Günlerce kayıp olarak arandıktan sonra Van Gölü'nde cesedi bulunan üniversite öğrencisi Rojin'e 7 saat otopsi yapıldı ama kesin ölüm nedeni bulunamadı. Aile intihar ihtimaline karşı çıkıyor, cesedin 24 km uzakta çıkmasından şüpheleniyor.

Rojin Kabaiş, Diyarbakır’da yaşıyordu ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ne (YYÜ) kaydolmak için Van’a geldi. Ancak okula kaydolduktan iki gün sonra kayboldu. Rojin okula kaydının ardından yurda da yerleşmişti. 27 Eylül günü akşam saatlerinde yürüyüşe diye dışarı çıktı, bir daha geri gelmedi. Ertesi gün yurttan arkadaşları polise haber verdi ve o gün yani 28 Eylül’de Van Gölü Sahili’nde Rojin’e ait cep telefonu, kulaklık, kek ve su bulundu. Aramaların 18. günündeyse acı haber geldi. 21 yaşındaki kadının cansız bedeni Van Gölü kıyısında bulundu.

Ceset, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi sahilinden karayolu ile yaklaşık 24 kilometre uzaklıktaki Tuşba ilçesine bağlı, kırsal Mollakasım Mahallesi’ndeydi. Genç kadın yedi saat süren otopsi işleminin ardından memleketi Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki Yeniköy Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi ama kesin ölüm nedeni hala bilinmiyor, intihar şüphesinin kuvvetli olduğu konuşuluyor. Aile ise buna kesinlikle karşı çıkıyor. Baba Nizamettin Kabaiş “İntihar edecek bir çocuk değildi. Yurdu dördüncü kattaydı. İntihar etse oradan ederdi. Belirtilere göre sırt ve diz kapağında darp izi var” diyor.

BBC Türkçe’ye konuşan avukat Sinan Özaraz, bazı basın-yayın organlarında ön rapordaki “Darp yoktur” sonucuna istinaden çıkan intihar haberlerini yanlış bulduklarını söylüyor. Şu andaki verilerle ölüm nedenine dair bir kanaate ulaşmanın mümkün olmadığını belirtiyor. Özaraz, ancak dosyaya girmesini bekledikleri bazı raporlarla bir kanıya ulaşabileceklerini savunuyor. Darp olup olmadığının da bu raporla anlaşılacağını belirten Özaraz “Halen dahi telefon çözümlemesi de gerçekleşmedi. Ayrıca çevre kamera görüntüleri daha tamamlanmış değil” diyor.

Avukat Özaraz, “İntihar bile olsa kampüste boğulan birinin Mollakasım tarafına su tarafından götürülebilme ihtimalinin Van Gölü’nün su akış yönlerine uyumlu olup olmadığı noktasında rapor alınması gerektiğini de söyledik ve bu talebimizi savcılığa da bildirdik. Bu hususun da netleşmesi lazım” diye konuşuyor.

“Tabii şunu da kaçırmamak lazım. İntihar olması halinde ‘Yurt görevlilerinin ihmali var mı ve intihara teşvikte başka birilerinin etkisi var mı?’ sorularının da araştırılması gerekir” diyen Özaraz, etkili soruşturma çağrısı yapıyor.

BBC Türkçe’ye konuşan Rojin’in babası Nizamettin ve annesi Aygül, kızlarının intihar etmiş olduğuna inanmadıklarını belirtiyor.

Rojin kaybolmadan kısa süre önce kendisiyle telefonda görüntülü konuştuklarını belirten anne Aygül Kabaiş, “Konuştuk, keyfi yerindeydi. Markete gidip kahve alacağını söyledi. Öyle kapattık” diyor.

Anne Kabaiş, “Kızlarının çok akıllı olduğunu, çocukları çok sevdiğini, onun için ana okulu öğretmeni olmak istediğini, Van’a gittikten sonra kendisi ile sürekli konuştuğunu, keyfinin yerinde olduğunu” söylüyor.

Baba Nizamettin Kabaiş de “kızlarında bir sorun sezmediklerini, intihara inanmadıklarını” belirtiyor:

“Onu Van’a kendim götürdüm. Birlikte çarşıda yemek yedik. Keyfi yerindeydi.”

Baba Kabaiş, kendilerinde şüphe uyandıran izlenimlerini şöyle açıklıyor:

“Oradaki su diz kapağına bile gelmiyor. Ayrıca suda aramalar yapıldı, helikopterler ve dalgıçlar çalıştı. Neden hemen bulunamadı? Bir de cenaze, akıntı ile ters yöndeki bir yerden, 24 kilometre ileriden çıkıyor.”

“Bir genç kız intihar edecek olsa oda arkadaşına ‘Gel beraber gidip çakıltaşı toplayalım’ der mi? Yemekten sonra gitmiş. Cebine kek koymuş, su koymuş.”

Baba Kabaiş ayrıca yurt yönetimine de tepki gösteriyor:

“Yurttan da şikayetçiyim. O gece Rojin yurda dönmemiş. Gece boyu gitmiyor. Yurt, bunu belirleyip karakola, bana haber vermiyor. Ertesi sabah da aramıyorlar. Ancak ertesi gün öğlene doğru beni aradılar.”

Anne ve baba olayın aydınlatılması çağrısında bulunuyor.