Liseye ve üniversiteye geçmek için sınava girecek öğrencilerin zamanı daraldı, stresi yükseldi. Uzmanlar aileleri ve adayları uyarıyor. Prof. Dr. Güz ise sonucun değil sürecin önemli olduğunu belirtiyor ve herkesin heyecanlanabileceğini hatırlatıyor.

Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın ilk ayağı olan Temel Yeterlilik Testi (TYT) 8 Haziran Cumartesi günü yapılacak. Alan Yeterlilik Testleri (AYT) ise 9 Haziran Pazar günü düzenlenecek. Saat 10:15’te başlayacak olan AYT’de adaylara 180 dakika süre tanınacak. Liselere Geçiş Sınavı (LGS) ise 2 Haziran 2024 Pazar günü yapılacak.

Hem üniversiteye hem de liseye geçmek için düzenlenen sınavlarda ter dökecek öğrencilerin stres seviyesi yüksek. Hem kendilerinin hem ailelerinin hem de çevrenin beklentileri nedeniyle baskı altında olan öğrencileri uzmanlar uyarıyor. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Güz de sınavın herkes için kaygı verici olduğunu hatırlatıyor ve “Basit bir yemek yaparken 10 kişi etrafımızda olsa ve bize puan vereceklerini söyleseler, orada bile insanlarda bir performans kaygısı olabilir” diyor.

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hatice Güz.

Öğrencilerin yaşadığı kaygının daha çok ‘Başaramama, yapamama, beceremeyeceğim, annem-babam ne diyecek, el ne diyecek, benim hakkımda ne düşünecekler?’ gibi olumsuz duygular olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güz “Bu olumsuz duygulardan dolayı ders çalışmaya odaklanılamıyor. Aslında düşünmemiz gereken şey sonuç değil, süreç. Ben bu süreci nasıl daha iyi idare edebilirim? Sonuca odaklandığımız zaman süreci daha kötü geçiriyoruz” sözleriyle sürecin daha önemli olduğunu vurguluyor.

Bazen anne-babaların çocuklardan daha çok kaygılandığını aktaran Prof. Dr. Güz “Bu senin son şansın. Bak bunun bir daha telafisi yok” gibi ifadelerin de çocuktaki kaygıyı artırdığını dile getiriyor. Ayrıca ailelerin “Ben sana güveniyorum” sözlerinin de başka bir baskıyı beraberinde getireceğini söylüyor ve şunları anlatıyor:

“Niye? Çünkü çocukta şöyle bir duygu oluşuyor. ‘Annem de babam da bana güvendi. Ben onların ya güvenini karşılıksız bırakırsam.’ Veya çocuk sınava girerken, anne baba diyor ki; ‘Sakın panik yapma, sakın heyecanlanma.’ Ne demek istiyor? Panik olabilirsin. Şimdi sınava girdiğiniz zaman, paniği bir tarafa koyarsak heyecan olması normaldir. Herkes bir sınav içinde heyecanlanabilir. Ama kendisini sorulara verdiğinde, onun için de diyoruz ki, iyi bildiğiniz yerden başlayın. Neden iyi bildiğiniz yerden? O panik duygunuz geçsin, o heyecanınız, kaygınız geçsin. İyi bildiğiniz yerden başlayıp sorulara odaklanınca zaten o kaygı kendiliğinden gidecektir. Çevreye bakmayın. O ne yapıyor, diye düşünmeyin. Aklınıza olumsuz düşünceler gelirse bunları hemen olumlularıyla çevirmeye çalışın. Bu esnada bazen bilemediğiniz, takıldığınız yer olursa orada kalmayın. Gevşeme egzersizleri, nefes egzersizleri gibi egzersizleri de daha önceden öğrenin. Aileler sınavdan bir gün önce aşırı panik olmasın. Her gün ne yapılıyorsa, o evde kaçta yatılıyor, kaçta kalkılıyor, ne yeniyor, ne içiliyorsa öyle bir düzen olsun. Bir gün öncesinde farklı bir şey yapılmaması kaygıyı artırmaması için önemli bir etken.”

Türkiye’den sınav manzaraları: Pilotluk sınavı yemekhanede yapıldı