Yunus Emre Geçti, motosiklet hırsızlığından yakalandı. Aynı gece karakoldan kaçtı. Onu kovalayan ve yakalayan polislerden Şeyda Yılmaz’ı öldürdü. Davası başladığında baronun yolladığı avukatlar onu savunmak istemedi.

Türkiye’yi sarsan olan 22 Eylül’de yaşandı. O gün, bir motosiklet hırsızlığı nedeniyle 19 yaşındaki Yunus Emre Geçti isimli kişi gözaltına alındı ve İstanbul Dudullu’daki polis merkezine götürüldü.

Burada ilk ifadesi alınan Geçti’ye annesi yemek getirdi, polisler onu annesiyle polis merkezinin bahçesinde baş başa bıraktı. Yunus Emre Geçti bu fırsatı kullanıp kaçtı.

İki polis annesini de yanlarına alıp onu takibe çıktı, bir evde yakaladı. Memurlardan biri kelepçe takarken Yunus Emre Geçti kurtuldu, o memurun tabancasını alıp ateş etmeye başladı. Diğer memur Şeyda Yılmaz’ın başına bir kurşun isabet etti. 27 yaşındaki genç polis memuresi bu olayda şehit oldu.

İşte bu cinayetin yargılaması dün İstanbul Anadolu Adliyesi’nde 26. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı ama ilk gün savunma yapması gereken şüpheli Yunus Emre Geçti bunu yapamadı.

Tutuklu sanık Yunus Emre Geçti, bulunduğu cezaevinden duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Şehit polisin eşi Semih Yılmaz, müşteki polis K.H.S, mağdur anne Pınar Geçti ile müşteki avukatları mahkemede hazır bulundu.

Avukatlar savunmadı

Baronun CMK sisteminden atanan avukatlar, sanık Geçti’nin savunmanlığını üstlenmek istemedikleri için dosyadan çekildi. Mahkeme başkanı, suçun vasıf ve mahiyeti nedeniyle ve kanun gereği avukat olmadan sanığın savunmasının alınamayacağını bildirdi. Sanık Geçti, “Savunma yapamayacaksam niye geldim. Bana zorla ifade verdirdiler” dedi.

Olay böyle olmuş

Mahkeme bunun üzerine davayla ilgili diğer kişilerin ifadesini almaya başladı. 

Olayda yaralanan müşteki polis memuru K.H.S., olay gününü ve her şeyin oluş biçimini şöyle anlattı:

“Olayın olduğu gün saat 18.00’de gece vardiyası için polis merkezine geldim. Değişim sorasında Yunus Emre Geçti elleri kelepçeli şekilde merkeze getirdiler. Şüphelinin ne sebeple getirildiğini bilmiyordum. Konuyla ilgilenmek adına tutanağı okuyup olayı nöbetçi savcıya aktardım. Şüpheli Doğukan’ın ifadesini önce aldım, daha sonra Yunus Emre’nin ifadesini aldım. Daha sonra ‘Yunus kaçmış’ dediler. Şüphelinin polis merkezinden kaçtığını öğrendim. Biz de şahsın ne tarafa doğru kaçtığına bakmak için kamera odasına geçerek kameraları kontrol ettik. Abdullah komiser, ‘Şeyda ile birlikte çıkın, şahsın annesini de alın, oğlunun nereye gidebileceğini söylesin’ dedi. Biz de birlikte araçla çıktık. Annesi Pınar Geçti’nin, oğlunun takılabileceğini söylediği yerlere bakmaya başladık. Yunus Emre Geçti isimli şahsı gördüm, aracı durdurup indik. Ben Yunus’u yakaladım, kelepçe takmaya çalışıyorduk, mukavemet ediyordu. Şeyda da tutmaya çalışıyordu. Şahıs kelepçeyi kopardı. O sırada beylik tabancamı aldı. Ben de boynunu komun altına aldım, o sırada rastgele etrafa ateş ediyordu. Ben de Şeyda’ya siper almasını söyledim. Şahsı bırakınca etrafa rastgele ateş etmeye devam ediyordu. Şeyda’ya baktığımda hareketsiz duruyordu. O sırada vatandaşlar da müdahale etti. Ben de durumu merkeze bildirdim. Ben de vurulmuştum. Tedavim hala devam ediyor.”

Şehit polisin eşi anlatıyor

Şehit polis Şeyda Yılmaz’ın eşi polis Semih Yılmaz, mahkemedeki beyanında, “Ben şehit polis Şeyda Yılmaz’ın eşiyim. Olayın olduğu gün ben de görevdeydim. Saat 11.30 (gece) sıralarında telsizden Dudullu polis merkezi amirliğinden polis memurlarının vurulduğunu öğrendim. Anonsu duyunca eşimi aradım. Telefonu açmadı. Ben de amirime Dudullu polis merkezine gitmek istediğimi, eşimden haber alamadığımı söyledim. Dudullu polis merkezine giderken eşimin başından vurulduğunu öğrendim. Olayda ihmali bulunan kim varsa davacı ve şikayetçiyim” dedi.

Anne: Defalarca karakola başvurdum

Sanık Yunus Emre Geçti’nin annesi mağdur Pınar Geçti, şikayetçi olmadığını söyleyerek, “Şikayetçi değilim çünkü çocuğum madde bağımlısı. Ben defalarca kez Dudullu karakoluna başvurdum, ‘çocuğum madde kullanıyor’ diye. 26 suç kaydı olan bir çocuğun dışarıda gezmesini istemedim. Ben babasıyla birlikte karola giderek ne yaptığını öğrenmek istedim. Saat 19.00 gibi babası karakoldan ayrıldı, ben de eve gitmeden polis memuruna, ‘Yunus Emre ne zaman çıkar’ dedim. Saat veremeyeceklerini söylediler. Eve gittim, saat 21.00 gibi karakolu arayıp ‘Bu akşam çıkar mı’ diye sordum. O gece orada kalacağını söylediler. Ben de ‘yemek getirebilir miyim’ diye sordum. ‘Evet’ dediler. Ben, annem ve babamla karakola yemek götürdük. Polis memuru oğlumu yanıma kelepçesiz getirdi. Yunus Emre’de bana sarılıp, ‘Neden yemek getirdin’ dedi, sonra kaçış yaptı. Ben de çığluk attım, ‘Yunus Emre kaçıyor’ diye. Polis bey bana ‘Ne yaptın’ dedi. Ben de, ‘Telefonla arayarak yenek getirebilir miyim diye sordum’ dedim. Sonra Kürşat beyle şehit Şeyda ile birlikte gittik. Kürşat bey kurşun yedi, Şeyda kurşun yedi, ben iki kurşun yedim. Benim çocuğum karakolun içinde bahçede kaçmadı, avluda kaçtı” dedi.

Sanık bu esnada, “Karakolun içinden kaçtı desene anne” diyerek bağırdı. Anne Pınar Geçti de, “Karakolun içinden kaçtı, bahçeden kaçmadı” dedi. Mahkeme başkanı ise sanık Geçti’yi müdahale etmemesi konusunda uyardı.

İki kez uzaklaştırma kararı

Müşteki avukatı, anne Pınar Geçti’ye, oğluna karşı uzaklaştırma kararı alıp almadığını sordu, Pınar Geçti, “Uzaklaştırma kararı vardı. İki kez aldırmıştım çünkü madde kullanıyordu” diye yanıt verdi. Sanık karakoldan kaçtıktan sonra aranması için sivili araçla gidilmesini kimin istediği sorulan anne Geçti, “Çocuğum kaçarken peşinden gittiğimizde ‘polis aracını görürse kaçabilir’ diye sivil araçla gitmeyi ben istedim’ dedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Yunus Emre Geçti’nin tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, sanığın savunmasının alınabilmesi için baroya yazı yazılmasına karar vererek, duruşmayı 8 Ocak’a erteledi.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık Yunus Emre Geçti hakkında, “kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle ve yakalanmamak amacıyla kadına karşı kasten öldürme”, “kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle ve yakalanmamak amacıyla kadına karşı kasten öldürmeye teşebbüs”, “kadına veya üstsoya karşı kasten öldürmeye teşebbüs”, “görevi yaptırmamak için direnme”, “ruhsatsız silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 28 yıl 1 aydan 50 yıl 6 aya kadar hapis cezaları istendi.