Kan donduran olay İstanbul Beylikdüzü’ndeki Mor Menekşe Otizm Akademisi’ndeydi. İddiaya göre 9 yaşındaki U.M.K’nin ailesi çocuklarını ziyaret etmek için kuruma gitti. Ancak aileye hemşireler tarafından çeşitli bahanelerle çocukları gösterilmek istenmedi.
Ailenin çocuğunu görme ısrarı üzerine getirilen çocuğun vücudunun çeşitli yerlerinde darp, ısırma ve yanık izleri gördüğünü ifade eden aile kurumun müdürü Aybüke L.’nin kendilerine “Ben buraya yeni geldim. Benimle alakası yok. Bu durumu kendi aramızda halledebiliriz” dediğini iddia etti. Öte yandan kurumda çalışan İlayda T. isimli hemşirenin kendilerine ‘Beğenmiyorsanız kendiniz baksaydınız’ dediğini iddia eden aile Mor Menekşe Otizm Akademisi isimli kurumdan şikayetçi oldu.
Yaşadıklarını anlatan Baba Recep Kaymak “Bu merkezi sosyal medyada olsun birçok mecrada araştırdık ve iyi olduğuna dair kanıya vardık kendimizce. Biz çocuğumuzu oraya götürdüğümüzde bize söylenen, ‘çocuğumuzun tuvalet eğitimi, konuşma eğitimi alacağı ve çocuğumuzun daha iyi bir duruma geleceği’ idi.
Yeter ki çocuğumuz kendini ifade edebilsin, tuvalet eğitimini alabilsin diye bıraktık. Çocukla her cuma günü annem ve ben görüntülü görüşme şeklinde görüşüyorduk. Ben görüşmelerde çocuğun zayıfladığını gördüm. Neden diye sorduğum da bana ‘ çocuğunuz yemiyor’ şeklinde şeyler söylediler. Birkaç defa da çocuğu fiziksel olarak görmek istediğimde de bunun uygun olmadığını söylediler. Kurallara uygun değilmiş” diye konuştu.
Çocuğu ziyaret etmek için İstanbul’a geldiğini anlatan baba Kaymak “Mor Menekşe Otizm Merkezi’nin girişinde gördüğüm şey benim için hayatımda görebileceğim en kötü şey olabilirdi. Oraya gittiğimde sekiz otizmli kız çocuğu ayaklarında terlik, çorap hiçbir şey yok, o şekilde dışarıda, biri yere düşmüş ağzı kanıyor. Çok kötü bir durumdaydılar. Oradaki bulunan bir hemşireye kapıyı açın çocuğumuz var içeride göreceğiz dedi. Giremezsiniz dediler. Biz de ısrarcı olduk. Girdik. İçeri girdiğimizde bizi ana binaya almadılar. Ama ben ana binayı görmek istiyorum dedim. Bunu kabul etmediler. Bizi bekleme salonuna aldılar.
Bekleme salonu da pislik içindeydi. Bekleme salonundayken çocuğumun uyuduğunu söylediler. Ben de çocuğumun getirilmesi için ısrarcı oldum. Çocuğum geldi. Çocuğumun üzerindeki hiçbir kıyafet bize ait değildi. Çocuğuma o an buldukları bir kıyafet ve ayakkabı giydirmişlerdi. Giydirdikleri ayakkabı da ayağına beş numara büyüktü. Çocuğun sol boyun kısmında gördüğüm morluktan dolayı üzerindeki kıyafetleri çıkarmaya başladığımda çocuğun kolunda, omzunda, sırt bölgesinde ve ayak bileğinde morluklar olduğunu gördüm. Bu morlukların sopayla vurularak olduğunu anlayabiliyorsunuz. Olay yerine polis çağırdım. Oradaki hemşireler ‘biz göreve yeni geldik biz yapmadık’ dediler. Bana müdürü diyor ki ‘ben 24 Temmuz’da işe başladım’. Bu çocuğun hiçbir raporu yok muydu? Bu çocuk bu hale nasıl geldi. Karakola gittik ve şikayette bulunduk. Her yere yazdık. Ben şu an çocuğumu aldım. Benim çocuğum bir şekilde tedavisini görüp iyileşecek. Ama orada bulunan 70 çocuk hiç iyi durumda değil” diye konuştu.