Türkiye günlerdir İstanbul’da yaşanan bir trafik kazasını konuşuyor. Sebebi, kazayı yapanın ehliyetsiz ve yaşı küçük bir çocuk olması, kazada bir kişinin ölmesi ve bu arada kazayı yapan çocuğun annesinin önce kaza yerine gelip oğlunu ve arkadaşlarını kaçırması, birkaç saat sonra da oğluyla birlikte yurt dışına çıkması.
Bir can kaybının da yaşandığı bu kazada pek çok yanlış var. ‘All Terrain Vehicle’ yani her türlü zeminde gidebilen araç diye tanımlanan ATV’lerin trafiğe çıkması yasak. Ancak beş kişilik grup üç ATV ile trafiğin oldukça hızlı aktığı bir yolda gece karanlığında dolaşmaya çıkıyor, sonra bu ATV’lerden biri arıza yapınca da emniyet şeridine geçip onu tamire uğraşıyorlar. Yol emniyetini almak için de ATV’lerden birini trafiğin geliş yönüne çevirip farlarını açıyorlar. Ama bu son derece yetersiz bir önlem.
İkinci ve daha büyük yanlış ise o sırada aynı yolda yüksek hızla ilerliyor. Anne ve babası kamuoyunda tanınmış insanlar olan 17 veya 16 yaşındaki bir çocuk kullanıyor bu aracı. Ehliyeti yok ve yanında bir grup arkadaşı da var. Kazanın cuma akşamı saat 23.30’dan sonra yaşandığı hatırlanacak olursa, bu çocukların alkollü olma ihtimali de var.
Estetik cerrahı Bülent Cihantimur ile yazar Eylem Tok’un oğlu olan T.C, yüksek hızın, otomobil kullanmayı iyi bilmemenin ve belki de alkolün etkisiyle emniyet şeridindeki ATV’lere çarpıyor. O sırada aracı tamire uğraşan 5 kişiyi birden altına alıyor araç. Bazıları çarpmanın etkisiyle yoldan 7 metre uzağa uçuyorlar.
Kemerburgaz Göktürk’ten üç ATV motoru ile geziye çıkan 29 yaşındaki Oğuz Murat Acı, 23 yaşındaki Tahsin Arslan, 21 yaşındaki Süleyman Arslan, 25 yaşındaki Hasan Topal ve 27 yaşındaki İbrahim Gümüş olay yerinde yaralanıyorlar. İçlerinden daha yeni bir çocuğu olmuş olan 29 yaşındaki Oğuz Murat Acı daha sonra güçlükle kaldırıldığı hastanede hayatını kaybedecek.
Kazanın ardından panikleyen T.C hemen annesi yazar Eylem Tok’u arıyor. Anne anında kendi arabasına binip kaza yerine geliyor, oğlunu ve araçtaki arkadaşlarını alıyor, bu arada nedendir bilinmez kazada yaralananlardan ikisinin yerlere savrulmuş olan cep telefonlarını da topluyor ve olay yerinden ayrılıyor.
İlk iş oğlunun arkadaşlarını evlerine bırakıyor, sonra kendi evine gidiyor ve anne oğul valizlerini toplayıp hemen yakındaki İstanbul havaalanına gidiyorlar. Cumartesi sabaha karşı 02.00’de, yani ölümlü kazadan üç saat kadar sonra havaalanına girmiş durumdalar.
Fotoğraflarda açıkça görülüyor, Eylem Tok Türk pasaportu taşıyor ama oğlu T’nin Amerikan pasaportu var. Yurt dışına böyle hazırlıksız binilebilir ilk uçak 03.50’de Mısır’a Kahire’ye hareket edecek. Ona bilet alıyor ve uçup gidiyorlar. Ama hedefleri Mısır değil. Kahire’de bir süre bekleyip ABD’ye hareket edecek ilk uçağa biniyorlar.
Mısır’dan ABD’ye kaçmışlar
Kazanın ve ardından da kaçışın duyulmasıyla birlikte kamuoyunda çok büyük bir tepki oluştu. Yazar ve olaydaki anne Eylem Tok’un avukatı aracılığıyla yaptığı ‘Üzgünüz geri döneceğiz’ açıklaması tepkileri daha da büyüttü. İstanbul’da Eyüpsultan ilçe savcılığı mahkemeye başvurdu, kayıp anne oğul için tutuklama kararı çıkarttı. Bu arada Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da bu konuda açıklama yaptı, anne-oğul için kırmızı bülten çıkarma hazırlıklarından söz etti.
Adalet bakanı Yılmaz Tunç ikili için Kırmızı Bülten çıkarma işlemlerinin başlatıldığını duyurdu. Bakan Yılmaz Tunç yeni açıklamasında Mısır İnterpolü’nün Eylem Tok ve oğlunun Mısır’dan ABD’ye geçtiğini bildirdiğini açıkladı. Bakan Tunç şüphelilerin ABD’den Türkiye’ye iadesi için gerekli yasal işlemlerin başlatıldığını belirtti.
Bakan Tunç’un açıklaması şöyle:
“01.03.2024 günü saat 23:50 sıralarında İstanbul Eyüpsultan’da bir kişinin ölümüne, 4 kişinin de yaralanmasına neden olan trafik kazasıyla ilgili soruşturma, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından titizlikle yürütülmektedir.
Kazanın ardından 18 yaşından küçük T.C. hakkında ‘Taksirle ölüme ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma’ suçundan ve annesi şüpheli Eylem Tok hakkında ‘Suçluyu Kayırma’ suçundan İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklama kararı verilmiştir.
02.03.2024 tarihinde saat 03:50’de uçakla Mısır’a gittikleri tespit edilen T.C. ve annesinin Türkiye’ye iadesi için Mısır adli makamlarıyla temasa geçilmiş ve iade süreci başlatılarak şüpheliler hakkında kırmızı bülten talep edilmiştir. Mısır İnterpolü tarafından şahısların Mısır’dan ABD istikametine çıkış yaptıklarının bildirilmesi üzerine, adı geçenlerin ABD’den ülkemize iadesi amacıyla hazırlanan geçici tutuklama talep evrakı hem diplomatik kanaldan hem de İnterpol aracılığıyla ABD yetkili makamlarına iletilmiştir.
İade süreci ve adli soruşturma titizlikle takip edilmektedir.
Kazada hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.”
01.03.2024 günü saat 23:50 sıralarında İstanbul Eyüpsultan'da bir kişinin ölümüne, 4 kişinin de yaralanmasına neden olan trafik kazasıyla ilgili soruşturma, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından titizlikle yürütülmektedir.
Kazanın ardından 18 yaşından küçük T.C. hakkında…
— Yılmaz TUNÇ (@yilmaztunc) March 7, 2024
1 Mart 2024 Cuma günü saat 20.00 sıralarında meydana gelen kazanın tutanağına göre polisler olay yerine saat 23:30 sıralarında geldi.
Kaza tutanağı: Kaza yerinde görüntü kaydı yok
Polislerinde tuttuğu kaza tutanağı şöyle:
“01.03.2024 günü saat 23.30 sıralarında haber merkezi anonsu üzerine Davutpaşa yolu üzerindeki belirtilen konuma gidildiğinde kaza yerinde 34 PLA 320 plakalı, 34 DJD 284 plakalı, bir plakasız olmak üzere üç adet arazi aracı ve 34 EGG 06 plakalı bir adet otomobil olmak üzere dört aracın kazaya karıştığı tespit edilmiştir. 34 EGG 06 plakalı araç sürücüsü firar ettiği tespit edilmiş, kazaya karışan beş adet yaralının isimleri; İbrahim Gümüş, Tahsin Arslan, Süleyman Keçeci, Oğuz Murat Aci, Hasan Topal. Bu kazanın oluşumunda otomobil sürücüsünün firar etmesi, arazi araçlarının sürücü ve yolcuların tespit edilememesi, kaza yerinde görüntü kaydı olmaması ve kazanın nasıl gerçekleştiğine dair herhangi bir iz ve emare olmaması sebebiyle kusur dağılımı yapılamamıştır.”
Avukat Burak Erden 10Haber’e anlattı: Kayıp iki telefon
Kazada hayatını kaybeden Oğuz Murat Acı’nın ailesinin avukatı Burak Erden’e 10Haber ulaştı.
Avukat Burak Erden kazadan sonra olay yerinde kaybolan iki telefona dikkat çekti. Yaralılardan İbrahim Gümüş’ün telefonunun oturduğu sitenin güvenliğine bırakıldığını, ancak daha sonra tekrar geri alındığını belirten Avukat Erden şunları anlattı:
“Bizler de tahkikatla ilgili detayları öğrenmeye çalışıyoruz. Olayda telefonlar toplanıyor. Yaralılardan İbrahim Gümüş’ün telefonu daha sonra oturduğu sitenin güvenliğine bırakılıyor. Daha sonra bir kadın tekrar gelip bu telefonu alıyor. Şu an olay yerinde olan iki yaralının telefonu kayıp. Telefonların toplanmasının nedeni kaçış için zaman kazanmak olabilir. Yaralılar kimseyi aramasın diye almış olabilirler.”
Kazaya sebep olan ehliyetsiz sürücü 17 yaşındaki oğlu T.C’nin alkollü olduğundan şüphelendiklerini söyleyen Avukat Erden “O yüzden kazadan hemen sonra yurtdışına kaçtıklarını düşünüyoruz” dedi.
Ölen Oğuz Murat Acı’nın babası: Çocuklarımızı orada bırakmış
Kazada hayatını kaybeden Oğuz Acı’nın babası Özer Acı ise evinde gazetecilere yaptığı açıklamada olaya şahit olan bir görgü tanığının “Oğuz biraz aşağıdaydı, ben 7-8 kişinin araca bindiğini gördüm, orada bir kadın sesi duydum ama aşağıda olduğum için göremedim” dediğini anlattı.
Bu beyandan anlaşıldığı gibi Eylem Tok’un kazanın ardından oğlunu gelip aldığını dile getiren Acı “Bizim çocuklarımızı orada bırakmış. Kendi kamuoyuna bir duyuru yapmış, biz yardım ettik, diye. Ama görgü tanığı arkadaş ‘Bizim yanımızda bir kadın yoktu, ilk Oğuz ağabeyimizi ambulansa bindirdik, sonra diğer yaralıları ambulanslarla sevk ettikten sonra ben olay yerinden ayrıldım’ diyor. Eğer yardım ettiyse bu görgü tanığı olay yerinde niye görmemiş bir feryadını, bir sızlamasını, haykırışını. Sadece yaptığı şey, oğlunu aramış, işte 112’yi oğlu aramış veya ona benzer bir şey diyor” dedi.
Baba Acı “Oğlumun telefonu kaza yerinden 15 metre ötede bulunmuş, zaten oğlum da 8 metre aşağıdaymış. Fakat iki telefon kayıp. Bu kayıp telefonlardan biri güvenliğe bırakılıyor, daha sonra gelip alınıyor” diye konuştu.
Acı, Eylem Tok’un avukatı üzerinden yaptığı açıklamaya ilişkin de şunları söyledi:
“Gerçek bir anne evladını kaçırarak korumaya çalışmaz. Benim evladım ölünce ‘Keşke benim de evladım ölseydi’ demesi lazım. Ben asla ölmesini istemem ama içgüdülerle hareket etmek değil. Korku veya evladını kim döver. Adalete güvenmiyor mu? Bizim kolluk kuvvetine güvenmiyor mu? Güvensin, ben nasıl güveniyorsam o da güvensin. Onlara güvenmiyorsa koruma tutsun, korusun. Onun beyanların çoğu duygu şeyi… ‘Ben teslim olacağım.’ diyor. Yakalama kararı çıkmadan teslim olsaydı daha iyi değil miydi? O da bir yavrumuz. Yavrumuzun adalete teslim olmasını istiyorum. Buradan sesleniyorum; bir an önce gel teslim ol. Şu an anne olarak hem kendine hem eski eşine hem evladına zarar veriyor. Adaletten kaçılmaz. Muhakkak adalet tecelli edecektir.”
Eylem Tok artık dönmek için şart koşuyor
Oğlunu kaza yerinden alıp sonra da yurt dışına kaçıran anne Eylem Tok iki gün önce avukatı aracılığıyla bir açıklama yapıp dönüp adalete teslim olacaklarını söylemişti. Eylem Tok’un ilk açıklaması şöyleydi:
“Timur olayın olduğu andan itibaren her gün ‘Lütfen Türkiye’ye dönelim ve ben cezam ne ise onu çekeyim, ben bir aileyi dağıttım’ diye ağlıyor. Hiçbir zaman burada kalmak, bu suçlamalardan kaçmak gibi bir düşüncesi olmadı onun. Ama annelik iç güdüsü, lütfen beni de anlayın. Çok çok üzgünüm. Biz dönüp doğru olanı yapacağız ve adalete teslim olacağız. Hem kendim adına hem de oğlum adına tüm kamuoyundan içtenlikle özür diliyorum.”
Ama anlaşılan Eylem Tok fikir değiştirdi. Dün yaptığı açıklamada dönüşlerini şarta bağlamaya ve ‘Türkiye’de adalet olmadığı’ savunmasına dayandırmaya başladı. Eylem Tok şöyle diyor:
“17 yaşında pırıl pırıl bir çocuk var. Ben bir anneyim. Zaten bir kaza bu kaza. Kaçırmak yok. Bugün olsa yine yaparım. Ben yaralıları bilmiyorum, kim olduklarını bilmiyorum. Ben orada oğlumu korumak zorundayım. Ben oraya gittiğimde çocuklar vardı. Onları aldım siteye götürdüm. Herhangi bir durumda kaçacağım bir durum yok. Ben diyorum ki ortada sıcak bir konu var. Aileler yanıyor. Büyük bir ateş var, biraz hafiflesin. Yani kana kan olmasın. Biz yurt dışına çıkarken asla ve asla bir ölü olduğunu bilmiyorduk. Bilsem çıkar mıyım ya. Ben her an dönebilirim. Şu anda dönebilirim. Ben sadece çocuğumun güvende, adil bir şekilde yargılanmasını istiyorum. Ülke bana desin ki ‘kana kan yok. Biz bu çocuğa karşı bir şey yapmayacağız. Adalet yerini bulacak.”