşılık 44 milletvekilimi Meclis’e gönderdi. 

Milliyetçi oylar

Milliyetçi Hareket Partisi 2018 seçimlerinde yüzde 11.1 oy oranıyla 49 sandalyeyi garantilemişti. MHP’nin oy oranı son seçimde yüzde 10.06, sandalye sayısı ise 51 oldu. MHP oyları da neredeyse her ankette 7-8 bandında idi. Yeniden Refah Partisi ise ilk kez 2023’te seçime girdi. Cumhur İttifakı’nın parçası olarak  2,85 oy oranıyla 5 vekil çıkarttı.

Yani AK Parti’den kaçan oylar, günün sonunda   İyi Parti ya da Saadet Partisi aracılığıyla  Kılıçdaroğlu’na gideceği yerde, daha güvenilir buldukları MHP ve Yeniden Refah Partisine yönelmiş. Buradaki oyları toplarsanız . kaba bir hesapla  % 3-3.5’luk bir oy ediyor ki bu da anketçileri yanıltan Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasında 2.5 milyon oyluk farka  karşılık geliyor.  

‘Algısal başarısızlık’

İşte  bu nokta Millet İttifakı’nın  “algısal” başarısızlığı. Ya da Cumhur İttifakı’nın elindeki orantısız medya gücüyle topuyla, tankıyla  “terörist destekçisi ittifak” algısı yaratma başarısı… Böylece de Z ve Y kuşağının özellikle milliyetçi güdülerle hareket eden bölümünü  korkutması. Nitekim Ogan’ın “Sığınmacılar, Fetö, PKK nedeniyle Türkiye güvende değil!” mesajıyla özellikle genç polis, devlet memuru, asker ve benzer zihniyetteki seçmenlerden aldığı %5.17 oy oranı da bu dip dalganın karşılığı..

Şimdi daha basit bir hesap yapalım. % 25 CHP, % 10 İYİ Parti ve dışardan % 10 da YSP-TİP..Bu neredeyse 6 masa kurulmadan önce alınacak oyun tabanı olmalı değil mi? Hadi % 2 de Saadet, Deva, Gelecek Partisi taban oyu  olsun. Etti mi sana  % 47.

Yahu iki-üç  aylık seçim kampanyasının, o kadar vaadin, soğanla simgelenen ekonomik çöküntünün, yolsuzluk mesajlarının, deprem beceriksizliklerinin  bir % 3 de mi katkısı olmaz?.. Kararsızlardan insan bir 2-3 puan alıp  Erdoğan’ı 2-3 puan aşağı  çekemez mi! Çekemediler… 6 benzemez biraya gelme başarısını gösterdi ama çekemediler.  

Daha önceki analiz yazımda da belirttim, Kılıçdaroğlu’nun kampanyası sıradan bir kampanya idi, hiçbir yeni pozisyonlaması yoktu,  CHP seçmeni dışındaki kararsız seçmenlerin kafasındaki soru işaretlerini giderecek bir mesaj içermiyordu, mesaj geçirmiyordu. 

Uzmanı kampanyaları yorumladı: 1989’u nasıl limonla hatırlıyorsak, bu seçimi de patates-soğanla hatırlayacağız

Sağcı, solcu, milliyetçi, İslamcı 6 parti bir araya gelip, bir mutabakat yapıp, CHP’li Kılıçdaroğlu’nu aday diye çıkarınca; CHP’den nefret ettirilen eden, yıllarca onun tarafından hor görüldüğünü düşünen,  batıcı, bu nedenle de Fetö ile Pkk ile kolayca işbirliği yapabileceğine inanılan, CHP’ye güvenmeyen seçmenin “soğan, özgürlük, adalet” içeriğiyle, “Dedem Kılıçdaroğlu” söylemiyle; şarkılı türkülü  söz vermelerle ikna edilemeyeceğini gördük. Soğan görüldü, anlaşıldı hatta beğenildi ama ondan daha büyük bir sorunumuz vardı: güvenlik sorunu!

Negatif kampanya ters tepmedi

Gündeme baktığımızda Türkiye  silahlı bir terör  örgütünün  tehdidi altında mı? Evet. Devletin de ideolojik aygıtlarının  tazyikiyle  yasal siyasal parti HDP kendisini PKK’dan ayırmakta zorlanıyor mu? Evet… PKK terör örgütü  neredeyse  Anadolu’da her  mahalleden bir şehit cenazesi  çıkarmadı mı? Evet.  YSP kampanyasında bir YSP’ye bir Kılıçdaroğlu’na oy istiyor mu?  Evet. Açıkçası böylesine  bir negatif kampanyanın ters tepeceğini, inanılmayacağını  düşündüm ama itiraf ediyorum yanıldım.  

Sağ seçmenin, muhafazakar-dindar seçmenin CHP ile varoluşsal bir sorunu var ve bu sorunu CHP çözemediği için; rakipleri kolayca karşı argüman üretip her türlü mesajlarını boşa düşürüveriyorlar. Herhangi bir konuda mesajın kaynağına güvenmiyorsanız; o kaynak istediği mesajı versin, karşı tarafın bir kulağından girer, bir kulağından çıkar. Karşıda da AK Parti gibi çok parası ve  sınırsız medya kullanma gücü olan, her türlü bel altı operasyonel vuruşu gözünü kıpmadan yapabilen büyük bir  ekip varsa;  çamuru atarlar, güvenilmediğin için, böyle kolayca izi kalır. Aynen böyle oldu. 

Kılıçdaroğlu, oy alması gereken sağ-muhafazakar seçmende güven üretemediği, bu seçmen tarafından  CHP’nin tüm negatif özelliklerini  üzerinde taşıdığı, özellikle de AK Parti’den kopan İslamcı kesimi de alevi kimliğiyle cezbetmeyen bir karakter  olduğu için uygun bir aday değildi ve bu yüzden de Millet İttifakı’nın kampanyası, asıl etkilemesi gereken segmentte  gök kubbede hoş bir seda olarak kaldı.

Doğru adayın, üzerlerine  fazlaca  CHP gölgesi düşmemiş Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu olduğu şu anda daha net görülüyor. Mansur Yavaş (YSP  istemezdi deniyor ama bence bu  sorun çözülürdü) “terörist, fetöcü” yaftalamasını kolayca boşa düşürebilirdi, İYİ Parti’ye dolayısıyla  kendisine oy geçişini hızlandırabilirdi. İmamoğlu da çok daha iyi performans gösterebilirdi. Kılıçdaroğlu hırsının kurbanı olup hem kendini, CHP’yi, hem İYİ Parti’yi hem de Saadet Partisi’ni ateşe attı.

Kılıçdaroğlu’nun ikinci turu alması bana mucizeden de öte bir şey gibi görünüyor şu an itibariyle. Niye mi?” diye sormuştum konuya başlarken.

Yeşil Sol Parti (HDP)  yüzde 8,78 oyla 62 milletvekili çıkarttı. Yüzde 1.7 oy alan TİP ise 4 vekili korudu. Böylece Emek ve Özgürlük İttifakı 66 milletvekiline ulaşmış olacak. Yani Kılıçdaroğlu’nun aldığı % 45 oyun 10 puanı buradan geliyor.. Her şey normal şartlar altında gerçekleştiğinde de Erdoğan’la arasındaki   2 milyon 520 bin 164 oy farkını kapatabilmesi için de “göçmenlere ve pkk”ya karşı  oy kullanan Sinan Ogan ve Muharrem İnce oylarının tamamını alması lazım..

Kampanya başladı bile

Bugüne kadar “Dedem”in  olası iktidarında PKK, FETÖ’ye taviz vermeyeceğine inanmayanlar, önümüzdeki 12 günde  nasıl inanacaklar? AK Parti’nin zinde güçleri daha bugünden bombalamaya başladı bile..  

Erdoğan da dün yaptığı ilk açıklamayla son 12 günde nasıl bir mesaj stratejisi izleyeceğinin ipucunu verdi: 

 

İşin özeti eski HDP yeni YSP’ye dokunan yanıyor..Bakalım Kılıçdaroğlu ve iletişim ekibi bu çıkmazdan nasıl bir strateji ile çıkacaklar? Ogan’la bir pazarlık süreci yaşansa da Kılıçdaroğlu’nun güven sorunu, seçmendeki güvenlik korkusunu aşabilecek mi? İşte bütün mesele burada.